DİSK Genel Kurul’a hazırlanıyor. 14-15-16 Şubat tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek kurul öncesi Arzu Çerkezoğlu değerlendirmelerde bulundu
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 14-15-16 Şubat tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “2020’lerin DİSK’i emeğin Türkiye’si” şiarıyla 16’ncı Genel Kurulu’nu gerçekleştirecek. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, genel kurula ve emek gündemine dair Mezopotamya Ajansı’ndan Naci Kaya ve Mehmet Aslan’a konuştu.
Tarihsel olarak içinde bulunulan dönemi, önemli bir kavşak ve dönemeç olarak niteleyen Çerkezoğlu, Türkiye işçi sınıfı için mücadele ve örgütlenme açısından hayati bir genel kurula gittiklerini söyledi.
Çerkezoğlu, dünyada ve Türkiye’de işçi sınıfının ve emekçilerin var olan haklarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığını, ekonomik krizin giderek daha da yıkıcı sonuçlarının ortaya çıktığını ve sistemin vaat edecek hiçbir şeyinin kalmadığını belirtti.
Gerçekleştirilecek olan genel kurula değinen Çerkezoğlu, “Eşitsizliklerinin arttığı, adaletsizliklerin arttığı bir dönemde ve bütün dünyada daha baskıcı, otoriter rejimlerin gündemde olduğu bir süreçte gerçekleştiriyoruz.
O nedenle biz, hazırlanırken sadece içinden geçtiğimiz sürecin değerlendirildiği, geçmiş dönemin değerlendirildiği Genel Kurul olmasının ötesinde, geleceğe dair, tarihsel olarak içinde bulunduğumuz bu önemli kavşakta Türkiye işçi sınıfının önümüzdeki süreçteki mücadelesi, örgütlenmesi açısından tarihsel olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Emeğin Türkiye’si için
Çerkezoğlu, “DİSK bir bütün olarak, 22 sendikası ile birlikte bu Genel Kurulu örgütlüyor. Ve önümüzdeki 5-10 yılın aslında mücadelesini, örgütlemesini tartışacağımız uzun vadeli araçları, yöntemleri konuşacağımız ve bir strateji ortaya koyabileceğimiz bir Genel Kurul olmasını istiyoruz. Ve biz bu şekilde hazırlanıyoruz. Çünkü şu anda dünya bir yol ayrımında. Bugünkü sistemin ortaya koyduğu eşitsizlikler, adaletsizlikler, açlık, yoksulluk, işsizlik ve savaşlar dünyasını yaşadığımız bir süreçte ya bunlara teslim olacağız ya da işçi sınıfı, emekçiler olarak kendi emeğimiz üzerinde geleceğimiz hakkında karara sahip olmak için bir mücadeleyi, bir iradeyi hep birlikte örgütleyeceğiz” diye belirtti.
Mücadele vurgusu
Genel Kurul’da gelecek dönemin politikasının ve mücadele yöntemlerinin tartışılacağını söyleyen Çerkezoğlu, “DİSK genel kurullarında, önemli olan önümüzdeki dönemin politikasını, programını, mücadele araçlarını ve yöntemlerini ortaya koyabilmektir. Ve bunu hayata geçirecek olan da bir bütün olarak DİSK örgütüdür. ‘2020’lerin DİSK’i ve emeğin Türkiye’sini’ kurmak için omuz omuza bu mücadeleyi üsteleneceğiz” ifadelerini kullandı.
Krizin faturası emekçilere kesiliyor
Ekonomik krizin yıkıcı sonuçları altında kongreye gittiklerini ifade eden Çerkezoğlu, “Bugün yine işsizlik rakamları açıklandı ve Türkiye’de işsizlik bir ekonomik veri olmasının ötesinde artık ülkenin geleceğini tehdit eden bir unsur haline geldi. Özellikle genç ve kadın işsizliğinin bu kadar yüksek olması çok önemli. Sonrasında bütün ücret kısımlarında bir gerileme söz konusu, hepimiz yoksullaştık. Askeri ücretin belirlenmesinden, toplu sözleşmelere kadar bu tür politikaları görüyoruz. Tabi gelir dağılımı adaletsizliği daha da derinleşti. Bütün bu süreçlerde, iktidarın politikaları ve sermayenin politikaları krizin bütün yükünü, faturasını işçi sınıfına, emekçi halkın üzerine yıkma üzerine kurulu. Ve biz bunu ücret politikalarında da gördük. Toplu iş sözleşmelerinde, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde gördük. Arkasında özel sektörlerdeki toplu pazarlıklarında gördük” şeklinde konuştu.
Geleceksizlik
İşçilerinin grev hakkının sürekli ertelenmesine değinen Çerkezoğlu, grev hakkının yasaklanmasının, geleceğinin tehdit altında olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. Çerkezoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir başka önemli nokta da var ki, bugün Türkiye’de emeğinin hakkını savunmak, korumak ve toplam değerden payımızı almak için en önemli mücadele aracımız grev silahı, bugün Türkiye’de işçi sınıfı açısından kullanılamaz durumdadır. Sadece 2002 yılından bugüne baktığımızda bunun önemli bir kısmı Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde olmak üzere, yaklaşık 200 bin işçinin grevi erteleme adı altında yasaklanmıştır. Bu metal sektöründe de diğer sektörlerde de oldu. Ama asıl mesele o işçilerin grevlerinin yasaklanması değildir. Bir ülkede eğer grev hakkı kullanılamıyorsa, o ülkede emeği ile geçinen herkesin geleceği tehdit altındadır.”
‘Haklarımızı savunacağız’
Çerkezoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“DİSK ve bağlı sendikalar olarak bu grev yasakları karşısında emeğimizin hakkını savunmak için başta grev haklarımız olmak üzere sendikal haklarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız. Özellikle dünya emekçilerinin kazanımı olan grev hakkının fiilen ortadan kaldırılmasının açıklanabilir bir tarafı yoktur. Çok açıktır ki sermaye sınıfı, patronlar zaten bunlara güvenmektedir. Yani iktidarın bu düşük ücret politikalarına güvenmektedir. Yasakçı tutumlarına güvenmektedir. Ama işçi sınıfı da emeğine, emekten gelen gücüne, örgütlülüğüne güvenmektedir. Biz sonucu ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun bütün haklarımıza, bütün kazanımlarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız” diye belirtti.
Bir diğer husus ise DİSK’in kuruluş ilkesi olan demokrasinin tesisi. Bizler demokrasinin işçinin ekmeğidir deriz, emeğin hakkı olmadan olmaz. Emeğin hakkının olmadığı yerde demokrasi olmaz. O nedenle biz bütün işçileri hem emeğimizin hakkını alabildiğimiz bir ülke için aynı zamanda demokrasi, eşitlik, adalet, özgürlük, barış ve kardeşlik için omuz omuza olmaya, emeğimize ve ülkemize, geleceğimize sahip olmaya çağırıyoruz”
MA / Naci Kaya – Mehmet Aslan