DSG Genel Komutanı Mazlum Ebdî, ABD, Rusya ve Şam ile olan ilişkilerin yanı sıra Türkiye’nin yeni bir operasyon ihtimaline ilişkin açıklamalarda bulundu. Ebdî, son süreçte Arap dünyası ile diyaloğun güçlendiğine de dikkat çekti
Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Ebdî, ABD’nin güçlerini çekme kararının ardından bölgede oluşan dengeler, Türkiye’nin yeni bir operasyon ihtimali, Rusya ve Şam ile yapılan görüşmeler ve başta Mısır olmak üzere Arap dünyası ile ilişkilerini değerlendirdi.
Kasım Süleymani suikastın bölgedeki dengelere de etkisi olduğu söyleyen Ebdî, ABD ile yeni bir ortak çalışma başlattıklarını, Mısır ile ilişkilerini de güçlendirdiklerini söyledi. Ebdî, Türkiye’nin operasyonları sırasında kendi eksiklikleri olduğuna da dikkat çekerek, ‘yeni bir saldırı olabilir mi’ sorusunu yanıtladı
‘ABD’li yetkililerle görüşmelerimiz oldu’
Yeni Özgür Politika’ya konuşan Ebdî, Amerikan güçlerinin Kuzey-Doğu Suriye’den çekilmesi, ardından da Türkiye’nin Serêkaniyê ve Girê Spî’ye girmesi ile bölgede durumun değiştiğini kaydederek, “Amerikan güçlerinin varlığının pozisyonunda ve Suriye’de bulunan diğer güçlerde değişim yaşandı. Amerika bir kez daha bölgede askeri ve siyasi varlığını göstererek, bölgede yeni bir siyaset belirlemeye çalıştı. (ABD Suriye Özel Temsilcisi) Jeffrey’in Suriye’yle ilgili ülkelere yönelik ziyareti gerçekleşti. Bu çerçevede bizim de Jeffrey ve Amerikan üst düzey askeri yetkililerle görüşmelerimiz oldu. Biz de onların bölgedeki siyasetini anlamaya çalıştık. Aynı zamanda onlara taleplerimizi ve çalışma programımızı ilettik. Askeri, siyasi ve idari çalışma programlarımıza destek sunmalarını istedik” dedi.
Süleymani suikastı
İranli General Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından Amerika ve İran arasındaki çelişkilerin derinleştiğine de dikkat çeken Ebdî, “Bölgede ve Ortadoğu’da bulunan güçler arasında çatışma ve çelişkiler gelişti. Bunun Suriye’ye de etkisi oldu. Buradaki güçler arasında da çelişkiler arttı. Bu çelişkiler içerisinde genel olarak hiçbir gücün tarafı değiliz, hiçbir güce taraf olmayacağız. Esas olarak halkımızın, tüm Suriye halkının çıkarlarını dikkate alarak tüm taraflarla görüşmelerimiz devam edecek” ifadesini kullandı.
Arap ülkeleriyle görüşmeler
Arap toplumuyla, özellikle Mısır ile ilişkilerinin iyi düzeyde olduğunu söyleyen Ebdî, “Siyasi alandaki ilişkilerimiz güçleniyor. Mısır, Suriye sorununun çözümünde rol almak istiyor. Biz de bu çerçevede Mısır ile ilişkilerimizi güçlendiriyoruz. Önümüzdeki süreçte Mısır ile Suriye sorununu çözmeye katkı sunacak görüşmeler yapmaya çalışacağız” sözlerini kullandı. Şimdiye kadar Arap toplumuyla ilişkilerinin gelişmemiş olmasının bir eksiklik olduğunu vurgulayan Ebdî, Türkiye’nin bölgelerine yönelik planlarının açığa çıkmasından sonra birçok Arap ülkesinin de buna karşı tavır aldığını belirtti.
