Meclis’te ‘Eğitim Nöbeti’ direnişlerini sürdüren özel sektör öğretmenleri, ücret ve özlük haklarını alana kadar eylemlerine devam edecek
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda (ÖMK) 2014 yapılan değişiklikle birlikte özel sektörde “Taban Maaş” uygulaması kaldırıldı. Karar sonrası özel okullarda çalışan öğretmenlere verilen ücretlerde “keyfi” uygulamalar başladı.
Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre; 2021-2022’de 163 bin öğretmen özel okullarda eğitim verdi. Bu sayının bu yıl 200 bini aşması öngörülüyor. Özel Öğretmenler Sendikası’na göre bu öğretmenlerin çoğu asgari ücret ve bir miktar üzerinde ücretlerle çalıştırılıyor.
Ücret ve özlük hakları için eylemler başladı
Ücret ve çeşitli özlük haklarının yeniden düzenlemesini isteyen öğretmenler, Ankara başta olmak üzere birçok kentte eyleme başladı. Ankara’da yapılan eylemin adresi ise, Meclis Parkı. Eyleme katılan eğitimciler, Eğitim Bakanlığı ile görüşüp Meclis’e getirilmesi planlanan tasarıda taleplerinin yer almasını istiyor.
38 gündür “Eğitim Nöbeti”ni sürdüren Fizik öğretmeni Pelin Çapar ve Türkçe öğretmeni Kemal Çete, yaşadıkları sorunları Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
‘En büyük sorunumuz sözleşmeler’
Çapar, 10 yıldır öğretmenlik yaptığını belirterek, atanamadığını için özel sektörde çalıştığını söyledi. Özel sektörde birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Çapar, “Bu sorunların en büyüğü ise sözleşmelerdir. Matematik için açılan bir kurumda çalıştığımda, bir fizik öğretmeni değil de bir sekreter veya orada herhangi bir çalışan gibi gösterilerek benimle bir sözleşme yapılıyor” dedi.
Sözleşmeler yapıldığı için kamuya geçtiklerinde puan sisteminden yararlanamadıklarını ve öğretmen olarak sayılmadıklarını söyleyen Çapar, ‘Çalıştığımız yılları öğretmen olarak saydıramıyoruz. Asgari ücret altında çalıştığımız için de sigortamız buna bağlı olarak yatırılıyor. Ayrıca buna bağlı olarak bir öğretmen ömür boyu özel sektörde çalıştığında emeklilik maaşını haliyle asgari ücret üzerinden alıyor. Bunun yanında çoğunlukla on aylık sözleşmeler yapıyoruz ve sözleşme süremiz bittiği zaman ise ayrılırken tazminat hakkımızı alamıyoruz. Patronlar sözleşme maddelerini kendileri belirliyor. Kendi kafalarına göre bir sistem var Türkiye’de” ifadelerini kullandı.
‘Özlük haklarımız gasp ediliyor’
Çapar, evli başlayan öğretmenlere “çocuk yapmayı düşünüyor musunuz?” ya da “Bu sene çocuğun olacak mı?” gibi soruların yöneltildiğini aktararak, “İnsanların kişisel yaşamlarına dahi müdahale ediyorlar. Buna bağlı olarak mobbinge maruz bırakılıyoruz. Çalıştığımız kurumlarda kimi zaman reklam için, kimi zaman sokaklarda gezdirerek afiş ve bildiri yaptırıyorlardı. Kimi zaman insanlarla pazarlık yapmamızı istiyorlardı. Bize pazarlamacı gözüyle bakıyorlar. Bu şekilde özlük haklarımız gasp ediliyor” diye belirtti.
‘Devlet, sistemi ve patronları koruyor’
“Bizler bu koşullara karşı artık sessiz kalamayız” diyen Çapar, çok kötü koşullarda çalıştıklarının altını çizerek, “Günlerdir burada nöbet tutuyor ve özlük haklarımızı talep ediyoruz. Bunun yanında 2014 yılında gasp edilen ‘Taban Maaş Hakkı’ başta olmak üzere haklarımızı alana kadar da nöbetimizi sürdüreceğiz. Buna karşın devlet, her zaman ki gibi sistemi ve patronları koruyor” diye konuştu.
Çapar son olarak, “Başta veliler olmak üzere işçileri ve sınıfımızı bu mücadeleyi desteklemeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Ortalama 600-700 bin civarı mezun öğretmen var’
15 yıldır Türkçe öğretmenliği yapan Kemal Çete ise, “Sözleşmeye başladığımızda bir sıfır geride başlıyoruz. Çünkü şu an Türkiye’de ortalama 600-700 bin civarı öğretmen mezun var. Şimdi bu kadar bolluk olunca patronlarla masaya oturduğumuzda bize ‘maaşın bu kadar’ diyorlar. Maaş ya asgari ücretin biraz altı veya biraz üstüdür. Bize dayatılan budur. Geçim sıkıntısı yaşayan birçok arkadaşımız aç kalmamak için patronların bu taleplerini kabul ediyor” dedi.
‘Emeğin karşılığını alamamamız psikolojik şiddettir’
Çete, özel sektörde çalışan öğretmenlerin çok daha ağır şartlarda çalışmak zorunda kaldıklarına vurgu yaparak, “Sigortasız, güvencesiz ve çok ağır şartlarda çalışıyoruz. Çalıştığımız süreçte psikolojik şiddet ve daha fazlasına maruz kalıyoruz. Bu yönüyle baktığımızda ise emeğin karşılığını alamadığınız her an aslında bir psikolojik şiddettir” diye kaydetti.
Devlet ile sermayenin anlaşması üzerine çalışma koşullarının bu kadar kötüleştiğini ifade eden Çete, eğitimde niteliğin düştüğünü, öğretmenin ders vermekten çok geçimini, kirasını ve faturalarını düşündüğünü söyledi.
‘Haklarını kazananlar mücadele edenlerdir’
Başlattıkları “Eğitim Nöbeti” eylemini sürdüreceklerinin altını çizen Çete, “Taleplerimizin tamamı kabul edilmeden hiçbir yere gitmiyoruz. Çok kararlıyız bu kararlılığımızı bakanın oteldeki toplantısının önüne giderek de gösterdik. Bakanla kısa bir görüşme yaptık ve bakanın danışmanlarıyla da görüşmeler yapacağız. Haklarını kazananlar hep mücadele edenler olmuştur. Emeğimizin hakkını alana kadar buradayız. Türkiye’nin her yerinden dönüşümlü olarak buraya geliyoruz ve gelmeye de devam edeceğiz” dedi.
HABER MERKEZİ