Türkiye kadın hareketinin öncülerinden olan feminist yazar ve kadın hakları savunucusu Duygu Asena, yaşasaydı şimdi 73. doğum gününü kutlayacaktı. Asena’nın yarım bıraktığı mücadeleyi kadınlar bulundukları her alanda sürdürerek, çözüm gücü olmaya devam ediyor. Türkiye kadın hareketinin öncülerinden olan feminist yazar Duygu Asena, 1990’lı yıllarda kadın-erkek eşitliği meselesini gündeme getirdi. Asena, o yıllarda günlük gazetelerde kadın cinayetlerine karşı isyanının yanı sıra temsiliyet yetersizliğinden kürtaj hakkına ve kadının cinselliğine değinen bir kadın hakları savunucusuydu. 19 Nisan 1946 tarihinde İstanbul’da doğan, Kadıköy Özel Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi (İÜEF) Pedagoji bölümünü bitiren Asena, önce bir süre pedagog olarak çalıştıktan sonra metin yazarlığına geçiş yaptı.
‘Kadının adı yok’
Gazeteciliğin yanı sıra yazarlığını da sürdüren Asena, 1987’de yayınlanan ilk kitabı “Kadının Adı Yok” ile tanındı. Kitapta, bir kadının yaşadıklarını, her kadının tanık olabileceği ortak bir macerayı, bir kadının ağzından anlatıyordu. 1988 yılında “Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu”, kitabı “müstehcen” bularak küçüklere zararlı yayın ilan etti ve poşette satılmasına karar verdi. Uzun süren dava sonucunda, 1991’de yayımına izin verildi.
Duygu Asena Ödülü
Duygu Asena’nın yaşamını yitirmesinin ardından 2007 yılından bu yana PEN Türkiye Yazarlar Derneği Duygu Asena Ödülü verdi. İlki 2007 yılında İpek Çalışlar’ın “Latife Hanım” adlı çalışmasına verilirken, bu yıl ödül Cumartesi Anneleri’nin oldu. Bu yıl Cumartesi Anneleri’ne verilen ödül için PEN’den yapılan açıklama şöyleydi: “2019 PEN Duygu Asena Ödülü’nü, kayıpları kaybımız, acıları acımızdır duygusuyla, yılmaz Cumartesi Anneleri’ne saygıyla, hayranlıkla sunuyoruz.”
Sibel Özalp/Jinnews