Apo’nun söylediği o faşizmin defolup gitmesine sadece iki hafta kaldı. Bu faşizm gidecek bizler de tutuklanan bütün arkadaşlarımızı o dört duvarın arasından alacağız. Ben Beritan’la yeniden habere gideceğim, Apo motoruna binip çok sevdiği doğayı yeniden çekecek
Medine Mamedoğlu
Tarihlerden 16 Haziran 2022 saat sabahın dördü. 7’den 70’e onlarca insan Amed Adliyesi önünde bir gün boyunca bekledik. Sabah saatlerinde diğer günün dördüne kadar bir hafta boyunca gözaltında tutulan 22 arkadaşımızı bekledik. O gün 16 gazeteci arkadaşımız güneş doğmadan tutuklanıp cezaevine gönderildi. “Örgüte üye olmak” suçuyla tutuklanan arkadaşlarımızın evlerinden, bürolarından alınan kamera ve teknik ekipmanlar ise delil diye basına servis edildi. Geçen sene tutuklanan arkadaşlarımızın iddianamesi 10 ay sonra hazırlanırken ilk duruşma ise 11 Temmuz günü görülecek. Seçim yoğunluğu içerisinde bizler arkadaşlarımızın duruşma gününü beklerken tıpkı 8 Haziran’da olduğu gibi bizler gözlerimizi yeniden baskın ve gözaltılarla açtık.
Hani coğrafya kimine göre kin, öfke, hakikat düşmanlığı değil de kader ya, ha işte biz de o kaderi bir yıl içinde üç defa yaşadık. Ape Musa’nın izinde yürüyerek yıllardır hakikat mücadelesi veren ve “Gerçekler karanlıkta kalmaz” diyerek alanda olan özgür basın emekçileri bir yıl içerisinde üç ayrı operasyonla karşı karşıya kaldı. İkisi Amed biri Ankara’da yaşanan bu operasyonlarda 29 gazeteci tutuklandı. Bir yılda 29 arkadaşımız tutuklandı.
Ülkede her kaos süreci ve kritik eşikte Kürt gazetecilerini hedef alan bu zihniyet en son iki gün önce dört arkadaşımızı tutsak etti. Bizler 16 Haziran günü yaşadığımız günün aynısını iki gün önce adliye önünde yeniden yaşadık. Sabahın erken saatlerinde bütün annelerin ve halkın toplandığı adliye önü iki gün boyunca boşalmadı. Sabahın erken saatlerinde başlayan ifadeler gece geç saatlere kadar sürdü. Ağacından, kaldırım taşına artık her karışını ezberlediğimiz o adliye önünde herkesin gözü iki gün boyunca kapıya baktı. Bıkmadan yorulmadan iki gün boyunca sevdiklerinden, dostlarından iyi bir haber almayı bekleyen anneler adliye önüne her gelişlerinde zılgıt çekip zafer işareti yaptı.
“Alışkınız biz” sözünü sık sık söyleyen anneler adliye önündekilere moral aşılarken yeniden “Coğrafya kaderdir” sözü aklıma geliyor, bu coğrafyanın kaderi hep aynı insanlara mı vurur? Bunları düşünürken bizle beraber eşini bekleyen Dayıka Meryem adliyeden çıkan avukatının yanına geçti. Tutuklama haberini aldıktan sonra bekleyen herkesin düşüncelerine tercüman olan Dayıka Meryem, “Yeter artık nedir bu çektirdikleri, bizden ne istiyorlar? Bunlara rağmen bu seçimde de onlara oy veren insan değildir. Çocuklarımız onlar yüzünden dağlarda. İnsanların evlerini barklarını dağıttılar. Yeter artık!” sözlerini kullandı. Dedim ya annelerimiz alışkın! Üzülmeden direk öfkesini dik duruşunu ortaya koydu. Bu konuşmanın hemen ardından oğlu Agit Aksoy’un cenazesini kargoyla bir kutuda alan Halise Aksoy da tutuklandı. Tutuklanırken “Bijî Kurd û Kürdistan” sloganı atan Halise anne yanı başında ki kızı Mizgin Karataş’ın da alnından öperek, “Bunlara boyun eğmeyin” diyerek cezaevine gitti. Boyun eğmeyen Mizgin Karataş’da annesinin ardından tutuklandı.
Bekleyişin ardından içeriden başka haber geldi; “Gazeteci Beritan Canözer tutuklandı.”Özgür basının heyecanlı gazetecisi canım yoldaşım Beritan Canözer tutuklandı. Mesleğe başladığı ilk günden bu yana birçok kez gözaltına alınan Beritan tutuklandı. Daha geçen sene aynı adliye önünde tutuklanan 16 gazeteci arkadaşımız için Beritan ile adliye önünde saatlerce beklemiştik. Beritan’ın hemen ardından Abdurrrahman Gök, Mehmet Şah Oruç ve Remzi Akkaya’da tutuklandı. Haberleri aldıkça sırtımızda ki yükün ağırlaştığını hissediyorduk ki Apo’nun tutuklandıktan sonra söylediği sözleri duyduk; “Faşizm yenilecek, hiç merak etmeyin. Bu faşistler defolup gidecek. Kahrolsun faşizm yaşasın özgür basın.”
Apo’nun söylediği o faşizmin defolup gitmesine sadece iki hafta kaldı. Bu faşizm gidecek bizler de tutuklanan bütün arkadaşlarımızı o dört duvarın arasından alacağız. Ben Beritan’la yeniden habere gideceğim, Apo motoruna binip çok sevdiği doğayı yeniden çekecek. Halise annenin sözleri yolumuza ışık olacak ve bizler, ‘bunlara’ boyun eğmeyeceğiz. Bu umut ve inatla sürekli tekerrür ettirilen o tarihi de kader denilen bu tiyatroyu da değiştireceğiz. Beritanla, Apoyla, Mazlumla ve Direnle yapacağız. Tutsak etmek istediğiniz arkadaşlarımızın o güzel gülüşleri ile yapacağız. Apo’nun da dediği gibi, “Kahrolsun faşizm yaşasın özgür basın.”