Yine döviz kurları roketle(n)di. Dizginlenemiyor. Kurların yükselmesine dertlenen yurttaşa, hükümet yetkilileri: “Döviz ile mi alışveriş yapıyorsunuz, maaşlarınızı dolar üzerinden mi alıyorsunuz?” diyerek, soruya soru ile cevap veriyor. Yani kur kaynaklı sorunu yurttaşın kucağına bırakıyor. Hükümetin soruya, soru ile verdiği cevabın içi elbette boş. Bu nedenle üzerinde konuşmaya değer sözler değil. Ben size başka şeyler anlatayım.
Uçuşa geçtik
Ekonomik, sosyal, demokratik bağlamda bir girdaba kapıldık. Debeleniyoruz.
İçine düştüğümüz bu kaos ortamını, “Uçuşa geçtik!” diye tanımlıyor hükümet. Böyle sözler için “Dilin kemiği yok” der, halkımız. Oysa Türkiye ekonomisinin omurgası çoktan kırıldı. Kırılmakla kalmadı, un ufak edildi. Çünkü Türkiye ekonomisinin omurgası tarım idi. Tarım yok artık!
Nasıl yok?
Bilindiği üzere toprağa tohum ekilmesi, gübre ile toprağın beslenmesi, hayvanlar için yem ile toprağı işleyecek enerji sağlanması halinde tarımsal üretim yapılabilir. Üretmenin başka bir yolu var mı? Yok. Üretimi artırmadan döviz kurlarının düşürülmesini sağlamak mümkün mü? Hayır.
Tarımsal üretimi gerçekleştirmek için gerekli üretim girdileri ya doğal yollardan veya suni yollardan sağlanır. Bu konuda da başkaca bir yöntem yok. Hükümetin tercihi, doğal olmayan girdi kullanımına dayalı endüstriyel tarım. Doğru bulmuyorum. Ancak endüstriyel üretim girdileri Türkiye’de üretilmiyor, dışarıdan satın alınıyor.
Birkaç örnek:
Gübre: Önemli bir bölümü Türkiye’de üretiliyor. Ancak yurt içinde üretilen gübrelerin (azot ve fosfor) ham madde girdilerinin yüzde 90’ı ithal ediliyor.
Mazot: Türkiye tarım kesimince yıllık 3,5-4 milyar litre mazot kullanılıyor. Kullanılan mazotun tamamı bilindiği üzere ithal.
İlaç: Tarımda kullanılan ilaçların çoğunluğu ithal, ithal edilmeyip Türkiye’de üretilenlerin de aktif ham maddeleri yurt dışından satın alınıyor.
Tohum: Tohumların üretim ve pazarlaması şirketlerin kontrolünde. Önemli bölümü ithal.
Yem: Kesif yem ham maddesinin yüzde 40-45’lik bir oranı ithal ediliyor. Karma yem rasyonunda kullanılan soyanın tamamı, mısırın bir kısmı ithal.
Döviz zatürre ediyor
Görüldüğü üzere endüstriyel tarım tarzında ısrar, birçok olumsuzluğunun yanı sıra Türkiye tarımını üretim girdilerinde dışa bağımlı kılıyor. Açıkçası, Türkiye üretim girdilerini ithal edemezse tarım yapamaz. Bu net. Bir başka netlik de şu: İthal edilen girdi fiyatının üzerinde çiftçinin etkisi sıfır. Çiftçi, fiyatların oluşmasında etkisi sıfır olmasına sıfır da hükümetin etkisi var mı? Hükümetin etkisi sıfırın altında.
Durum böyle iken böyle. Böyle olunca da dövizin her hapşırmasında çiftçi grip oluyor, en küçük ve zayıfları zatürreye yakalanıyor.
Ne yapmalı?
Küçük aile çiftçiliğinden yana politikalar üretilmeli ve hayata geçirilmeli. Girdileri küçük aile çiftçiliği bünyesinde sağlayacak tarım modelini inşa edecek politikalara geçilmek için makas değişikliği yapılmalı. İşte o zaman döviz kuru çiftçiyi ilgilendirmez. Etkilemez. Çiftçi, döviz ile alışveriş yapmamış sayılır. Fakat şimdi çiftçinin alışverişi döviz üzerinden. İlgililerin ve yönetenlerin bilgisine.