Diyarbakır 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Recep Bal’ın bile ulaşan mektubunda özetle şöyle deniyor: “Size yazmayalı uzun bir zaman oldu. Bildiğiniz gibi çok yoğun bir süreçten geçtik. Benle beraber burada beş arkadaş uzun süreli açlık grevindeydik. Bizi çok merak ettiğinizi biliyoruz. Ben de son durumumuz hakkında sizi haberdar edeyim. Öncelikle sizi, yani Yeni Yaşam gazetemizi çok özledik. Altı aydır gazetemizi alamıyoruz.
Açlık grevinde olan arkadaşlar olarak 3-4 gün hastanede kaldık. Ancak hastane girişinde bazı nahoş şeyler yaşandı. Ailelerimiz de bizi merak ettiği için oraya gelmişlerdi. Onlar bizi gördüklerinde, sevinçlerini alkışlarla gösterdiler. Bunun üzerine askerler, bazı arkadaşlarımıza yumruk ve tekmeyle vurdular. Elbette böylesi bir saldırıya cevap vermesen olmaz. Tepkimizi gösterdik. Dahası onlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bakalım ne olacak?
150 gündür açlık grevinde olup, halsiz düşmüş insanlara, bir asker hangi duyguyla vurur? Aynı kişiler, avukatları da yanımıza yaklaştırmadı. Ailem de gelmişti. Bizi görüştürmediler. Askerlerin başındaki sorumlunun Afrin’den geldiğini, yani orada görev yaptığını söylüyorlardı. Ancak biz onların provokasyonlarına gelmedik. Şikayetimizi de yaptık.
Açlık grevi kolay bir şey değil. Ama yine biz büyük bir heyecan ve güçle eylemimizi yaptık ve zafere ulaşınca da sonlandırdık. Birlikte açlık grevinde bulunan Recep Bal, Fırat Ertunç, Mazlum Dilek, Faruk ve Adnan arkadaşlar olarak sizlere selam yolluyoruz.”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Muhtullah Karabulut, bize gönderdiği 22 Haziran 2019 tarihli mektubunda özetle şöyle diyor: “Bulunduğum cezaevindeki bazı ihlalleri sizinle paylaşmak istiyorum: Cezaevinde yazdığımız defter ve yazılardan dolayı, çoğu arkadaşımız hücre cezası alıyor. Ben bu konuda 11+15+15+15 gün olmak üzere toplamda 56 gün hücre cezası almış bulunmaktayım. Şimdi bu hücre cezalarından birini çekerken size yazıyorum.
Söz konusu hücre cezalarından biri, 4 satırlık Mahabat Kürt Cumhuriyeti’ni konu ediyor. Bunun için 15 gün hücre cezası verdiler. Anlaşılan Kürt demek sadece Kürtlere yasak. Yoksa Kürtlerden söz eden Binali Yıldırım da hücre cezası alacak mı? Cezaevinde sorun çoktur. Saymakla bitmez. Bizim bu sorunlar karşısında şikayetimiz olamaz. Yol ve yöntem bellidir: Her halûkârda direneceğiz!”
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nden M. Zeki Deniz, gönderdiği kartta şöyle diyor: “İyi olmanız dileğiyle selam ve saygılarımı iletiyorum. Arada bir haberleşmek olması gerekendir. Ben, bizler de iyi sayılırız. Açlık grevleri sonlandıktan kısa bir süre sonra gazetemiz “Yeni Yaşam” bize verilmeye başlandı. Çok iyi oldu. Özlemiştik. Bunun dışında da genel olarak durumlar iyi sayılır. Moral ve coşkumuz da iyidir. Zamanımızı verimli kullanmaya çalışıyoruz.”
* * *
Tarsus 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Agit Tekin, 2 Ocak 2019 günü yazıp bize gönderdiği iki sayfalık mektubunda şöyle diyor: “Merhaba değerli basın çalışanları, öncelikle sizleri en içten duygularımla selamlar, her anlamda iyi olmanızı dilerim. (…) Tekrardan sizleri en içten duygularla selamlar, yeni yılın halkımıza barış ve huzur dolu yarınlar getirmesini dileriz. Kalın sağlıcakla…”
Öncelikle (…) diye işaretlediğimiz yer, cezaevi idaresince sansürlenmiş. Bir mahpus, bize gönderdiği yeni yılı kutlayan bir mektubunda ne diyebilir ki? Dahası bu sansürlü yılbaşı mektubu, 27 Haziran 2019 günü postaya verilmiş. Bize de 2 Temmuz 2019 günü ulaştı. 1 Mart 2019 günü itibariyle açlık grevine katılanlardan biri olan ve 2014 yılından bu yana Mersin E Tipi Cezaevi, İskenderun M Tipi Cezaevi ve en son olarak da Tarsus 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Agit Tekin’in sağlık durumunun iyi olduğunu umuyoruz. Bu arada, mektubunun 6 ay sonra bize ulaştığını Agit’in annesi Bahriye Tekin’e iletmiş olalım.
* * *
Çankırı E Tipi Cezaevi’nde bulunan Ersin Sömer, gönderdiği faks metninde özetle şöyle diyor: “Aslında size açlık grevinde yazmayı planlamıştım. Gelişmeler hızlı oldu ve sonuçlandı. Ben de yazmayı erteledim. Açlık grevinden sonra belli bir tedavi süreci geçirdik. Şu anda iyiyiz. Daha önce gazetede çıkan bir habere göre adresim Ankara-Sincan Cezaevi olarak yazılmıştı. Sanırım bir yazım hatasıdır. Halen Çankırı Cezaevi’ndeyim. Bunun bilinmesini istiyorum.
Ayrıca daha önce paylaştığınız konuyu size sormak istiyorum. Sanırız mala zarar vermeden dolayı bir yasal düzenleme olmuş. Cezaların bir kısmı düşmüş. Bu yasal düzenleme hakkında bizi tekrardan bilgilendirirsen seviniriz. (Bu konuda birkaç kez yazmıştık. TCK 151. maddeden ceza almışsanız; orada cezanın artırılma oranı düşürülmüş. Bağlı bulunduğunuz infaz hakimliğine başvurmanız halinde, söz konusu indirim uygulanacak ve belki de tahliye edileceksiniz!)
Bu arada, yanımda bulunan Sercan Sevgi, daha önce Kayseri-Bünyan Cezaevi’nde bulunan arkadaşı Azat Aka’nın nerede olduğunu merak ediyor.”
Mektubu gelenler:
M. Zeki Deniz – Bolu F Tipi Cezaevi
Ersin Sömer – Çankırı E Tipi Cezaevi
Recep Bal – Diyarbakır 1 nolu T Tipi Cezaevi
Muhtullah Karabulut – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Agit Tekin – Tarsus 2 nolu T Tipi Cezaevi