Moskova Devlet Dil Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. İkbal Dürre ile Kazakistan jeopolitiğini konuştuk: Olayların arkasında yatan asıl neden genel olarak ekonomik koşullar. Hayat pahalılığı, çalışma şartlarının zorluğu.. Siyasi sisteme duyulan memnuniyetsizlik ve güvensizlik. Arap Baharı’nın bir Orta Asya varyasyonu diyebiliriz
Mehmet Ali Çelebi
Kazakistan kentleri 2022’ye isyanla girdi. Jeopolitik ve askeri hedefleri olan aktörler devreye girdi. Kazakistan’daki başkaldırının statükoyu değiştirme potansiyeli; Rusya, Çin, ABD, Avrupa ülkeleri arasında gelişebilecek senaryolar gündemleşti. Türkiye’de AKP-MHP, ekonomik politikasına model adı ararken Kazakistan’da Tokayev’in aynasında Singapur Modeli olduğu kaydediliyor. Kazakistan jeopolitiğini, eski başkent Almatı’dan son başkent Nursultan’a (Astana) kadar kentlerin savaş alanına döndüğü ayaklanmanın hinterlandını, sokakların algoritmasını Moskova Devlet Dilbilim Üniversitesi (MGLU) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İkbal Dürre ile konuştuk. Doç. İkbal Dürre, Kazkistan’daki Nazarbayev etkisini,, klanları, oligarkları, Rusya, batı ve Çin’in etkisini, Kürtlerin durumunu analitik süzgece aldı.
- 2022’ye dünya Kazakistan’daki ayaklanma ile girince halkların da, bölgesel aktörlerin de küresel aktörlerin de dikkatleri Kazakistan’a döndü. Statükoda fayları kırıp domino etkisi yapan Arap Baharı’nın Orta Asya versiyonuyla mı karşı karşıyayız?
LPG zamlarına bir tepki olarak patlak veren olayların arkasında yatan asıl neden genel olarak ekonomik koşullar. Ülkedeki hayat pahalılığı, çalışma şartlarının zorluğu. Onun dışında genelde siyasi sisteme duyulan memnuniyetsizlik ve güvensizlik. Bu yönüyle evet, Arap Baharı’nın bir Orta Asya varyasyonu diyebiliriz tabii ki.
‘Köyden kente göçler arttı’
- 2 Ocak 2022 ayaklanmasının Kazakistan’daki 2008 grevleri ve 2011 grevleri, 2019 seçim protestolarından farkı nedir sizce? Neden Asker-polis müdahalesiyle savaş alanına dönen Almatı ve Mangistau’da başladı protestolar?
Aslında nedenleri açısından bu son protestoların daha evvel çıkan protestolardan pek bir farkı yok. Ama tabii birtakım nüanslar bu protestoların geçen protestolara göre daha hızlı yayılmasına neden oldu. Şöyle ki olaylar Mangistau bölgesinde, bu bölgenin idari merkezi Aktau’da yoğun olarak başladı. Daha sonra diğer şehirlere yayıldı.
Bu bölge ülkenin güneybatısında bir sanayi bölgesi. Aynı zamanda Aktau bir liman şehri. Ülkenin petrollerinin yüzde 25’i bu bölgeden çıkıyor. Dolayısıyla ciddi bir emekçi sınıfının yaşadığı bir bölge.
Daha önceki olaylardan farklı olarak tabii ki uzun süren pandemi döneminin yaratmış olduğu ek zorluklar var.
Son birkaç yıldır devam eden kuraklık sorununu da gözden kaçırmamamız lazım. Ki bunun sonucunda köyden kente göç arttı ve Büyük yerleşim merkezlerinde işsizlik sorunu ve bununla birlikte bağlantılı diğer sosyo-ekonomik sorunlar arttı. Ve dolayısıyla daha evvelki döneme göre yeni bir durum.
