Diyarbakır’da kayyum protestolarının 30’uncu gününde yurttaşlara seslenen Mızraklı, ‘Zulmünüz baki kalmayacak’ dedi
Diyarbakır Lise Caddesi’nde süren oturma eylemi bugün de devam etti. İrademe dokunma’ pankartı etrafında bir araya gelen onlarca siyasiler ve vatandaşlar, kayyıma karşı çıktı. Görevden alınarak yerine kayyım atanan Diyarbakır Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, iktidara, “Zulmünüz baki kalmayacak” diye seslendi. Dayanışma çağrısında bulunan Mızraklı, “Biz halkız, biz yenilmeyiz, biz mutlaka kazanacağız” dedi.
KAYYDER’in Eş Başkanı Tuncay Gökçe, kayyım atamalarına karşı başlatılan Demokrasi Nöbeti’ne katılacaklarını açıkladı. Gökçe, “Sonuna kadar halkın iradesinin teslim edilmesinden yana olacağız” dedi.
Yüze yakın dernek ve 30 federasyonun bulunduğu bir oluşum olduklarını kaydeden Gökçe, yaşanan süreçten rahatsızlık duyduklarını söyledi. Derneklerinin çoğunun bölge dernekleri olduğunu belirten Gökçe, “Doğu ve Güneydoğu derneklerinin metropollerde örgütlenmesinin sebebi kendi kültürünü, değerlerini, iradesini kaybetmeme mücadelesidir. Tabi biz her zaman demokrasiden, barıştan, özgürlüklerden, haktan ve hukuktan yana tavır sergilemeye çalıştık. Her zaman mazlumların, haksızlığa uğramışların yanında olmaya çalıştık. Bundan kaynaklı destek olmaya geldik” diye konuştu.
İstanbul seçimlerinde derneklerin etkisine dikkat çeken Gökçe, orada gösterdikleri direnişi nöbet alanında da göstereceklerini belirtti. Türkiye’nin 100 yıllık sorunlarının HDP’ye yüklenmek istendiğine dikkat çeken Gökçe sözlerini şöyle tamamladı:
“Bugün bu pozisyona gelene kadar binlerce canlar yok oldu. Cumartesi Anneleri’ni düşünün mesela. Ben onların yerinde olsam Cumartesi Anneleri’yle birlikte Meclis’in önünde eylem yapardım. O zaman biz de destek verirdik.”
Mızraklı: Firavun’un karşısında duran Hz. Musa bizleriz
Kayyum atamalarının 30. gününde devam eden Demokrasi Nöbeti’nde konuşan Selçuk Mızraklı, şunları kaydetti:
“29 gündür bu kentte seçmen iradesi halka alındı. Bütün dünyada bütün değerlerin üzerinde olan bir tane irade vardır. O irade halk iradesidir. 29 gündür bu kente halk iradesine rağmen kayyım atayanlar kayyım rejiminin altında kaldılar, ezilip gidecekler. Tarih zulümkârlarla zalimlerle mazlumlar arasındaki tarihtir. Tarih insanlığın iyiliği için özgürlüğü, barışı için mücadele edenlerle ceberrut rejimlerini devam ettirmeye çalışanlar arasındaki mücadele edenlerin tarihidir. Tarihte malumun da zalimin de resmi vardır. Nemrut’un karşısında duran Hz. İbrahim bizleriz. Tarihte Firavun’un karşısında duran Hz. Musa bizleriz. Tarihte putpereslerin karşısında dikilip hak yolunu gösteren Hz. Muhammet yoldaşları bizleriz
‘Her geçen gün dökülüyorlar’
Bizler kazanacağız. Farkında mısınız? Eksiliyorlar. Her geçen gün dökülüyorlar. Gidişleri çok uzak değil. Zulüm, bu karanlık düzen eni sonu gidecek. Ama durup dururken gitmiyor. Her zulme son veren mazlumların haklı direnişi ve duruşudur. Onun için burada yüzlerle bir araya gelen ama toplum vicdanında milyonlara tekabül eden sizler bunların gidişinin işaret fişeklerisiniz. Bizler, bugünden yarına ısrarla çözümü barışı, demokrasiyi ve hukuku savunduk. En zor anlarımızda en büyük zulümleri, sokakta açık işkenceleri yaşadığımız anda döndük sağduyu ile kararlılık ve inançla hakkımızı istiyoruz, onurumuza sahip çıkıyoruz dedik. Bunun karşısında şunu kazandık arkadaşlar: artık yalnız değiliz. Buradaki sancı,i itiraz, protesto Edirne’den duyuluyor, İzmir Karaburun’dan, İstanbul’dan Karadeniz’den duyuluyor. Şimdi kim kimi ablukaya aldı? Bizi ablukaya aldıklarını sanan zihniyet aslında kendi çukuruna düştü. Bugün buradan yükselen itiraz Türkiye haklarının Kral çıplak dediği, yani sizin zulümünüzün karşısında bu itirazını yükselten, bu aydınlığın neferleri onlara bir kez daha gideceklerini hatırlattı.
