Dünya Enerji Görünümü 2023 Raporu bu ay yayımlandı. Bu rapor, küresel enerji sisteminin her yönüne ilişkin derinlemesine analizler ve stratejik içgörüler sunuyor (1). Bu yılki rapor, spesifik olarak, jeopolitik gerilimler ve kırılgan enerji piyasaları zemininde ekonomilerdeki ve enerji kullanımındaki yapısal değişimlerin dünyanın artan enerji talebini karşılama şeklini nasıl değiştirdiğini araştırıyor.
“Jeopolitik ortam ve küresel ekonomi tedirgin”
Rapora göre, yakın geçmişte yaşanmış olan küresel enerji krizinden kaynaklanan bazı baskılar hafiflemiş olsa da, enerji piyasaları, jeopolitik ortam ve küresel ekonomi tedirgin ve daha fazla enerji kesintisi riski her zaman mevcut.
Örneğin, petrol gibi fosil yakıt fiyatları 2022’deki zirve noktalarına göre gerilemiş olsa da, piyasalar gergin ve istikrarsız bir değişkenlik içinde. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş bir yıldan fazla bir süredir devam ediyor ve bu savaşa şimdi de İsrail-Filistin çatışması ile birlikte ortaya çıkan Orta Doğu’da uzun süreli ve yaygın bir savaş riski eşlik ediyor.
Küresel kapitalizmin makroekonomik durumu ise (başta IMF ve OECD raporlarında vurgulandığı gibi), inatçı enflasyon düzeyleri, bazı ülkelerde yaşanan ekonomik daralma, yüksek faiz oranları, yüksek borçlanma maliyetleri ve yüksek borç seviyeleri nedeniyle iyimser bir görüntü sergilemiyor.
“Küresel yüzey sıcaklığı 1,2 °C’nin üzerinde seyrediyor”
Bugün, küresel ortalama yüzey sıcaklığı, sıcak hava dalgalarına ve diğer aşırı hava olaylarına neden olan sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1,2 °C üzerinde seyrediyor ve sera gazı emisyonları henüz zirveye ulaşmadı.
Enerji sektörü dünya nüfusunun yüzde 90’ından fazlasının solumak zorunda kaldığı ve yılda 6 milyondan fazla erken ölümle bağlantılı olan kirli havanın da başlıca nedeni olmasına rağmen, elektriğe ve temiz yemek pişirmeye erişimin iyileştirilmesi konusundaki olumlu eğilimler bazı ülkelerde yavaşladı, hatta tersine döndü.
“Olumlu gelişmeler de mevcut”
Raporda, bu olumsuz gelişmelere karşın, olumlu gelişmelerden de söz ediliyor. Örnek olarak, güneş enerjisi ve elektrikle çalışan otomobillerin öncülüğünde yeni bir temiz enerji ekonomisinin ortaya çıkması ileriye dönük umut veriyor. Temiz enerjiye yapılan yatırım 2020’den bu yana yüzde 40 arttı. Karbon emisyonlarını azaltma çabası bunun önemli bir nedeni, ancak tek nedeni değil.
Olgun- temiz enerji teknolojileri için haklı ekonomik gerekçeler de mevcut. Enerji güvenliği de, özellikle yakıt ithal eden ülkelerde, endüstriyel stratejiler ve temiz enerji işleri yaratma arzusu gibi önemli bir faktör. Ancak tüm temiz enerji teknolojileri başarılı değil ve özellikle rüzgâr enerjisi için bazı tedarik zincirleri baskı altında.
2020’de satılan her 25 otomobilden biri elektrikliydi, 2023’te bu oran artık her 5 otomobilden biri olacak. 2023’te 500 gigavattan (GW) fazla yenilenebilir enerji üretim kapasitesi eklenecek (bu yeni bir rekor).
Güneş enerjisinin yaygınlaştırılması için günde 1 milyar dolardan fazla para harcanıyor. Güneş PV modülleri ve elektrikli araç bataryaları da dâhil olmak üzere temiz enerji sisteminin temel bileşenlerinin üretim kapasitesi hızla artıyor.
“Küresel ısınma 1,5 °C ile sınırlı tutulamayacak”
Ancak bu ivmenin küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlı tutamayacağı konusunda raporun tespitleri de var. Buna rağmen bu yolun hala açık olduğu ve bu konuda neler yapılması gerektiği de raporda anlatılıyor. Bunun için aşağıdaki grafik hazırlanmış.
Yani küresel ısınmanın 1,5 °C’de tutulabilmesi için 2023 yılına kadar olmak üzere; yenilenebilir enerji kaynaklarının üç kat artırılması, enerji yoğunluğunda iki kat iyileştirme yapılması, fosil petrol yakıtına olan talebin yüzde 25, fosil metan gazı kullanımının yüzde 75 azaltılması ve azgelişmiş ve yükselen ekonomilerdeki temiz enerji yatırımlarının üç kat artırılması gerekiyor.
Kâr için üretim ve tüketim var oldukça kurtuluş umudu yok!
Diğer yandan, tüm bu önerilerin ve önlemlerin, kâr sürümlü, devasa çok uluslu petrol ve enerji şirketlerinin piyasalara hâkim olduğu ve bu şirketlere ulus devletlerce trilyonlarca dolarlık sübvansiyonun verildiği günümüz kapitalist dünyasında hayata geçirilebilmesi çok zor.
Ayrıca, Orta Doğu’daki gibi üçüncü bir paylaşım savaşına evrilebilecek yeni savaşların fosil yakıta olan talebi daha da artıracağı (bunun da küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önemli nedenlerinden biri olduğu) çok açık.
Kısaca kapitalist emperyalist sistem ortadan kaldırılmadığı sürece gezegenin ve insanlığın yok oluşu kaçınılmaz gibi görünüyor.
Son olarak, ithalatının ve dolayısıyla da cari açığının çok büyük bir kısmı petrol başta olmak üzere kirletici enerji kaynaklarına bağlı olan Türkiye’de bu raporun öngörüleri doğrultusunda Güneş enerjisi gibi temiz alternatif kaynaklara yönelimin (12’nci Beş Yıllık Kalkınma Planı hedefleri ve 2024 Merkezi Yönetim Bütçesi’nden ayrılan kaynakların azlığından da görülebileceği gibi) çok sınırlı olduğu açık.
Zira ülkeyi yöneten iktidar blokunun ve hâkim sınıfların uzun süreler beklemeye tahammülleri yok. İklim yıkımının güçlü belirtileri ve gerçekleşmiş etkileri ortada iken, doğayı tahrip eden maksimum kâr-rant ve bunu sağlamaya dönük yüksek ekonomik büyüme hedefleri ve bu yöndeki kabarık iştahları hala sürüyor.
Dip notlar:
- World Energy Outlook 2023, https://www.iea.org/reports/world-energy-outlook-2023 (October 2023).