LPG fiyatlarındaki artış da aslında yeni bir durum eskiye göre. Çünkü mesafelerden dolayı taşımacılık ve LPG kullanımı Kazak halkı için çok önemli. Hayati önem taşıyan bir husus ve bir gerçeklik. Bu yüzden LPG fiyatları sürekli devlet tarafından sübvanse ediliyordu. Ama 1 Ocak 2022’de fiyatlar serbest bırakılınca, bir anda üç misli arttı. Her ne kadar fiyatlar sonradan geri çekildiyse de onun yaratmış olduğu bir şok etkisi var. Bu da eskiye göre yeni bir durum. Ülke büyük. Hem şehir içi taşımacılıkta hem yerleşim birimleri arasındaki taşımacılıkta altyapı malesef çok iyi değil. insanlar toplu taşıma hizmetlerini çok iyi alamıyorlar. Keza şehirler arası taşımacılıkta da çok ciddi sorunlar var. Dolayısıyla herkes bu anlamda seyahat etmek, sorunlarını çözmek için kendi arabasını kullanmak durumunda. Onun dışında şunu da belirtmek gerekir ki devlet, uzun süredir iktidarı elinde tutan hükümet elinde yeterince ekonomik kaynaklar olmasına rağmen altyapı sorununun çözümünde çok yetersiz kaldı. Çözülmeyen altyapının en önemli ayaklarından biri de toplu taşımacılık ve şehirlerarası taşımacılık.
Şapıraştı Klanı ve ZHalair kolu
- Petrol ve doğalgaz açısından dünyanın ilk ülkeleri arasında yer alan Kazakistan’ın isyan öncesi fotoğrafında Nursultan Nazarbayev ve ailesi ekonomi ve siyasette nerede duruyordu?
Kazakistan’da iş dünyasının ve siyasi sistemin sınırlı belli bir kitlenin elinde olduğu bir yapı mevcut. Bu yapının oluşumunda etken olan unsurların başında aşiret sistemine benzeyen klan-boy sistemi yatıyor.
Örneğin Nazarbayev’in kendisi ve akrabaları, şu anda iktidarın büyük bir kısmı Şapıraştı Klanı’na ait. Şapıraştı Klanı’nın Büyük Üysün boyundan. Ayrıca örneğin Nazarbayev’in yeğenleri olan Genaral Samat Satıbaldı (Samat Abiş) ki kendisi aynı zamanda İstihbarat Birimi olan Milli Güvenlik Komitesi’nin birinci yardımcısıdır.
O da bu boydan. Ayrıca dolar milyarderi oligark Kayrat Satıbaldı aynı klandan. Yeni Başkan Kasım Cömert Tokayev (Nursultan Nazarbayev istifa edince Tokayev Mart 2019’da cumhurbaşkanı oldu) de bu boydan. Üst boy diyebiliriz. Ama farklı isimde bir koldan geliyor. Tokayev’in geldiği ZHalair kolu. Biraz daha az etkin bir kol. Zaten bazı yorumcular da şu anki durumun kaynağı olarak bu iki kol arasındaki iktidar mücadelesini gösteriyorlar. Bundan sonraki gelişmelerde etken olabilir ama ben bu durumu olayların gerçek nedeni olarak görmediğimi belirteyim.
Rüşvet sistemi ve Singapur Modeli
- Kazakistan Başkanı Tokayev’in “teröristler” deyip “uyarısız vur emri” verdiğini ilan etmesi Kazakistan’ın gelecek rotasına nasıl yansıyabilir?
Evet Tokayev dediğiniz gibi sert mesajı verdi ve o şekilde hareket etti de. Ama onun dışında konuşmasının Kazakça olan bölümünde verdiği bir mesaj da vardı. Ki bu mesaj daha yumuşak, halkın sesini duyduğunu söyleyen bir mesajdı.
- Tokayev, protestoculara “terörist” derken, “vur emri” verdiğini söylerken neden Rusça’yı tercih etti?
