Artan hak ihlalleri, sayısız gözaltı ve tutuklama insan hakları savunucularını endişelendiriyor. İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, durumun 90’ları aştığını, insanların hiçbir platformda kendilerini güvende hissetmediklerini söyledi
Soylu’nun görevinde kalmasını “Beyaz Toroslar dönemi bitti” diyen AKP’nin aynı zihniyet ile yola devam ettiğinin göstergesi olarak yorumlayan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, dün devletin simgesinin Tansu Çiller ve Mehmet Ağar, bugün ise Süleyman Soylu olduğunu belirtti. Keskin, yeni sistem ile Olağanüstü Hal’in (OHAL) de bir anlamda kalıcılaştırıldığı görüşünde. 1990’lı yılların Türkiye’sinde “derin devlet” ve “hükümet” diye iki ayrı kliğin olduğunu ifade eden Keskin, “O dönemlerde hükümetler her zaman halk desteği açısından daha güçsüz olurlardı. Mesela en fazla yüzde 30’la iktidar olurlardı. Ama bu kez halktan yüzde 52’ye yakın oy alan bir hükümet, daha doğrusu bir kişi söz konusu. O nedenle derin devletle böylesine halk tabanı güçlü bir partinin ya da kişinin ittifakı sistemi daha korkutucu ve baskıcı kılıyor” dedi.
‘Soylu, sistemin simgesidir’
Keskin’e göre, Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu süreç 90’lı yıllardan daha baskıcı. “90’lı yıllarda çok sayıda kontrgerilla cinayeti, gözaltında kayıplar, köy yakmalar yaşandı. Ama ifade özgürlüğü bu kadar kısıtlanmamış ve ihlale uğramamıştı” diyen Keskin, bugün ise insanların farklı ve eleştiri niteliğindeki görüşleri nedeniyle Terörle Mücadele Yasası (TMK) kapsamında ‘terörist’ olarak yargılandığına işaret edip, “O nedenle korkutucu bir süreç” dedi. Türkiye’nin yeni sistem ile aslında “Tek Adamlık” sistemine geçtiğini söyleyen Keskin, “Bunun yanında tek kişinin yetkili olarak seçtiği bakanlara baktığımızda, bir önceki süreçte savaşı, güvenlikçi politikaları ve Kürt karşıtlığını temel alan politikaların devam ettiğini görüyoruz. Çünkü Süleyman Soylu, bu sistemin simgesidir” diyerek, Mehmet Ağar’ın bir zamanlar Soylu’ya dair sarf ettiği ‘Oğlum gibi severim’ sözlerini hatırlattı. Eren Keskin, Soylu’nun bir hafta önce tehditkâr bir üslupla tüm Kürtleri neredeyse yok sayan bir anlayışla yaptığı konuşmalara dikkat çekerek, buna rağmen bakan yapılmasını insan hakları savuncuları olarak korkutucu bulduklarını sözlerine ekledi.
‘Devlet yeni süreci başlatabilir’
Keskin’e göre, Erdoğan yönetimi savaş politikalarının kararını uluslararası güçler ile ortak aldı. NATO ülkesi olan Türkiye’nin her an savaş hazırlıkları içinde olduğuna dikkat çeken Keskin, şöyle devam etti: “Şunu çok iyi biliyorum. ‘Çözüm süreci’ denilen süreçte insanların ne kadar mutlu olabildiklerini gördük. Demek ki devlet isterse gerçekten yeni bir çözüm sürecine girilebilir ve bu herkesi rahatlatır. O nedenle biz insan hakları savunucuları olarak savaş üzerinden konuşmayı tercih etmiyoruz. Bize düşen her zaman barışçıl çözümleri öne çıkartmak.” ‘Mücadele de küreselleşmeli’ Türkiye tarihinin en kötü zamanlarına tanıklık ettiklerini dile getiren Eren Keskin, ancak buna rağmen her koşulda mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı. Keskin, “Çok fazla engel var önümüzde. Kendimizi ifade edebileceğimiz hiçbir alan neredeyse kalmadı sosyal medya dışında. Bu nedenle ben özellikle Avrupa’daki insan hakları örgütlerine çok fazla iş düştüğünü düşünüyorum. Çünkü nasıl sermaye küreselleşiyorsa insan hakları da küreselleşiyor ve bizim sürekli dayanıştığımız insan hakları ailesi var. Dünyada onların da desteklerine çok ihtiyaç duyduğumuz bir süreçte yaşıyoruz” diye konuştu.
Elif Çetiner-Servet Karaduman/MA