Başta Türkiye olmak üzere birçok gücün Arap halkıyla kurdukları birliği bozmaya çalıştığını ifade eden Ebdî, DSG içerisinde büyük bir ‘parçalanma yaratılmaya çalışıldığını’ ama bunun tersine Arap halkıyla olan birliklerinin daha da güçlendiğini vurguladı.
‘Yetersizliklerimiz oldu’
Serêkaniyê ve Girê Spî’ye Türkiye’nin girmesi konusunda ‘yetersizlikleri ve hataları’ olduğunu belirten Ebdî, saldırıya karşı sergilenen direnişin askeri hazırlıkları ve diplomasi alanında yapılması gerekenlerin yerine getirilmediği için böyle bir sonucun ortaya çıktığını ifade etti: “Bu alanların savunulması için büyük bir hazırlığımız vardı, bu konuda yoğunlaşmıştık. Türk devleti de hazırlıklarımızın tamamlanması durumunda başarıya ulaşamayacağını bildiği için tüm dünyanın tepkilerine rağmen bir an önce saldırılarına başlamak istedi. Türk devleti direniş hazırlıklarını tamamlamak istediğimizi biliyordu.”
‘Almamız gereken dersler var’
Ebdî, ayrıca ABD’nin tavrının da böyle bir sonucun oluşmasında etkisi olduğunu söyledi: “Bu tür saldırıların önünün alınması için almamız gereken dersler var. Askeri, siyasi ve diplomasi alanında çıkardığımız sonuçlar oldu. Türk devletinin saldırılarının bundan sonra kolay olmayacağını belirtebiliriz. Çıkardığımız dersler ve aldığımız tedbirler, bu saldırıların sonuçsuz kalmasını sağlayacaktır. Türk devleti diğer alanlardaki hazırlıklarımızın daha güçlü olduğunu ve burada sergilenecek büyük direniş karşısında askeri olarak başarıya ulaşamayacağını gördüğü için işgal saldırılarını sınırlandırdı.”
‘Soçi’deki ateşkes maddelerini kabul ettik’
Rusya’nın, Suriye’nin çözümü konusunda temel aktör olduğunu belirten Ebdî, “Suriye’nin çözüm dosyası Rusya’nın elinde. Dolayısıyla Rusya’nın bölgedeki varlığının olumlu bir etkide bulunacağını umuyoruz. Rusya ile Türk devleti arasında imzalanan Soçi Anlaşması var. Anlaşmanın ateşkesle ilgili maddelerini kabul etmiş durumdayız” dedi. Ebdî, Soçi Anlaşması’na göre Rusya’nın Türkiye’nin saldırıları karşısında tavır almak zorunda olduğunu ifade ederek “Fakat Rusya’nın temel rolü bizim ve Suriye hükümeti arasında güçlü bir garantör ve arabuluculuktur. Siyasi diyalog ve olumlu yönde siyasi bir anlaşmanın gelişmesini sağlamalıdır. Rusya’dan beklentimiz bu yönde” dedi.
‘ABD olumsuzlukları gidermeye çalışıyor’
ABD’nin geçmiş süreçte büyük hata ve eksiklikler yaptığını dile getiren Ebdî, “Türk devletinin bu bölgeye saldırmaya cesaret etmesinde Amerika’nın sürdürdüğü siyaset temel nedenlerden biri oldu. Bugün ise Amerika yürüttüğü siyasetten kaynaklı ortaya çıkan olumsuzlukları gidermeye çalışıyor. Bu temelde bölgedeki güçlerini çekme kararını geri alarak, Suriye’de yeni bir siyaset ve strateji geliştirme arayışında. Amerika’nın görünür, netleşmiş bir siyasetinin olduğunu belirtemeyiz fakat bir strateji oluşturma çerçevesinde hareket ettiği görülüyor. Kısaca Amerika bu süreçte hem kendileri, hem de Rojava için yanlış kararlarından kaynaklı ortaya çıkan sonuçları gidermeye çalışıyor, diyebiliriz.