Sert masajı Rusça verdi, çünkü siz “Kazak askeri size ateş açmaz diye düşünmeyin. Bunu yapacak Rus, Ermeni, Belarus askeri var ülkede. Ve onların size karşı daha sert olabileceğinden şüphe etmeyin” algısını güçlendirmek için. Yani bir anlamda o askerler de anlasın “size yeşil ışık veriyorum” diye. Çünkü gelen özel güçler de Kazakça bilmiyor.
- Bir nevi askerlere “rahat olun, çekinmeyin, yargılanmayacaksınız. Emri ben veriyorum” denmiş…
Evet…. Dolayısıyla şöyle bir sonuç çıkartabilirim: Biliyorsunuz Tokayev, uzun yıllar yurt dışında görev yapmış birisi. Örneğin Singapur’da büyükelçilik yapmıştı. Singapur deneyimi önemli. Neden? Lee Kuan Yew adlı lider -ki kendisi Singapur ekonomik mucizesinin yaratıcısı sayılır- 1959-1990 yılları arasında başbakan olarak görev yapmıştı. Singapur’da iktidara gelemeden evvel ülkenin durumu çok kötüydü. Şu anda Kazakistan’da yaşanan şartlardan çok daha kötüydü. Ama benzer sorunlar. Yani rüşvetin çok büyük safhalarda olduğu, yaşam koşullarının çok kötü olduğu ekonomik şartların benzeri bir durum vardı. Lee Kuan Yew Singapur’da çok sert ama adil yöntemle bütün bu sorunların üstesinden gelmeyi başardı. Bence bundan sonra Tokayev de benzer bir rol oynamaya çalışacak. Yani Kazakistan’ın Lee Kuan Yew’i olmak için bir hamle başlatacak.
O sert konuşmasının devamında verdiği “halkın sesini duydum” mesajı, eğer gerçekten de ülkenin sorunlarını çözmek niyetindeyse o zaman birtakım reformlara gitmesi gerekiyor. Ülkenin yönetiminde çok ciddi değişiklikler yapması gerekiyor. Bunları başarabilecek mi? Bu konuda kendisi ne kadar samimi. Ya da bu attığı adımlar halka ne kadar güven verecek? Bütün bunları yaparken Rusya’nın desteğini almış olmasının halkta yaratacağı olumsuz etkiler ne kadar genel duruma yansıyacak bütün bunlar soru işareti.
Selefi gruplar ve Rusya’nın olası hamleleri
- Cihadist grupların etki kazanacağı yorumları yapıldı. George Soros’a bağlayanlar oldu. Türkiye’de iktidar yanlısı medya ‘Amerikancı kalkışma’, ’15 Temmuz 2016 darbe girişimi’ benzetmesi yaptı…
Kazakistan cihadist, Selefi grupların etkin olduğu bir ülke. Ve özellikle son dönemlerde etkilerini arttırmak için kullandıkları söylemlerde ülkedeki adaletsiz sistemi ön plana çıkartıyorlardı. Ve bu konuda da belli oranda başarı sağlamışlardı. Dolayısıyla değişen şartlarda Selefi akımların daha da güç sağlayabileceği ortama bir nevi doğdu. Diğer taraftan da Rusya’nın artık orda askeri olarak bulunması ve Tokayev’in de bu güçleri çok ciddi tehdit olarak algılaması, Çin’in de bu güçleri çok ciddi tehdit olarak algılaması, – ki Çin’in Uygur bölgesi Kazakistan’la sınır – daha sert, daha dikkatli bir politikanın izleneceğini de gösteriyor.
