Enerji şirketleri borç ertelemesine başvurmaya başladı. Sermaye çevrelerinden sürekli talep yaratıp alan açan AKP’nin, sermaye için de bir gelecek vaat etmekten hızla uzaklaştığı görülüyor
Enerji sektörünün önde gelen şirketlerinden GAMA Enerji, bankalarla olan 1 milyar dolar borcu için yeniden yapılandırma görüşmelerine başladı. Yıldız Holding, Doğuş Holding gibi Türkiye’de AKP’nin havuz şirketleri olarak anılan şirketlerde borç erteleme talebinde bulunmuştu. Türkiye’de birçok holding ve şirket borç ertelemeleri yaparken, bu şirketlere eklenen GAMA Enerji’in durumu farklılık içeriyor. GAMA Holdinge bağlı GAMA Enerji A.Ş. Kırıkale’de inşa ettiği doğalgaz çevrim santrali için 500 milyon dolar kredi kullanmıştı. GAMA Holding enerji dışında inşaat, hastane yönetimi ve imalat sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Her geçen gün büyümeyi sürdüren enerji yatırımlarında şirketlere verilen alım garantileri ve kapasite ödemlerine karşın şirketlerin borç batağına düşmesi ise dikkat çekerken, doğal yaşam geri dönülmez biçimde tahrip ediliyor. GAMA Enerji iştirakleri Türkiye’nin en büyük enerji şirketlerinden biri olarak biliniyor. Şirketin, Kırıkkale’de 853 MW gücünde doğalgaz çevrim santrali var. Diğer santralleri ise şöyle; Burdur’da 32 MW gücünde Karacaören-1 baraj tipi HES ve 46.4 MW gücünde Karacaören- 2 baraj tipi HES, Mersin’de 36.4 MW gücünde nehir tip HES, Artvin’de 16.5 MW gücünde nehir tipi HES, Çanakkale’de 27.5 MW gücünde RES, İzmir’de 10 MW gücünde RES, Manisa’da 35 MW ve 45 MW gücünde 2 bölgede RES, Balıkesir Marmara Adası’nda 10 MW gücünde RES ve Ankara’da Elektrik Enerjisi Toptan Satışı. Ayrıca İrlanda’nın Galway kentinde 384.5 MW Doğalgaz çevrim santrali.
Türkiye enerji mezarlığı olacak
AKP hükümetinin enerji üretimlerine verdiği önem, ekonomi politikalarına bakınca açık olarak görülebilmektedir. Ortalama 30 bin MW enerjinin kullanıldığı Türkiye’de enerji üretim kapasitesi 85 bin MW’lara ulaşırken, 2023 yılı için 120 bin MW üretimi hedefledikleri bilinmektedir. Kendi bakanlık görevlileri Türkiye’de arz fazlalığı olduğunu dillendirirken, bu kadar çok enerji üretmeyi niçin istedikleri gerçek anlamda yansıtılmıyor. Enerji ihtiyacımız var ve enerji üretimini çeşitlendirmeliyiz gibi söylemler üzerine oluşturulan politikaların bir ihtiyaçtan olmadığı sanayi politikalarına bakınca anlaşılmaktadır. İnşaat, yol vb. üzerine kurulan bir ekonomik yapının bu derece enerji ihtiyacını ortaya çıkarmayacağı gerçektir. Bu durumda Türkiye’nin bir enerji mezarlığına dönüşeceği anlaşılmaktadır. Asıl amaçları enerji ihracatı yolunu açmak iken bu yolun ise her geçen gün tıkandığı gözlenmektedir. İsrail ve Mısır’da toplanan elektrik enerjisi Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden AB’ye taşınmaktadır.
Hedef enerji ihracatıydı
Arka planda işleyen elektrik enerjisi ihracat hedefleri yerini bulmamıştır. AB ve komşu ülkelerle elektrik enerjisi ticareti yapabilmek amacıyla büyük harcamalarla inşa edilen enterkonnekte sistemlerle yapılan enerji entegrasyonu sermayenin muradına yanıt vermemiştir. AB’ye enerji satmayı amaçlayan AKP hükümeti ve Türkiye’nin devre dışı bırakıldığı görülmektedir. Ortaya çıkan arz fazlalığı halen kamu elinde tutulan enerji santrallerinin ya hiç ya da düşük kapasitelerle çalıştırılması yoluyla özel sektöre alan açılmaktadır. Ancak bunun da sermayeye yetmediği anlaşıldı. AKP hükümeti daha da ileri giderek doğalgaz ve kömürle enerji üreten termik santrallere kapasite bedeli adı altında üretmedikleri enerjinin parasını ödemesine karşın, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle bu yolda enerji sektörüne çözüm olamadığı görülmektedir.
Doğal yıkım mirasımız olacak
Sermaye çevreleri için sürekli talep yaratarak iktidara tutunan AKP’nin sermaye için de bir gelecek vaat etmekten uzaklaştığı izlenmektedir. Doğal yaşamın yok olmasını umursamadan atılan adımlar, Türkiye’de yaşayan insanlar ve doğada yaşayan diğer canlılar için bir felaket oldu. Küresel ısınmanın bölgemizde yaşamı etkilemeye başladığı bu günleri çok arar duruma hızla sürklenmekteyiz. Susuzluk, kuraklık, seller ve hava sıcaklıkları ile baş etmek gelecek yıllarda daha da zorlaşacak. AKSA için yapıldığı gibi, doğalgaz çevrim santralleri Afrika ülkelerine taşınması tüm şirketler için mümkün olamazken, bu şirketler devlet garantisi ile aldıkları borçları ödememe ihtimali ortaya çıkmaktadır. Bu borlarda devlet garantisi olması nedeniyle gelecek seçimi kim kazanırsa kazansın, bu borç yükü halkın sırtına yıkılacak. Bize kalan tek şey ise doğası yağmalanmış, suları kirlenmiş bir gelecek olacak.
EKOLOJİ SERVİSİ