“Yeni bir ortak çalışma başlatıldı”
“Şartlarımıza göre hem askeri hem de Amerika ile DSG’nin bölgedeki ilişkileri temelinde yeni bir planlama yapıldı. Bu planlama çerçevesinde teröre karşı ve bu bölgenin savunulmasına yönelik ortak bir çalışma yürütülüyor. Amerika ve bizim güçlerimiz arasında yeniden ortak bir çalışma başladı. Siyasi alanda, siyasi çözüm konusunda ise halen Amerika’nın görünür net bir tutumu yok. Halen Suriye sorununu Türkiye’ye yakın Koalisyon Güçleri yoluyla çözmek istiyor. Bu da mümkün değil. Amerika Kuzey-Doğu Suriye’deki güçlerle, DSG, DSM ve buradaki güçlerle bu Suriye sorununu çözmek zorunda. Bu çerçevede Amerika ile ilişkilerimiz sürüyor. Bazı gelişmeler var fakat henüz istediğimiz sonuca ulaşmış değiliz.”
Kürtlere uluslararası destek
Dünya kamuoyunda Kürt halkına büyük bir desteğin olduğunu söyleyen Ebdî, şunları dile getirdi: “Kürt halkına destek veren birçok kesim, ‘Artık Kürt halkının dostu sadece dağlar değil, başka dostları da var’ diyor. Trump’ın güçlerini geri çekme kararı karşısında Amerikan Kongresi, Pentagon ve Amerika’nın birçok önemli kurumu, Trump’ın geri adım atması için Beyaz Saray üzerinde baskı uyguladı. Bu savaş sürecinde birçok devlet bizi doğrudan destekledi. Arap ve Körfez ülkeleri, Fransa, diğer ülkeler ve çok sayıda ülke ve uluslararası basın bizi destekledi. Bu durum kendisiyle birlikte yeni bir siyasi ve diplomatik düzey ortaya çıkardı. Artık tüm dünyada dostlarımızın olduğunu belirtebiliriz. Kürt halkına yönelik imha ve inkar siyasetine karşı dünya sessiz kalmayacak. Dünyadaki resmi güçler sessiz kalsa da dünya kamuoyu sessiz kalmayacak. Bunun da Kürt halkı için büyük ve yeni bir kazanım olduğunu belirtebiliriz”
Yeniden saldırı olur mu?
Ebdî, olası yeni bir saldırı, ABD’nin Kürtleri petrol sahalarına doğru sürülmesine rıza göstereceği gibi iddialara da yanıt verdi. Amerika’nın Kürtleri petrol bölgelerine süreceği hikayesinin doğru olmadığını ifade eden Ebdî, “Bu bilinçli olarak kamuoyunun gündemine konuluyor. Ne Amerika’nın bizi petrol bölgelerine götürecek bir siyaseti var, ne Kürtler bunu kabul ediyor ne de kimse bunu yaptırabilir. Petrol konusu, Amerika’nın güçlerini geri çekme yönündeki kararını durdurmak için dile getirdiği bir gerekçe. Yoksa bunun bölgede hiçbir gerçekliği yok. Petrol bölgeleri daha önce de Kürtlerin elindeydi. Yani 8 yıldır Kürtlerin denetiminde ve Amerika’nın varlığıyla ilgili bir durum değil.”
“Türk devleti ise sürekli saldırmak istiyor fakat bu saldırıların şartları zorlaştı. Artık burada uluslararası güçler, Rusya, Amerika, çok sayıda güç var. Türk devletinin saldırmak istediği bölgeler de Kürtlerin bulunduğu bölgeler. Böylesi bir saldırıda burada büyük ve tarihi bir direniş sergilenecek, Türk devleti siyasi ve askeri olarak bu bölgelerde kaybedecektir. Türk devleti böyle bir saldırıda bulunmak istese de sonuçlarının ne olacağını kestiremiyor.”
