2 milyonun üzerinde öğrencinin girdiği YKS’de 41 bin kişi sıfır çekerken, başarısızlık tartışmalara neden oldu. Gazetemize konuşan Doçent İsmet Akça, sorunun köklü olduğunu, eğitim sistemindeki çöküşün hükümetin politik ve ideolojik çıkarlarından kaynaklandığını belirtti
Gülcan Kılagöz/İstanbul
Milyonlarca kişinin geleceğini ilgilendiren Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) sonuçları, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi(ÖSYM)tarafından önceki gün açıklandı. Ortaya çıkan tablo eğitimciler tarafından tepkiyle karşılandı. Sınava başvuran 2 milyon 381 bin 412 adaydan, 2 milyon 260 bin 273’ünün sınavı geçerli sayıldı. 41 binden fazla öğrenci ise sıfır çekti. Konuya ilişkin gazetemiz Yeni Yaşam’a konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi’nden 686 sayılı KHK ile ihraç edilen İsmet Akça, Türkiye’de tüm yurttaşları kapsayacak nitelikli bir kamusal eğitim verilmediği için çıkan sonucun kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Sorunun en aşağıdan başladığına dikkat çeken Akça, “Aşağıdan niteliksiz eğitim alan ve bu şekilde gelen çocuklar üniversite sınavına girdiğinde de başarısız oluyor. Üniversitelerin zaten hali ortada” dedi. Aslında ilkokul, ortaokul ve lise de olmaması gerekenin üniversitede hayli hayli olmaması gereken bir mantıkla yönetimin söz konusu olduğunu dile getiren Akça, kısa vadeli politik çıkarlarla yönetimin söz konusu olduğunu söyledi. Gerçek anlamda üniversitenin de kalmadığını söyleyen Akça, “Hepsi çeşit çeşit kapı kolu haline dönmüş. Herhangi bir özgür ortam yok. Büyük tasfiyelerin yaşandığından bahsediyoruz. Bunun yanı sıra bütün illerde üniversite açılmış ama bu üniversitelerin hiçbiri nitelikli üniversiteler değil. Doğru düzgün bölümünde hocası yok. Kütüphanesi yok. Sadece popilist bir perspektifle genç işsizliği soğurmak için aslında her ile bir üniversite açmışsınız. Ama üniversite olmanın gereklerini maddi manevi vs. sağlamamışsınız” diye konuştu.
Sistem darma duman edildi
Özel üniversitelerde patlama olduğunu ifade eden Akça, “Ama onlarda ticarethane gibi çalışıyorlar” dedi. Parası olanın 8 senelik meslek kazandıracak özel okullara kaçtığını belirten Akça, “Dolayısıyla en aşağıdan başlayarak eğitim sistemimiz darma duman edilmiş durumda. Yapısal gerekliliği yerine getirmiyorsunuz. Sürekli olarak çıkarlara müdahale ediyorsunuz” diye kaydetti.
Başarı zemini yaratılmadı
ÖSYM’nin güvenirliğinin kalmadığını dile getiren Akça, “ÖSYM’de yıllardır sorular çalınmış. Doğru ve yanlış, sorular belki çok nitelikli belki değil ama siz bu güveni başka kurumlarda olduğu gibi yerle bir etmişsiniz. Dolayısıyla ciddi yapısal sorunlar var. Zaten siz çocuklara bir başarı ortamı kazanacakları bir zemin yaratmamışsınız ki. Siz aslında bir başarısızlık zemini yaratmışsınız. Böyle bir zeminde başarı çıkmasını bekliyorsunuz. Çöldesiniz aslında. O çölden işte yeşillikler meralar doğmasını istiyorsunuz, güzel çiçeklerin yetişmesini istiyorsunuz. Hikaye karışık değil, kalemlerde belli olan da belli” diye belirtti.
İtimat yok
Eğitimde sürekli olarak kısa vadede politik ve ideolojik çıkarlar içerisinde müdahaleler yapıldığını söyleyen Akça, “Lise sonuçları açıklanınca gördük 200 bin çocuk açıkta kaldı, İmam hatiplere bir talep yok. Vatandaşın yine nitelikli eğitim vermeyen eğitmede itimadı yok. Ama siz ne yapıyorsunuz? İdeolojik olarak buralara yatırım yapıyorsunuz” diyerek hükümetin tavrını eleştirdi.
Sorun köklü çözüme kavuşturulmalı
Türkiye’de çok ciddi yapısal eğitimle ilgili değişime gidilmesi gerektiğinin altını çizen Akça, “Ama bunu yapabilmen için ülkenin siyasal iktidarının siyasal rejimin işleyebiliyor olması lazım” dedi. Eğitim sisteminin uzun vadeli toplumsal olarak planlanması gerektiğine vurgu yapan akademisyen İsmet Akça, kamusal olarak tüm yurttaşların erişebileceği bir ortamın yaratılması gerektiğini söyledi. Eğitimin perspektif meselesi olduğunu ifade eden Akça, “Perspektifin değişmesi gerekiyor. Ama ‘ideolojik kindar dindar nesil yetiştireceğim’ dediğiniz zaman ortaya bu çıkar. Ama evrensel değerlerle yapıldığında farklı oluyor” dedi. Sorunun çok köklü olduğuna işaret eden Akça, “Dokunuşlarla halledilebilir bir durum değil. Özellikle son 10 yılda yapılan tahribat kolay telafi edilebilecek bir tahribat değildir. Baştan yaklaşımın değişmesi gerekiyor” diye konuştu.