PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın cezaevinde tutulmasının tıbben doğru olmadığını belirten Doktor Zeki Gül, Öcalan’ın sağlık koşullarının incelenmesi için İmralı bağımsız heyetlerin gitmesi gerektiğini vurguladı
25 yıldır İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutulan PKK Lider Abdullah Öcalan’dan 3 yıldır haber alınamıyor. Doktor Zeki Gül, İmralı Adası’nın koşullarını ve tecridin birey ve toplum sağlığına etkileri üzerine Mezopotamya Ajansı’ndan Semra Güle’e konuştu.
‘İmralı tutsaklığı çifte tecrit’
Yaklaşık 30 yıl, gerek insan hakları kurumları, gerek valilik bünyesinde, gerek bağımsız cezaevi izleme heyetlerinde yer alan ve birçok cezaevinde yaşanan hak ihlallerini yerinde gözlemleyen Gül, İmralı Ada koşullarında tutulan biri için “tutsaklığın çifte tecrit olduğunu” vurguladı.
Ada ortamında ziyaret engellenmese dahi ulaşım zorluğundan kaynaklı sağlık hakkına ulaşımda dezavantajlı olduğunu belirten Gül, adada bir hastane kampüsü olmadığını belirterek, “Herkesin sağlığa eşit ulaşma hakkı vardır. Tecrit altında bulunan kişinin kendi seçtiği hekimlere danışmaması da sağlık hakkı ihlalidir. O adada, o izolasyonda sosyal, siyasal, bedensel ve ruhsal olarak iyi kalmak mucizedir” dedi.
‘Öcalan’ın cezaevinde tutulması tıbben doğru değil’
“Pandemi döneminde herkes D vitamini kullanmaya başladı. (Güneş ışığından yeterli faydalanamamaktan doğan vitamin eksikliği) Çünkü o dönemde herkes evde kaldı. Yani pandemide izolasyonun ne olduğunu yaşayarak öğrendik. Cezaevinde küçük bir hücrede, renksiz bir ortamda kalmakla, rıza temelinde evlerimizde kalmak aynı şey değildir. Yine de hepimiz izolasyonun insan üzerinde yaratacağı etkileri deneyimledik. Bu nedenle 25 yıldır mutlak izolasyonda bulunan 75 yaşındaki Abdullah Öcalan’ın cezaevinde tutulması tıbben doğru değildir” diye belirtti.
Tecrit uluslararası sözleşmelere aykırı
Tüm bunlardan kaynaklı izolasyonun işkence ve kötü muamele olduğunu kaydeden Gül, bunun uluslararası belgelere de geçtiğini anımsattı. Gül, “Mandella Kuralları 2 haftayı aşan izolasyonu işkence ve kötü muamele bağlamında ele alıyor. Bunu bir ceza yöntemi olarak reddediyor. Yine AB Konseyinin bu nedenle izolasyonu yasaklayan birçok metni var. Burada yaş tekrar devreye giriyor. Cezaevinde ki tecrit ve izolasyonu ikiye ayırmak gerekiyor. Hekimlik gözü ile baktığımızda özellikle 70 yaşın üzerindeki mahpusluğa bir de hücrede izolasyon ekleniyorsa, insan sağlığına aykırıdır. Bu hiçbir insan için kabul edilemez. Hele 15-20 yılı bulmuşsa. Bunu muayene etmeye bile gerek yoktur” ifadelerini kullandı.
‘Bağımsız heyetler gitmeli’
Kişiye özel izolasyon ortamında resmi hekimlerin mesleki özerkliklerinin zedelendiğine de dikkati çeken Gül, şöyle devam etti: “Özellikle tecrit ve izolasyonda olanlara bağımsız heyetlerin gitmesi gerekir” dedi
Türkiye’nin üye olduğu uluslararası sözleşmelerin temelinde göre ‘Bir kişinin ziyaretine ya da ulaşılmasına izin verilmiyorsa oradaki tüm iddialar gerçekmiş gibi kabul edilir’ maddesini hatırlatan Gül, “Bir yerin ziyarete kapatılması, sağlık veya diğer alanlara ulaşmasının engellenmesi başka şeylerin örtülmesidir. O yüzden de uluslararası ya da ulusal bağımsız heyetlerin görmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Tecridin asıl hedefi toplum
İşkence ve kötü muamelede kişinin acı ve eziyetinin bir sonuç olduğunu belirten Gül, asıl hedefin ise toplum olduğunu vurguladı. Gül, “İzolasyonla toplum hizaya çekilmek isteniyor. Ama özellikle toplumsal tabanı olan bireylerin cezaevindeki olumsuz koşulları toplumun geri kalanı için de sağlıksızlık üretir. Böyle bir izolasyon halinin topluma yansıması sosyal ve siyasal halinin iyilik hali değildir, kötülük halidir. Sosyal ve siyasal kötülük halinin olduğu bir toplumda hiçbir birey sağlıklı olamaz, çünkü sağlık bireysel bir başlık değildir. Hiçbirimiz tek başımıza sağlıklı olamayız. Düşünsenize 300 bin mahpus var. Her birini 5 kişi merak etse, kaygı duysa bu ülkede bir milyon insan sürekli bir stres altında demek oluyor. Bu durum sağlıksızlık üreten sosyal kötülük halidir. Bu nedenle izolasyonu insanlık tarihinin çöplüğüne atmak lazım” diye aktardı.
‘Sağlıklı toplum için barışı savunmalıyız’
Sağlıklı bir toplum için barışı savunmak gerektiğini ifade eden Gül, “Tecrit ve izolasyonu ortadan kaldıracak temel başlık ve mücadele alanı barıştır. Barışa dair sesi yükseltmek, çoğaltmak, katılımcı ve kurumsal olarak süreci örmek gerekiyor. Barış her ceberut şeyin karşıtıdır, temel panzehirdir. Kalıcı bir pozitif barış birçok şeyi çözer” diye konuştu.
HABER MERKEZİ