Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, tartışmalara neden olan maske dağıtımı için “Salgın boyunca sadece 31 kentte 55 milyon maske gitti 8 milyon kişi maskeye ulaşabildi” dedi
Koronavirüs (Covid-19) nedeniyle maske satışının yasaklanması, ardından eczanelerden SMS koduyla ücretsiz dağıtımına geçilmesi hem yurttaşlar hem de eczacılar açısından sorunları da beraberinde getirdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Eylül Deniz Yaşar’a konuşan Türk Eczacılar Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak, şu ana kadar 31 kentte 55 milyon maskenin eczanelere gittiğini, yaklaşık 40 milyon maskenin dağıtıldığını, geri kalan 50 kente ise dün maskelerin gönderildiğini aktardı. 40 milyon maskenin dağıtılmasının, ülkede 8 milyon insanın maske aldığının göstergesi olduğunu belirten Çolak, “Sokağa çıkma kısıtlaması olmayan 45-50 milyona yakın insan var. Dolayısıyla burada SMS ve e-Devlet konusunda bir sıkıntı olduğu aşikâr. Herkes yeterince ve anında maskeye ulaşmış değil” dedi.
Enfekte riski artıyor
Taleplerinin, “düzenli SMS gönderilmesi ve eczacılarda bir yoğunluk oluşturulmaması” olduğunu dile getiren Çolak, “Eczane başına, günde 30 SMS geçmeyecek biçimde gönderilmeli. Yani bir yerde 500 eczane varsa, 15 bin tane SMS gitmeli. Bu bir sıkıntı yaratmaz ama siz bir eczaneye 400 tane insanı sokarsanız, sıkıntı yaratırsınız. Çünkü bizim eczanelerimiz küçük, 35-40 metrekarelik. Böyle bir durumda enfekte olma riski de artar” uyarısında bulundu.
İç piyasada maske üretimi yapılarak, satışının yapılmak istendiğine dikkat çeken Çolak, “Kanser hastası, diyaliz hastası, kronik hastalığı olanlar, T.C. vatandaşı olmayanlar ve göçmenler için bir çözüm lazım. İhtiyacı olan fakat SMS gelmeyen insanlar için sabit fiyattan maske verilmeli. Sorun böyle kısmen de olsa çözülebilir. Tabi en büyük sorunun çözümü, ihtiyaç ve talep kadar arz oluşturulması. 5 maske yeterli değil ama vatandaşın hepsine dağıtmak için bir çabanız olursa, böyle bir kısıtlamanız olur” diye belirtti.
Günde 3 maske düşmeli
Maske kullanımının bulaş riskini azaltmasındaki rolüne işaret eden Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Selma Güngör, hiçbir belirti olmadan salgını atlatanların olduğunu, belirtiler olmadığı için sağlık kuruluşlarına başvurmadıklarını ve ancak bulaş riski olduğunu söyledi. Güngör, “Bu açıdan herkes potansiyel virüs taşıyıcısı olarak kabul edildi ve fiziksel mesafenin kurulamadığı yerlerde maske takılması zorunluluğu geldi. Bu zorunluluk devlet tarafından getirildiği için ‘ben bunu karşılayacağım’ dedi ama ne yazık ki karşılanmıyor. Hafta da bir kez ve 5 adet verilmesi, düzenli işe gidenlerin korunmasız olduğunu göstermekte. Maskelerin kullanım süresi 4 saattir. Çok iyi koşullarda belki 6 saate çıkabilir. Maskeyi kullanım ömrünü geçirmek zorunda kalan kişiler dışarıda oldukları için, virüs taşıma ve bulaştırma riskini taşıyor. Aynı zamanda kendileri de başkalarından virüs kapma riski altında” diye konuştu.
“81 milyon için nasıl her gün ekmek üretiliyorsa, maske de üretilmeli” diyen Güngör, üretimin 50 milyon insana günde 3 maske düşecek şekilde yapılması gerektiğinin altını çizerek, şunları söyledi: “Üretimin hesaplamalarla yapılıp dağıtılması gerekiliyor. Eczanelerin bu işin dağıtım yeri olması çok olumsuz değil fakat eczanelerin iş yükü arttığında içerideki alan enfekte olabilir ve bulaş riski artabilir. Kişilerin eczaneye girerken de maskeyle girmesi gerekir.”
Salgına karşı dayanışmanın önemine değinen Güngör, maskeye ulaşma konusunda yurttaşlara şu önerilerde bulundu: “Kişiler kendi maskelerini yapmalı ve yapma konusunda birbirlerine yardımcı olmalı. Maske yapımını bir dayanışma ilişkisine dönüştürülmeli. Maskeler de tek başına yeterli değil. Fiziksel mesafeyi korumak, en yakın mesafenin iki metre olmasını sağlamak, sırf el yıkamak, yüz yıkamak, öksürürken ağzımızı, burnumuzu bir mendille kapatmak gerekli. Şimdi unutuldu ama salgının en başında söylendiği gibi, hapşırırken ve öksürürken elimizin yerine dirseğimizle kapatmak alınacak önlemlerden.”
HABER MERKEZİ