Kayıp yakınları, eylemlerinin 754’üncü haftasında Şırnex’in Cizîr ilçesinde 1992 yılında katledilen Mesut Dündar’ın faillerini sordu. Dündar katledildikten sonra, cenazesi zırhlı aracın arkasında yerlerde sürüklenmişti
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 754’üncü haftasında Şirnex’in Cizîr ilçesinde 6 Eylül 1992 tarihinde Sulak köyü Şeyh Değirmenci su değirmeninin yanında katledilmiş halde bulunan Mesut Dündar’ın failleri soruldu.
Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen grup adına konuşan İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, Mesut Dündar’ın Şirnex’in Cizîr ilçesinde ikamet ettiğini ve çocukken menenjit hastalığına yakalandığını söyledi. Akdeniz, “Maddi imkânsızlıklar nedeniyle tedavi olmadığı için zihinsel engelli olarak yaşamanı sürdürmek zorunda kalmıştı. Mesut Dündar, Cizîr ilçesinde yapılan gösterilerde sarı, kırmızı, yeşil flamaları taşıdığı için 3 kez gözaltına alınmış ve yoğun işkencelere maruz kalmıştı. 1992 yılının Temmuz ayında Cizre Emniyeti’ne bağlı polisler, ailesi ile birlikte yaşayan Mesut’un evine baskın yapmış ve aileye, ‘Mesut’u Elazığ Akıl Hastanesi’ne götürmek için geldiklerini’ söyler. Polisler, Mesut ve babasını evden alarak götürür. Daha sonra Mesut’u Cizre Devlet Hastanesi’ne yatırırlar. Ancak Mesut, korkup hastane camından atlayarak kaçar” ifadelerinde bulundu.
Cenaze yerlerde sürüklendi
Polislerin sonraki günlerde Mesut’un babasını da ararak köy köy onu aradığını ifade eden Akdeniz, ” Mesut’u bulamayan polisler, babasını 3 gün boyunca yoğun işkenceden geçirir. Babası, oğlunu getirmemesi durumunda ölümle tehdit edilir. Baba, onu getireceğine dair söz verince polislerce serbest bırakılır. Mesut eve geri dönmez, ancak her gün ailesini telefonla arar. Bu sırada polisler de her gün evlerine baskın yapıyordu. Mesut’un ailesini telefonla aradığı günlerden bir gün, polisin eve baskın yapmaması üzerine aile Mesut’un yakalandığını düşünür. 6 Eylül 1992 tarihinde Sulak köyü Şeyh Değirmenci su değirmeninin yanında katledilmiş halde bulunur. Sulak köyünde olayı gören çok sayıda görgü tanığının beyanlarına göre; Mesut’u olay yerine getiren biri polis 3 silahlı sivil giyimli kişilermiş. Olay yerine gelen askerler, cesedin altında bir bubin tuzağı olabileceği gerekçesiyle cesedi bir zırhlı personel aracının arkasında sürükler” dedi.
Özgür Gündem manşet attı
“Özgür Gündem Gazetesi’nin 19 Kasım 1992 tarihli manşet haberinde “insanlık sürükleniyor” fotoğrafı uzun yıllar hafızalarda unutulmaz oldu” diyen Akdeniz, ” Mesut Dündar’ın cesedinde yoğun işkencelerden kaynaklı çok sayıda yara izine rastlanır. Daha sonra ceset ailesine teslim edilir. Mesut’un infazıyla ilgili savcılık, ailenin ifadesine başvurmaz. Sadece baba ve oğlunu gözaltına alan polis, babaya ‘Düşmanınız var mıydı? Kimden şüpheleniyorsunuz?’ şeklinde sorular sorarak ifadeleri alınmış gibi yapılır” dedi.
Ailenin yaptığı başvuruların sonuçsuz bırakıldığını belirten Akdeniz, AİHM’in Türkiye’yi mahküm ettiğini belirtti.
Eylem, paylaşılan hikâyenin ardından faili meçhul şekilde katledilenler için 1 dakikalık oturma eylemiyle sona erdi.
AMED