‘Dünden bugüne Kobanê Kumpas davası’ başlıklı panelde konuşan HDK Eşsözcüsü Demir, Kobanê davasında verilen kararların tamamen siyasi kararlar olduğunu belirterek, “Büyük bir sokak muhalefetine ihtiyacımız var” dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), “Dünden bugüne Kobanê kumpas davası” başlıklı panel düzenledi. Kadıköy’de bulunan DEM Parti İlçe binasında gerçekleştirilen panele, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Kobanê davasının avukatlarından olan Veysi Eski’nin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan DEM Parti Kadıköy İlçe Eşbaşkanı Serap Borucu, Kobanê davasında verilen cezaların düşman hukuku olduğunu söyledi.
‘Karar çökertme planının bir devamı’
ÖHD’li avukat Veysi Eski ise Kürtlerin yargıyla imtihanın çok eski tarihlere dayandığını belirterek, Kobanê davasında verilen kararların da tamamen siyasi olduğunu kaydetti. 12 Eylül darbesinden sonra yargının tamamen “Fethullahçı çetelere” teslim edildiğini aktaran Eski, gelinen aşamada Kürtlere düşman hukukunun uygulandığını belirtti. Eski, Kobanê davasında verilen kararların aynı zamanda Kürt siyasi hareketini çökertme planının bir devamı olduğuna işaret etti. Kobanê davasında savcı ve hakimlerin terörle mücadeleden direktif alarak hareket ettiğine işaret eden Eski, kararın ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından Selahattin Demirtaş’a dair verilen tahliye kararına bir cevap olduğunu söyledi.
‘Yargının çürümüşlüğünü ortaya koyuyor’
Davayı yürüten heyet ile verilen kararların yargıdaki çürümeyi bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Eski, şöyle devam etti: “Savunma yapmak isteyen avukatlara söz verilmemesi, yargılama sırasında mahkeme başkanının bir çetenin üyesi çıktı ve gözaltına alındı. Bu ülkenin en önemli davalarından birini üstlenen bir mahkeme başkanın kendini mit elemanı olarak tanıtan bir çeteye katılmış bir çete reisi. Buradaki mesele karşımıza çıkan yargı ve hakimlerin kişilileri bizi dehşete düşürdüğü gibi yargının içine düştüğü çürümüşlüğü ortaya koyuyor. Bu hukuksuzluklara karşı direndik, insan haklarında aykırı olduğunu söylememize rağmen başka bir yerden emir aldıkları için itirazlarımız kabul edilmedi. Ama bizler şunu iyi biliyoruz, bu davanın sonunda yargılanalar yargılanacaktır.”
‘Türkiye DAİŞ’e destek veriyordur’
Daha sonra söz alan HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, DAİŞ’in bütün dünya için büyük bir tehlike yarattığı süreçte Kürt halkının büyük bir direnişle buna karşı mücadele ettiğini söyledi. Türkiye’nin ise bu süreçte DAİŞ’e büyük destek verdiğini kaydeden Demir, “Bu süreçte Türkiye, insani yardımlar kesiyordu ve oradaki insanlar ölüme terkediliyordu. Özellikle kadınların büyük bir direnişi sürüyordu. O dönem bir çözüm süreci vardı ve bu halkta büyük bir umut vardı. Ama herkesin bildiği gibi Erdoğan’ın masası devirmesiyle bu çözüm süreci bitti. Çünkü tek başına iktidar olmak ve bu iktidarını devam ettirmek için ‘Kürtlerle barış olmaz ancak savaşılır’ denilerek savaş politikalarını devam ettirdi. İçerde Türkiye HDP bünyesinde Kürtlere karşı bir savaş başlatıldı, şehir savaşları başladı. Ülkenin öbür tarafında ise KobanÊ ‘düştü düşecek’ diyerek DAİŞ’in yanında olduklarının mesajını veriyorlardı” dedi.
‘Sokak muhalefetine ihtiyaç var’
“Kürt halkı ve Kürt halkıyla yan yana gelen herkesin cezalandırıldığını görüyoruz” diyen Demir, “Devlet bu davayla Kürt sorununu çözümü konusunda mücadele eden herkesin cezalandırırız mesajı verildi. Davada devletin bütün kurumları davanın tarafı olduklarını ve şikayetçi olduklarını söylüyorlardı. Yargılamanın yapıldığı yerde tecrit koşullarında yapıldı. Orada yargılanan arkadaşlarımız tarihi ve politik bir savunma yaptı. Yine tanık olarak dinlenenlerin mağdur kişiler olduğunu ve tanıklık etmek istemediklerini söylediler, bu aslında davanın yargılamanın ne kadar içi boş olduğunu gösteriyordu. Arkadaşlarımızın dışarı çıkması için büyük bir sokak muhalefetine ihtiyacımız var” şeklinde ifade etti.
‘Yeni anayasa mümkün değil’
Demir, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bu koşullarda AKP’nin yeni bir anaya yasa yapması mümkün değil, bu koşulların olması için önce arkadaşlarımızın serbest bırakılması gerekiyor, cezaevindeki hasta tutsakların bırakılması, cezaevlerinde başlayan açlık grevleri, yine Emine Şenyaşar’ın adalet talebinin yerine getirilmesi gerekiyor. Her şeyden önce mevcut yasanın uygulanması gerekir aksi takdirde yeni bir anayasa mümkün değil. Ortak bir mücadele hattında buluşmamı gerekiyor. Bizde bu çepere daha çok genişletmek için elimizden geleni yapacağız.”
İSTANBUL