‘Anneler hep yanımızdaydı’
Analar, şu anda yanımızdalar. Hep yanımzıdaydılar, biz de onların her zaman dizlerinin dibinde, yüreklerinin içindeydik. Analar nerede birikirse biriksin onların daima vicdanından, hak ve hukuk anlayışından, adaletinden feyzalmak gerekir. Dünya tarihinde anaların kadınların itirazını yükselttiği yerde sağduyu vardır, sabır vardır. Evet analar barış istiyorlar, çözüm istiyorlar, analar bu sözlerini yükseltirken buldukları her mekânı kullanmak istiyorlar. Burada analar arasında hiçbir ayrım yapmaksızın, onların yüreklerinden yükselen bu çözüm, kavuşma çağrısını saygı, hürmet ve anlayışla bir bütün olarak içimizde hissederek anlamak durumundayız. Anlıyoruz, anladığımızı da başından beri ifade ediyoruz. Onların itirazı, duruşu hiç kimsenin maşası değildir, aracı değildir. Onlar o kadar kararlı ve soylu duruyorlar ki soylu olmayanlar gidip karşılarında diz çökmek durumunda kalıyorlar. Bizler gerek o analarda, gerek kadında, gerekse toplumda biriken barış arzusunun sözcüleriyiz.
‘Bizler bu toprakların çocuklarıyız’
Şunu çok iyi biliyoruz, sadece kayyımların gönderilmesiyle bu iş bitmeyecek. Bu ülkenin demokrasiye, hukuk rejimine, adalete, bir bütün olarak bu ülkede karanlığa karşı aydınlığa bütün biriken kötülüklere karşı iyiliğin yükselmesine ihtiyaç var. Burada yalnız durmamak lazım. Mümkün olduğu kadar hiç kimseyi ötekileştirmeden, muhaliflerinize karşı kullandığınız dili bile ölçülü bir şekilde seçerek bunu çözüm yolunda yarına umutla bakacağımız bir çerçevede yürütmekle mümkündür. Bizler bu toprakların çocuklarıyız. Amed’in toprağı bize alışık. Biz o topraklarda büyüdük, biz bu iklimde bu atmosferde şekillendik. Biz o itirazın, baş kaldırının, inadına barış diyen o yürüyüşçülerin sözcüleriyiz ve şunu söylüyoruz; sizler demokratik siyasetin önüne sürekli böyle tıkaçlar oluşturursanız, sizler barışı değil savaşı beslersiniz. Çatışmayı beslersiniz. Bu halk bitmez, bu halkın evlatları da bitmez. Ama bu halk, analarıyla, babalarıyla, kardeşleriyle bir bütün olarak çatışmayı değil çözümü ve buluşmayı, savaşı değil barışı talep ediyor. Bu noktada bütün iktidar sahiplerine bir kez daha seslenmek istiyorum; zulmünüz baki kalmayacak. Elbet hakikat ortaya çıkacak. Hepimiz çok iyi biliyoruz, geçmişte ne söylediğinizi, bugün ne yaptığınızı çok iyi biliyoruz. Dürüst olun, samimi olun, namuslu olun, yarın evlatlarınız, sizden sonrakiler sizi büyük bir kadirşinaslıkla ansınlar. Ama zulüm, kötülük biriktirirseniz tarih sizi lanetle anar. Hiçbir şey için geç değildir, soluklanabilecek, çözümün kapısını aralayabilecek bir zemin vardır. Bizler toplu iğne ucu kadar buna ilişkin bir fırsat gördüğü zaman onun peşinden gidenleriz. Ve bir bütün olarak herkese sesleniyoruz, bu sadece onlara değil, herkese sesleniyoruz, hepimizin barış için yapabilecekleri var, lütfen esirgemeyin. Korkuya değil yolumuzu cesarete çevirelim. ürkek olmayalım, ürkeklik geleceğimizi karartır. Cesur olma, kararlı olma, direnci büyütme zamanıdır. Onlara bir kez daha söylüyoruz, geldiğiniz gibi gideceksiniz. Ama biz sizleri gönderirken arkanızdan sizlere benzemeyeceğiz. Bizler hak yolunun yolcularıyız, bizler bir arada eşit, adil ve özgür yaşamın hayalperestleriyiz. Onun inancıyla hayat bulduk. Biz halkız, biz yenilmeyiz, biz mutlaka kazanacağız.”