Hüseyin Aykol
İdris Baluken, 1976 yılında Bingöl’de doğdu. Demek ki, ben Ankara Tıp Fakültesi’nin ilk sınıfında okurken, Baluken doğmuş. Aramızda tam tamına 20 yaş fark var. Ben siyasi hayata karışıp, devam zorunluluğu olan derslere katılamamam yüzünden Ankara Tıp Fakültesi’ni bırakıp, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne geçerken; babamın “doktor babası” olma hayalini yıkmıştım. Siyasalı bitirince vali ya da büyükelçi olma ihtimali sayesinde babamla barışabilmiştim; ancak babamın ‘vali babası’ olma fırsatı da hayal oldu.
İlk ve ortaokul öğrenimini Bingöl’de tamamlayan İdris Baluken, girdiği üniversite sınavlarında aldığı yüksek puanlar sayesinde ‘benim’ Ankara Tıp Fakültesi’ne 1992 yılında girmiş. Ben o yıl, ne mi yapıyorum? 12 Eylül’lü yıllarımı yurdun dört bir tarafındaki cezaevlerini gezerek ‘değerlendirdikten’ sonra Özgür Basın geleneğimizin çıkarmaya başladığı gazetelerde yöneticilik yapmaya başlamışım. 12 Eylül öncesinden başlayan basın tecrübem, çok işe yarıyor olmalı ki, burada 33’üncü yılımdayım. Nitekim 50’den fazla günlük ya da haftalık gazete çıkardık arkadaşlarımla şimdiye kadar.
Bu arada, İdris Baluken, Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde göğüs hastalıkları ve tüberküloz alanında uzmanlığını aldı. Bingöl Verem Savaş Dispanseri, Bingöl Devlet Hastanesi ve Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde uzman hekimlik, Toraks Derneği, Türk Tabipleri Birliği ve SES Diyarbakır şubelerinde yöneticilik yaptı. Uzmanlık dalıyla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda akademik çalışmaya katıldı.
Hekimlikten siyasete
Hekimliğinin yanı sıra, siyasi faaliyetlerde de göze batan Baluken, parti çalışmalarına katılması için davet edildi. Böylece önce Bingöl’den, sonra da Diyarbakır’dan milletvekili seçildi. Dahası sıradan bir milletvekili olmadı; önce Barış ve Demokrasi Partisi’nde, sonra da Halkların Demokrasi Partisi’nde grup başkan vekili olarak çalıştı. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile uyumlu bir çalışma temposu tutturan Baluken, çözüm süreci döneminde İmralı’ya gidip, Öcalan ile konuşan kişiler arasında yer aldı.
HDP’ye yönelik operasyonlar kapsamında, 4 Kasım 2016 günü tutuklanan İdris Baluken hakkında, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” gibi absürd suçlamalarla ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Böylece eline hiç silah almamış bir hekime ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmek istendi!
Ancak hakkındaki iddianame o kadar tuhaftı ki, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 30 Ocak 2017 günü başlayan yargılamasında adli kontrol kararı ile tahliyesine karar verildi. O güne dek ilk kez uygulanan bir yöntemle, tahliyeye savcılığın itirazı üzerine Baluken, 21 Şubat 2017 günü yeniden tutuklandı. Hızlı bir yargılama ardından 4 Ocak 2018 günü İdris Baluken’e 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Baluken, işte bu nedenle beş yıldır cezaevinde bulunuyor.
Cezaevinde buluşma
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’i bir gazeteci olarak sadece medyadan değil, Ankara’da katıldığı kimi panel ya da basın toplantılarında da izledim. Yani tanışıklığımız oldu haliyle. Onun Sincan 1 nolu F Tipi Cezaevi’ne konulması ardından, kendisine bir mektup ya da kart göndermişimdir herhalde. Ancak en ‘kapsamlı’ mektubumu, hakkımdaki 3 yıl 9 ay hapis cezasının kesinleşmesi ardından, benim de 2019 yılı Temmuz ayında Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi’ne konulmam üzerine yazdım.
Bulunduğu yerde kim ya da kimlerle kaldığını bilmiyordum ama odada yer varsa, benim de oraya gelmek için cezaevi idaresine başvurmayı düşündüğümü yazdım kendisine. Dedim ki, “tecrübeli bir yayıncı ve titiz bir editör olarak, başlamış olduğunuz kitap çalışmalarına yardımcı olabilirim!” Gelen cevap kesindi: “Biz senin bir an önce tahliye olmandan başka bir olasılığı düşünmek bile istemiyoruz!”
Sahi ben ne yazacaktım: İdris Baluken’in içeride yazdığı üçüncü kitabı, “Sincan’dan Edirne’ye Hasbıhal-name” Dipnot Yayınları tarafından yayınlandı. Baluken, içeride geçirdiği son beş yılın muhasebesini Edirne Cezaevi’nde bulunan Selahattin Demirtaş’a yazdığı mektuplar üzerinden yapıyor. Bunlar mektup değil aslında, hasbıhal bile pek sayılmaz, bunlar beş yılın muazzam bir muhasebesi. Okumanızda gerçekten yarar var…