Sizlere uzun uzadıya Suriye meselesi, RTE’nin Rusya ziyareti vb. gibi, branşım olmayan konuları anlatmayacağım. Külahla verilen dondurmaya “kaşık yok mu ya?” denilmesine güldüğümü, Reha Muhtarın “tüneli kaçmak için mi kazmışlar?” ünlü saçma sorusunu bile unutturan “bu uçak uçuyor mu?” sorusuna memleket adına yüzümün kızardığını söylemeden geçmeyeceğim. Rusya’da Putin’in, bir külah dondurma karşılığında milyon dolarlık zoralım dayattığında, Türkiye’yi yönetenlerin, Kürtlerle barışmamak için bütün dünya emperyal kuvvetlerine kul köle olmasına karşı elbet öfke duyduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.
Yukarda değindiğim meseleleri konunun uzmanlarına bırakıyorum. Emek ve emekçilerin mücadelesi konusunda birkaç söz söyleme hakkım vardır sanırım. AKP, kaybettiği belediyeler üzerinden işten atılan AKP trolleri için “emekçiler işten atılıyor” yaygarası yapıyor. Seçim günlerinde kaybedeceği belediyelere trol istifi yapan AKP, bu kişilerin uzaklaştırılmasına meşruiyet ararken, bizim emek mücadelesinde kullandığımız eylem ve argümanları kullanıyor. Kayyum darbeleriyle binlerce emekçiyi ekmeğinden etmemiş gibi, KHK denen Nazi icadı yöntemle bizleri işten atmakla kalmayıp, özelde çalışmamızı, avukat, öğrenci olmamızı engellememiş gibi, seçilen KHK’li belediye başkan ve encümenlerin mazbatasını iptal etmemiş gibi, kundaktaki bebeğin bile pasaportunu iptal etmemiş gibi pişkin pişkin “işle, aşla oynayan abat olmaz” diyebiliyorlar. Seçim öncesi sosyal medyada HDP ve CHP’ye galiz küfür ve iftira atmakla görevli troller “işimden atıldım, mağdurum” diyerek Saray’a yakarışta bulunuyorlar. Emeğiyle çalışmak yerine AKP bayrağı sallarken bileği yorulanların “emekçi” rolü kesmesine kimse kanmamalıdır. AKP zalimdir, emek düşmanıdır, yerli ve emperyalist sermayenin gladyatörüdür. Gerçek sendikaları tasfiye ederek yerine sahte sendikalar ikame etme konusunda AKP kompetandır. Kamu emekçileri alanında Memur-Sen denilen Truva atı, baskı, tehdit, rüşvet yoluyla örgütlenirken, KESK kıskaç altına alınarak mücadele gücü azaltılmıştır. İşçileri bir kalemde satan Türk-İş, Hak-İş bir tarafta 4+4 gibi emekçiyle alay edercesine zammı kabul eden Memur-Sen diğer tarafta emek hareketini esir almış durumdalar.
Öncelikle şu ilkeyi ortaya koyalım; Emekçilerin emek mücadelesi emekçilerin siyasi fikirlerine bakılarak desteklenmez. Ortaya konulan emek ve haklar ekseninde emekçinin yanında olunur. Flormar direnişinde çoğunluğu tesettürlü kadınların oluşturması hiç kimsenin aklına “acaba bu kişilerin siyasi fikri ne?” sorunu getirmemiştir. Sendikalaşma hakkını gasp eden patron ve polis, AKP bir tarafta ortaklık kurarken, sendikal özgürlük ve emeğin hakları için birçok çevre yan yana gelebilmiştir. Emekçilerin dindar olması AKP için önem taşımamış direkt patron yanlısı olmuştur. Uzun zamandır Özsüt isimli mağaza zincirinde işçiler hakları için mücadele veriyorlar. İşyeri önünde yaptıkları ilk eylemde polis hunharca saldırdı ve hepsini gözaltına aldı. Ankara TOKİ direnişinde de bezer saldırılara tanık olduk. RTE, “OHAL’den istifade ederek grevlere anında müdahale ediyoruz” diye sesleniyordu kürsüden. AKP’nin işten atılan trolleri çevrelerinde tek bir polis olmadan, Havuz medyası ordusu tarafından kayıt altına alınarak güya eylem yapıyorlar. Bugüne kadar tek bir işçi eyleminde görmediğimiz Hak-İş Başkanı açlık grevi yapacağı beyanatları veriyor. Sahtecilik, sahtekarlık yandaşların paçalarından akıyor. İktidarlarını ve iktidarlarını ayakta tutan ve asla doymak bilmeyen yandaşlarını kaybetmemek için istismar etmeyecekleri bir mesele yok bunların.
Biz onlara benzemeyelim” sözcük kalıbını çokça duyuyoruz bugünlerde. Eğer “biz zalim ve hak yiyici olmayalım asla” denilmek isteniyorsa çok haklı bir söylem. Fakat liyakatsiz, sınavsız, torpille ve her türlü zalimliğe suç ortaklığı yaparak köşe kapmışları hak kavramıyla aklamaya kalkarsak bu büyük bir yanılgı olacaktır. AKP milletvekili Mustafa Külünk hazırladığı torba yasayla üç yüz beş THY emekçisini işten attırmış olmasına karşın trollerin işten atılmasını “emek düşmanlığı” olarak adlandırma ikiyüzlülüğünü yapmaktan utanmıyor. AKP, yüz kırk bin insanı tazminat, emeklilik, vatandaşlık haklarını gasp eden ayrıca sözlü sınav, güvenlik soruşturması adı altında yüz binlerce insanın ekmeğine kan doğramış emek düşmanı gayrı meşru çıkar örgütüdür. İhraçlara, kayyumlara, grev yasaklarına, sendikal özgürlüklere sahip çıkmak toplumsal mücadelenin gereğidir. İşimi geri istediğim için hakkımda açılan 30 kadar dava, 25 bin TL para cezası, yediğim gaz, kırık kemik, sırtımda ve belimde hala hissettiğim biteviye sızı, emek- ekmek düşmanı AKP’nin demagojilerine karşı bana bağışıklık kazandırdı. AKP’nin yalanlarıyla baş edeceğiz ve bu onlara dert olacak, sonları olacak.