2019-2020 eğitim öğretim yılının ilk haftası geride kaldı. Sorunların çözülmediğini söyleyen Eğitim Sen üyeleri basın açıklaması yaptı. Eğitim Sen 5 No’lu Şube BaşkanıEsen, ‘Demokratik ve anadilde eğitim için mücadele edeceğiz’ dedi
Yeni öğretim yılına başladık ve bir haftayı geride bıraktık ancak hala okula başlayamayan öğrenciler olduğu gibi birçok sorun da devam ediyor. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İstanbul şubeleri, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile ülke genelinde yaşanan eğitim sorunlarını konuşulduğu toplantı sonrası Sultanahmet’te bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. “Çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyoruz” pankartının açıldığı eyleme birçok eğitim çalışanı katıldı. Basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Ata Esen, 2019-2020 eğitim ve öğretim yılında 18 milyon öğrencinin ders başı yaptığını ve bu dönemde artık kronikleşen sorunların daha da ağırlaştığı bir süreçte karşıladıklarını söyledi.
‘Sorun bir değil bini buldu’
Eğitimin niteliğinde gerileme yaşandığına dikkat çeken ve eğitimde eksik olan hususlara vurgu yaparak, “Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikleri var. Kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocukların dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi mevcut. Öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yurtlarda taciz ve istismara uğraması fazlasıyla arttı. Mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler, KHK’larla haksız hukuksuz biçimde işlerinden dilen arkadaşlarımız ve bunun gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin belli başlı sorunlarıdır” diye konuştu.
‘Öğrenci müşteri değil’
Piyasacı eğitim politikalarına da değinen Esen, “Eğitim hizmetinin bedelinin hizmetten yararlananlar tarafından ödenmesini, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedefleyerek toplumdaki sınıf farklılıklarını daha da belirgin hale getirmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar, farklı bölgeler birbirleriyle rekabet eder hale getirilerek eğitim hizmetleri büyük ölçüde piyasa kurallarına teslim edilmiştir” diye konuştu.
Eğitim sisteminde yaşanan bu kadar sorun varken MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmekten çok uzak olduğunu söyleyen Esen, okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştığını kaydetti. Öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığının altını çizen Esen, “Siyasal kadrolaşmanın zirve yaptığı, farklı dil ve kimliklerin dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan, niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin sağlıklı nesiller yetiştirmesi mümkün değildir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve bilimsel eğitimin dışlanmaya çalışıldığı eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçilerinin, öğrenci ve velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi 2019-2020 eğitim öğretim yılında da kararlılıkla sürdüreceğimiz bilinmelidir” şeklinde konuştu.
Anadilde eğitim herkesin hakkı
Çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için hiçbir somut adımın atılmadığını söyleyen İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Ata Esen “Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili Türkçe olmayan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam etmektedir. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim gelmektedir. Cinsiyetçi ve cins ayrımcı uygulamalar okullarda etkili şekilde üretilmeye devam etmekte, geleneksel cinsiyet rolleri aile, okul, hukuk, ahlak, din ve medya tarafından sistemli bir şekilde çocuklara aktarılmaya çalışılmaktadır. Bu durum ülkemizde giderek artan ‘kadına yönelik şiddetin’ en temel nedenlerinden birisidir” diye belirtti.
İSTANBUL