DSİ’nin sermaye çıkarlarını önceleyen, doğa ve insan haklarını yok sayan uygulamaları sürüyor. İliç Altın Madeni alanının su havzası olmadığını iddia eden DSİ’nin inşa ettiği baraj yağmur sularıyla birlikte siyanüre dönüşecek
Erzîngan’ın Licik (İliç) ilçesinde Anagold Madencilik şirketi tarafından işletilen altın madeninin kapasite artışı için gerekli olan ÇED raporunda Devlet Su İşleri (DSİ) 8. Bölge Müdürlüğü’nden 2020 yılında görüş istendiği ve DSİ’nin konu ile ilgili verdiği görüşte ‘İçme ve kullanma havzasında olmadığı’ cevabını verdiği ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde ise maden sahasından geçen diri fay hattını haritalarından sildiği ortaya açıkan DSİ, bölgeyi bile isteye planlayarak yok edilmesine hizmet eden bir kurum haline dönüşmüş durumda.
‘Gerçeğe aykırı rapor’
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve Kent Hukuk Komisyonu üyesi ve Dersim Barosu avukatı Barış Yıldırım, maden sahasının Türkiye’nin en büyük su havzası olan Fırat’ın yanı başında olduğunu söyleyerek, “Proje havzası, Munzur Havzası ve Fırat Havzası içerisinde bulunmasına rağmen DSİ’yi, ilgili şube müdürlüğü yaptığı değerlendirmede, ‘Ekle belirtmiş olduğunuz proje sahasının herhangi bir içme ve kullanma suyu havzasında olmadığı belirlenmiştir’ şeklinde yanıt vermiştir. Bu rapor gerçeğe aykırı” dedi.
Su havzasında değilmiş!
Avukat Barış Yıldırım, “Madenin ikinci kapasite artırımına dair hazırlanan ÇED raporuna sunulan DSİ Genel Müdürlüğü 8’inci Bölge Müdürlüğü görüşünde, ‘Erzincan ili Çöpler Köyü mevkisinde tarafınızca yapılması planlanan Çöpler Madeni, ikinci kapasite artışı ve lokasyon projesinin ÇED değerlendirme sürecinde olduğu belirtilmiş olup, bu kapsamda Su Yönetim Genel Müdürlüğü’nün talebi üzerine proje sahasının herhangi bir içme ve kullanma su havzasına kalıp kalmadığına görüşümüz istenmektedir. Kurumumuzda yapılan değerlendirmede ekle verilmiş olduğumuz proje sahasının herhangi bir içme, kullanma suyu havzasında olmadığı belirlenmiştir’ denilmiş” diye belirtti.
Munzur tehdit altında
Maden sahasının bulunduğu alanın Munzur Dağları ekosistemi içerisinde ve doğanın önemli bir alanı olduğuna vurgu yapan Yıldırım, “Aynı zamanda önemli bir bitki alanı. Proje sahası Türkiye’nin en büyük su toplama havzasına sahip Fırat Nehri’nin ki bu nehir Türkiye’nin hidrolik potansiyelinin üçte birini barındırmaktadır. Buraya birkaç yüz metre mesafede hemen, göründüğü üzere çok yakın. Munzur Havzası projenin hemen doğusunda kalıyor” diye konuştu.
Yeraltı suları ve baraj
Diğer yandan bölgede incelemelerde bulunan uzmanlar uyarı yaptı. Yağmur yağması durumunda siyanürlü atığın yeraltı sularını kirletme riski taşıdığını belirten uzmanlar, ayrıca bu atığın en kısa zamanda güvenli bir atık depolama sahasına taşınması gerektiğini vurguladı. İTÜ Jeoloji Müh. Bölüümü öğr. Üyesi Prof. Dr. İrfan Yolcubal Medyascope’a konuştu. Uyarılarda bulunan Yolcubal, “Yağmur yağarsa o malzemenin içerisinde büyük bir kütle sızacaktır. Bir miktar aşağı inecektir. Yüzey akışına da geçecektir. Yeraltı sularını kirletme riski var” dedi.
Baraja ulaşabilir
Karasu’nun hemen birleştiği noktanın biraz aşağısında Hidroelektrik Santralleri’nin (HES) barajı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yolcubal, “En kötü ihtimalle orayı doldurur ama, o şu an için ön görülmüyor. Yerin altında şu an yapabileceğimiz, atığın temas ettiği yerle şu an pek yapabileceğimiz bir şey yok” dedi. Şu an orada bu suyu kullanan, etkilenme ihtimali olan, içme suyu bulunan yerlerin halk sağlığı açısından izlenmesi gerektiğini dile getirdi. Yolcubal, “Yağmur yağarsa tabii o malzemenin içerisinde büyük bir kütle sızacaktır. Bir miktar aşağı inecektir. Yüzey akışına da geçecektir. Yeraltı sularını kirletme riski var. Çünkü yeraltına da sızacak yer için şu an atığın altını geçirimsiz yapmanız lazım, o da pek mümkün değil” dedi.
EKOLOJİ SERVİSİ