‘Efrîn sahiplerine kavuşacak’
Ebdî, bölgelerine yönelik yeni bir saldırının aksine Türkiye’nin eline geçmiş bölgeleri geri almaya yönelik hazırlıkları olduğunu belirtti: “Suriye, tüm uluslararası güçlerin bulunduğu ve siyasi dengelerin yürütüldüğü bir alan. DSG olarak her zaman için bu alanları yeniden özgürleştirmek için hazırız ama bunun zamanı ve şartları var. Zaman ve koşullar elverdiğinde bu bölgeler yeniden gerçek sahiplerinin olacaktır. Bu da çok uzun bir zamanı almayacak. Efrîn halkımıza mutlaka Efrin’in yine gerçek sahiplerine kavuşacağını, özgürleştirileceğini belirtiyoruz.”
Şam ile diyalog
Şam hükümetiyle diyaloglarının devam ettiğini belirten Ebdî, şunları ifade etti: “Önümüzdeki süreçte de diyalogumuz olacak. Hem görüşmeler hem de diyalog süreci ağır yürüyor, çünkü BAAS zihniyeti halen çözümden uzak. Bizim taleplerimiz ve onların bize sundukları birbirinden oldukça uzak. Aramızdaki mesafe halen geniş. Karşılıklı görüşmeler devam edecek fakat anlaşmaya varmak zaman alacak. Tüm tarafların çıkarlarına uygun bir anlaşmanın sağlanması için Rusya’nın güçlü bir rol oynaması gerekiyor. Ayrıca Suriye sorunuyla ilgili Koalisyon Güçleri’nin de güçlü bir rol oynamaları gerekiyor.”
“Tabii ki öncelikle bölgedeki pozisyonumuzun güçlü olması esastır. Bölgede askeri ve siyasi olarak güçlenmemiz, Suriye rejiminin anlaşmaya daha yakın olmasını beraberinde getirecektir. Suriye devletinin artık 2011’e geri dönemeyeceğimizi bilmesi gerekiyor. Kürt sorunu iki taraf arasındaki bir barışma sorunu değildir. Siyasi bir sorundur ve kabul etmek zorunda. Kuzey-Doğu Suriye ve Kürt halkı ile anlaşmazsa yeniden güçlü bir Suriye’nin oluşması mümkün değil. Anlaşma sağlanması için Suriye devletinin bu bilince ulaşması gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi için ayrıca bu konuyla ilgili tüm güçlerin de rolünü oynaması lazım.”
Hakan Fidan ile Ali Memluk görüşmesi
Ebdî, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Suriyeli mevkidaşı Ali Memluk ile Moskova’da yaptığı görüşmeye de değinerek, “Türk devleti, Adana Mutabakatı’na geri dönmek istiyor. Bu çerçevede kendi çıkarları doğrultusunda Suriye’de bir çözüm geliştirmek istiyor. Bu anlaşmanın, tamamen Kürt halkının varlığına karşı olduğunu biliyoruz. Moskova’daki Hakan Fidan ve Ali Memluk arasındaki görüşme de bu çerçevede gerçekleşti. Hakan Fidan’ın talebi Kürt karşıtlığının sürdürülmesi ve Kuzey-Doğu Suriye’de bize karşı savaşılmasıydı. Bildiğimiz kadarıyla Suriye rejimi buna hazır değil. İdlib ve diğer bölgelerde farklı sorunları var. Diğer yandan atmosfer değişti. Artık sorun tek yanlı değil. Suriye rejiminin de Türk devletiyle yaşadığı sorunlar var. Türk devleti, Suriye rejimine karşı çeteleri destekliyor. Bu nedenle Adana Mutabakatı’nın gerçekleşmesinin kolay olmayacağı kanaatindeyiz. Türk devleti, İhvan-ı Müslim’e olan desteğini sonlandırmaya hazır değil. Bu nedenle bu ittifakın şartlarının yerine getirilmesi zor.”
QAMİŞLO