Çünkü Rusya’nın da en çok dikkat ettiği, kendisi açısından tehlike olarak gördüğü unsurların en ciddilerinden biri bu husus. Bu noktadan itibaren Tokayev yönetimi batıyla, belki de Çin’le olan ilişkilerini Rusya’yla bundan sonra gelişecek ilişkileriyle dengeleyecek mi? Özellikle batılı güçlerin, belki Soros gibi güçlerin bu tür Selefi grupların bundan sonraki gelişiminde rol oynayabileceğini düşünmek teorik olarak mümkün olabilir. Bakalım pratikte nasıl olacak zaman gösterecektir. Kazakistan’da her ne kadar hükümet kontrolünde olsa da binlerce sivil toplum kuruluşu var. Bu kuruluşların bundan sonraki faaliyetleri Tokayev’in izleyeceği yeni politikalara göre farklı boyutlar alabilir. Benim beklentim bu tür sivil toplum kuruluşlarının birçoğunun, Soros dahil bundan sonraki faaliyetlerinin askıya alınması gibi bir sürece girebiliriz. Çünkü Rusya özellikle bu tür konularda çok hassas. Rusya’nın içinde de bu hassasiyeti real politikaya son dönemce ciddi şekilde yansıyor. Dolayısıyla etkisinin artacağı Kazakistan’da da bu konuda birtakım hamleleri olacaktır. Eğer bu hamlelerini Tokayev ile beraber harekete geçirirse tabi karşı taraf da bununla ilgili kendi politikalarını uygulamaya başlayacak. Ve dolayısıyla bu anlamda Kazakistan belki de 19. ve 20. yüzyıllardan itibaren süregelen “büyük oyun” dediğimiz İngiltere’nin ve Rusya’nın arasında devam eden oyunun bir parçası olarak tekrar gündeme gelebilir. Ama bütün bu zamana kadarki olayları hiçbir şekilde söylediğim bundan sonra olabilecek jeopolitik oyunlara bağlamak tarafı değilim. Ama bu demek değildir ki bundan sonra Kazakistan bu tür oyunların bir arenası haline dönüşmeyecek. Büyük ihtimalle dönüşecek.
‘Rusya’nın batıyla ve Çin’le ilişkilerinde yeni mücadele alanı’
- Rusya’nın öne çıktığı Gürcistan, Kırım, Donbass, Belarus, Dağlık Karabağ, Suriye, Libya krizleri derken Rusya ordusu Tokayev’in çağrısıyla Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü çerçevesinde 6 Ocak 2022’de Kazakistan’a girdi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken “Yakın tarih bize gösteriyor ki Ruslar bir kere evinize girince, geri çıkarmak çok zor olabilir” açıklaması yaptı. Kazakistan’da ABD ve Rusya gölge savaşı beklenmeli mi?
Her halükarda Ukrayna, Belarus ve Kafkaslar’dan sonra Kazakistan’ın da Rusya’nın batıyla ve Çin’le olan bundan sonraki ilişkilerinde yeni bir mücadele alanı olarak ortaya çıkacağını söyleyebiliriz. Ama bunlardan Rusya açısından en tehlikeli olan bölge Ukrayna, tabii bu ayrı bir konu.
Kazakistan’daki en büyük yatırımcı ülkeler Avrupa ülkeleri ve ABD. Ondan sonra büyük bir farkla Çin geliyor. Rusya’nın bu zamana kadar o bölgedeki etkisi saydıklarımla kıyaslandığında çok çok daha az. Toplamın yüzde 2.5’u kadar.
Bundan sonraki süreçte Tokayev siyasi ve askeri gücünü Rusya’dan alarak devam edecekse bütün bu ülkelerin bu duruma bakış açısı nasıl olacak ve onların bundan sonraki planları ve Kazakistan’la ilgili uygulayacakları politikalar ülkenin siyasi yapısını nasıl etkileyecek? Bütün bunlar sorun. Tokayev altından kalkabilecek mi? Tokayev bundan sonra Rusya’nın desteğiyle atacağı adımlarda batıyla ve aynı zamanla Çin’le bir konsensus sağlayabilecek mi? Ve halk bunu kabullenecek mi? Bunlar soru işareti.
- Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin etkisi…
Tabii ki Kazakistan “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin belki de en önemli ayağı. Yaklaşık 2500 km’lik bir hat Kazakistan üzerinden geçiyor. Dolayısıyla bu proje de batının istemediği bir proje. Rusya’nın kontrolünde olacak topraklardan geçmediği sürece Rusya’nın da karşı olduğu bir proje. Ama diğer taraftan Kazakistan’ın jeo-politik ve jeo-ekonomik önemini artırmada rol oynayacak bir proje. Dolayısıyla Kazakistan yeni dünya düzeninin kurulmasındaki tartışmalı arenalardan biri olacağını söylememin altında yatan önemli sebeplerden biri bu.
‘Orta Asya’da devletleşme sürecini sağlayan dönem Sovyet dönemi olmuştur’
- Kazakistan Sosyalist Hareketi’nin, Kazakistan Komünist Partisi’nden çıkan Kazakistan Halk Partisi’nin durumu ve genel anlamda solun Kazakistan seçimleri ve geleceğindeki etkisi konusunda neler söylenebilir?
Ben Kazakistan gibi bir ülkede hiçbir sol hareketin gelişip güçleneceğine inanmıyorum. Ne ülkenin genel şartları ne ülkenin siyasi kodları bu tür birşeye ihtimal veriyor. Ama Selefi akımların güçlenmesi çok daha gerçekçi bir senaryo. Bir kere ülkede gelişebilecek her türlü sol hareket Sovyet dönemiyle özdeşleştirilecektir. Ve Sovyet dönemi de ülkenin genelinde olumsuz bir şekilde algılanan bir dönem. Halbuki Kazakistan ve birçok Orta Asya ülkesinin devletleşme sürecini sağlayan dönem de Sovyet dönemi olmuştur. Bu da ayrı bir paradoks. Sadece devletleşme süreci değil, sanayi altyapısının kurulması vb hep Sovyet döneminde sağlandı. Bu gerçeklik de var.
Kazakistan’daki Kürtler
- Son olarak Kazakistan’da Kürtler sosyolojik, kültürel, ekonomik olarak ne durumdalar?
1930’lı yılların başlarından itibaren uygulanan sürgün politikaları sonucu Azerbaycan ve Ermenistan’da yaşayan Kürtlerin bir kısmı Kazakistan’a sürgün edildi. Bugün hala tam olarak bilinmemekle beraber bu ülkede 60 bin civarında hemen hepsi Müslüman olan Kürtler yaşamakta. Kürtler, Kazakistan toplumunun ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda aktif bir parçası olarak daha çok Almatı, Jambıl bölgesi (Taras), Türkistan bölgesi (Şımkenk) gibi bölgelerde yaşarlar. Nüfuslarının 100 bin üzerinde olduğu dair de resmi olmayan veriler bulunmakta. Gözle görünmeyen ama değerli hizmetlere imza atan Kürtler var. Kazakistan’daki Kürtler arasında çok sayıda ünlü bilim insanı, siyasetçi ve sanatçılar çıkmıştır. Kültürlerini ve dillerini hala korumaktalar. Kazakistan’da azınlıkların kültürel haklarının korunması anayasal güvence altında.
- Doç. Dr. İkbal Dürre kimdir?
İkbal Dürre 8 Ocak 1968 Bartın’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Sinop’ta aldı. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1988-89 öğretim yılında Türkiye’den Rusya’ya gönderilen ilk öğrenci grubunun içinde yer aldı. Puşkin Üniversitesi’ndeki Puşkin Enstitüsü’nde staj gördü. Staj bittikten sonra Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde eğitimine devam etti ve orada doktorasını yaptı. Moskova Devlet Dil Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler ve Sosyopolitik Araştırmalar Enstütüsü-Fakültesi Bölgesel Araştırmalar Bölümü’nde doçent.
⚡ Kazakistan'da 12 bin kişi gözaltına alındı https://t.co/AKzxtKdtyZ pic.twitter.com/NCxcDgyq4O
— Yeni Yaşam Gazetesi (@yeniyasamgazete) January 12, 2022