İlham Bakır
Documentarist 14. İstanbul Belgesel Günleri, mekânlardaki gösterimler öncesinde 3-9 Temmuz’da dokuz belgesellik bir ödüllü filmler seçkisini çevrimiçi izlemeye açarak seyirci ile buluşturmaya başladı. Bugüne kadar festivalde “Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü” kazanmış filmlerden oluşan seçki, Sahneport.com’un dijital yayın sponsorluğunda bir hafta boyunca dünyanın her yerinden ücretsiz izlenebiliyor. Hollandalı usta belgeselci Johan van der Keuken’in adını taşıyan ödül, 2010 yılından beri Documentarist kapsamında festivale 1. veya 2. filmleriyle katılan Türkiyeli genç yönetmenlere veriliyor. 6 Temmuz’da yani bugün başlayıp 11 Temmuz’da sona erecek bölümde ise son iki yılda çekilmiş farklı ülkelerden belgesel filmler Pera Müzesi, Fransız Kültür Merkezi ve Arter’de fiziki olarak seyircilerle buluşacak.
Türkiye’de belgesel sinema dendiğinde ilk akla gelen hem belgesel film üretenlerin hem de belgesel film izleyicisinin heyecanla beklediği bir film festivali Documentarist. Özellikle basın ve yanı sıra her türlü halkı bilgilendirme araçlarının iktidarın denetimine geçtiği, her türlü bilginin muazzam bir manipülasyon ve dezenformasyona uğratılarak halka ulaştığı koşullarda halkı bilgilendirmede de önemli bir işlev üstlenmiş olan belgesel filmler ve belgesel sinema filmlerinin halkla buluşturulması son derece önemli. Ve Documentarist bütün bu koşullar içinde her türlü imkansızlığa rağmen her yıl çok önemli belgesel filmleri seyircilerle buluşturmaya, belgesel film yönetmenleri ve seyircileri bir araya getirerek hem belgesel film estetiğine hem de ülke ve dünya sorunlarının tartışılmasına dair çok önemli bir fikir alışverişi, ortaklaşma, dayanışma platformu olma özelliğini gittikçe güçlendiriyor. Ana akım festivallerin aksine hiçbir görkemi olmayan, ana akım basın tarafından görmezden gelinen, sponsor desteği neredeyse hiç olmayan, en kıytırık, en vasıfsız, en seyircisiz film festivallere bile ciddi destekler sunan Kültür Bakanlığı’nın yok saydığı bu festivalin arkasında çok güçlü bir sanatsal ve estetik mativasyonun yanı sıra belgesel sinemanın bu ülkenin aydınlık geleceğe kavuşmasına; çoğulcu, eşitlikçi, demokratik yaşamın inşa edilmesine katkı sunacağına inanmış bir ekip duruyor. Ve elbette görkemli festivallerin sahip olmadığı çok önemli bir desteğe sahip Documentarist: Seyirci desteğine. Documentarist’in seyircileri çok sadık seyircilerdir. Documentarist’i dört gözle beklerler. Festival programındaki bütün filmleri izlemeye gayret ederler. Filmlerin yönetmenleri ile filmi tartışırlar. Yönetmenlere sonraki filmlerinin üretimine katkı sunacak çok zengin bir tartışma ortamı yaratırlar. Bu yüzden gözü ana akım festivallerde ve bu festivallerden ödül alma, prestij sağlama peşinde olan yönetmenler bile Documentarist’te filmlerinin gösterilmesini isterler. Çünkü onlar da çok iyi bilirler ki bir filmi üretmenin en büyük keyfi, onu birlikte tartışabileceği bir seyirci ile birlikte izlemektir. Bir film festivalinin en temel özelliği, seyircinin pasif konumdan çıkarak film üretmenin bir bileşeni olabileceği koşulları yaratmak; hem festivalde izlenmekte olan filmin tartışma ortamıyla üretiminin devamını sağlamak, hem yeni film fikirlerinin, yeni entelektüel ve estetik arayışların ortaya çıkmasına katkı sağlamaktır. Bir film festivalini büyüten, festivalinin asıl sahibi, asıl yürütücüsü seyircilerdir. Documentarist ana akım festivallerin aksine bir seyirci festivalidir.