AKP iktidarı hem içeride hem de dışarıda büyük bir sıkışmışlık yaşarken ekonomik anlamda da duvara toslamış durumda. 2020 yılında ödenmesi gereken dış borç miktarı yaklaşık 169 milyar dolar ve bu borcun 2/3’ü ise şirketlere ait. Ancak şirket borçlarının tamamı devlet garantisi altında olduğundan dolayı borcun tamamı Türkiye’nin borcu. Türkiye’nin bu yıl içinde ödenecek dış borcu ise karşılayabilecek durumda olmadığı belirtiliyor.
Tüm bunlar yaşanırken örneğin LİMAK Holding’e yaklaşık 550 milyon dolarlık vergi indirimi sağlanması dikkat çekiyor. Diğer yandan 900 bin hektara yakın doğal alanı maden şirketlerine ihale etme adımı ise şirketlerin dışarıdan borçlanmasının önünü açıp, bu yıl ödemeleri gereken borcu yeni kredilerle (yağma ortaklığı edinerek) döndürmelerine yardımcı olunduğunu söylemek gerekiyor.
Bir iktidarın binlerce maden ihalesine çıkmaya çalışmasının bir açıklaması olmalı. Bu miktarda ihale için talep oluşturması bile imkansız denilebilir. Ancak iktidarın kamuya ait neyi var neyi yok satmış veya rehin vermiş olması nedeniyle, doğal yaşam alanlarının bir biçimde sermayeye açılmasını sağlamak dışında seçeneği kalmamış durumda. Yıllardır doğal yaşamı yağmaya açma amacıyla MTA tarafından yapılan binlerce sondajın verileri pazarlanmaya çalışılıyor.
Uluslararası sermayenin bu anlamda ilgi gösterdiği birkaç madenin içinde altın madenciliği ise özel bir yer tutuyor. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi dünyanın hemen hiçbir yerinde denetimden uzak, alt yapısı hazırlanmış, istediği gibi siyanür havuzları kurarak doğayı ve yaşamı katledebileceği bir ikinci ülkenin olmayışı. Bir diğer neden ise örneğin Kanadalı maden şirketlerinin altın borsalarında ‘Anadolu’da altın bulduk ve çalışmaya başladık’ söylemleri ile borsalarda şirket kağıtlarının değer kazanmasını sağlamak ve bu yolla bulundukları ülke halklarını manipülasyonlarla soymak istemeleri talep oluşmasında önemli bir rol oynuyor.
Şirketlerin her yerde aynı ve doymak bilmez kan emiciler oldukları bilinen bir gerçek. Şirket gibi devlet yöneten iktidarın elbette önceliği hatta tek önceliği şirketlerin çıkarlarıdır. Karadeniz’de bilmem kaç milyar metre küp doğalgaz bulduk söylemi ile Kanadalı altın şirketinin söylemi arasında bir fark yok. Yerli-milli olarak bizlere yutturulan açıklamalarda ise halkları ilgilendiren hiçbir yan yok.
Ne sondaj teknolojisine ne de denizin binlerce metre altından gazı çıkaracak bir teknolojiye sahip olmayan Türkiye’nin, bu süreci kamu eli ile yapmasının tek nedeni çıkarılacak gazla ilgili bölgesel alt yapıları kurmak ve elde edilen verileri ortaya çıkarıp pazarlamak dışında bir amaç taşıması mümkün değil. Kamu adına kiralanan gemilerin yaptıkları çalışmaların tüm giderleri halktan toplanan vergilerden karşılanırken, elde edecekleri gelirler ise belli başlı şirketler üzerinden bazı ellerce paylaşılacaktır.
Çok iyi kurgulanmamış, her yerinden açık veren bu yağma süreci yeterince halkın gözünde deşifre edilemiyor. Bunun nedeni ise yağmanın önünde bariyer olan ‘yerli-milli’ muhalefetin varlığı. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de çok yönlü gelişmeler yaşanırken örneğin muhalefet partisinin Genel Başkanı K. Kılıçdaroğlu halkın nabzını tutmuş ve kahvehanelerde her oyunda kağıt destelerinin değiştirilmesi gerektiğini belirterek halkın yüreğine su serpmişti! İşte böyle bir muhalefetin olduğu bir ülkede maalesef halkı bilgilendirmek bir avuç gazeteye veya siyasetçiye kalmaktadır.
Muhalefet derken Kılıçdaroğlu’na haksızlık etmeyelim, benzer aymazlık içinde olan farklı muhalif kesimlerde var. Akdeniz’de doğalgazı yok sen çıkaracaksın, yok ben çıkaracağım türünden kayıkçı dövüşü yaşanırken bu süreçte, Erdoğan karşıtı olanlar AB’nin, Yunanistan’ın, Fransa’nın yanında adeta bir duruş sergiliyor. Erdoğan yanlıları ise saydığımız ülkeleri düşman ilan ederek gazı biz çıkaracağız diyorlar. Hiç kimse çıkıp sondajlar ve gaz çıkarımı sırasında Akdeniz ekosistemine verilecek zararın sonuçlarını gündemlerine dahi almıyor. Bazıları ise ‘barışçı’ söylemle ‘kavga etmeyelim paylaşalım’ önermeleri yaparak ‘barışı’ savunuyor. Yeryüzü denizden ve karadan yok edilirken, herkes safını belirlemeli…