DİSK-AR, yayımladığı raporla TÜİK’in resmi işsizlik verilerinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Salgının etkisiyle revize edilmiş geniş tanımlı işsizliğin ise 13 milyonu aştığı kaydedildi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), İşsizlik ve İstihdam Görünümü Haziran Ayı Raporu’nu açıkladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İşgücü İstatistikleri’nin Mart 2020 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarına dikkat çekilen raporda, sözkonusu raporda yer alan verilere ilişkin “İşsizlik oranı 0,9 puanlık azalış ile yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 Mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 573 bin kişi azalarak 3 milyon 971 bin kişi oldu. TÜİK’in dar tanımlı işsizlik oranı ve sayısı Kovid-19’un yarattığı depremi yansıtmayacak kadar düşük açıklandı” denildi.
Gerçeği yansıtmıyor
Kovid-19 salgınının büyük bir istihdam depremine yol açtığı belirtilen DİSK-AR raporunda, “Yüz binlerce işyeri kapanmış, devasa bir iş ve istihdam kaybı yaşanmışken TÜİK bir mucizeye imza atmış ve işsizliği düşürmüş. İstihdamda yaşanan büyük kayba rağmen TÜİK’in işsizliği düşürmesi sadece teknik bir konu olduğu ifade edilen raporun, gerçekle ilgisi yoktur. Bu nedenle TÜİK yöntemiyle istihdam ve iş kaybının gerçek boyutlarını anlamak mümkün değil. TÜİK’in Mart 2020 dönemine ait Haziran 2020 HİA sonuçlarında yer alan dar tanımlı (resmi) işsizlik oranı ve işsiz sayısı yaşanan istihdam ve iş kaybını yansıtmayan ve tamamen işsizlik hesaplama tekniğinin yetersizliğinden kaynaklanan bir sonuçtur” değerlendirmesinde bulundu. TÜİK’in işsizlik hesaplama tekniğinin Kovid-19 gibi bir salgın döneminin etkilerini yansıtmaktan uzak olduğunun da altı çizildi.
‘TÜİK’in tutarsızlığı’
Kısa çalışma ödeneği alamayan, kayıt dışı veya kendi hesabına çalışıp işsiz kalanların önemli bir bölümünün Kovid-19 nedeniyle iş arama eğiliminde olmadığından işgücü piyasası dışına çıktıkları için işsiz sayılmadığına dikkat çekilen raporda, TÜİK’in “işgücü son bir yılda 2 milyon 235 bin azalarak 32 milyon 339 binden 30 milyon 104 bine geriledi. İstihdam Mart 2019’dan bu yana 1 milyon 662 bin azalarak 27 milyon 795 binden 26 milyon 133 bine geriledi. İstihdamda olup iş başında olanlar 4 milyon 502 bin kişi azalarak 27 milyondan 22 milyon 505 bine düştü. İşbaşında olmayanların sayısı ise son 1 yılda 2 milyon 840 bin kişi arttı” yönünde açıkladığı verilere işaret edildi.
13 milyonu aştı
ILO’nun, Kovid-19 nedeniyle çalışılmayan süreyi eşdeğer tam zamanlı istihdama dönüştürerek Kovid-19 nedeniyle meydana gelen iş kaybını hesapladığı kaydedilen DİSK-AR açıklamasında şunlar belirtildi: “ILO metodolojisinden yararlanarak yaptığımız hesaplamaya göre, Kovid-19 nedeniyle meydana gelen eşdeğer iş kaybı 5,5 milyon olarak gerçekleşti. Mart 2019’a göre geniş tanımlı işsiz sayısı 6 milyon artarak revize edilmiş geniş tanımlı işsiz sayısı (tam zamanlı istihdam kaybı dahil) 13 milyon 385 bine yükseldi. 33 milyon 966 milyon olarak dikkate aldığımız geniş işgücüne göre revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik (istihdam kaybı dahil) oranı ise yüzde 39 olarak hesaplandı.”
Çalışma saatlerinde düşüş
Raporun devamında, “Toplam işgücü 2 milyon 235 bin azalarak 32 milyon 339 binden 30 milyon 104 bine geriledi. İşgücüne katılım oranında büyük düşüş yaşandı. Yüzde 52,9 olan işgücüne katılma oranı yüzde 48,4’e geriledi. İşbaşında olanların sayısı son 1 yılda 4 milyon 502 bin azaldı. Mart 2019’da 27 milyon 7 bin olan işbaşında olanların sayısı Mart 2020’de 22 milyon 505 bine geriledi. Ücretsiz izin uygulamalarının başlamasıyla beklendiği üzere işbaşında olanların sayısında ciddi düşüşler meydana geldi. Kısa çalışmanın ve ücretsiz izin uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte çalışma saatlerinde de bir düşüş meydana geldi. Mart 2019’da 44,5 saat olan işbaşında olanların haftalık ortalama çalışma süresi, Mart 2020’de 42,3’e geriledi” ifadelerine yer verildi.
Ümitsizlerin sayısı
İşgücüne dahil olmayanlar kategorisinde olan iş aramayıp, çalışmaya hazır olanların ve ümitsizlerin sayısında patlama yaşandığına da dikkat çekilen raporda, “İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar son bir yılda 848 bin artarken, ümitsizlerde 611 bin kişilik bir artış yaşandı. İşgücüne dahil olmayanların sayısı son bir yılda 3,3 milyon kişi arttı. 2018 krizi nedeniyle Türkiye ekonomisi uzun bir süredir istihdam yaratma kapasitesini kaybetmiş durumdaydı. Kovdi-19’un etkisiyle istihdam kaybı daha da dramatik bir hal aldı. Mart 2019’da 27 milyon 795 bin olan mevsim etkisinden arındırılmamış istihdam son bir yılda 1 milyon 662 bin azalarak 26 milyon 133 bine geriledi” diye belirtildi.
DİSKA-AR’ın “TÜİK’in işbaşında olanlar verisi istihdam olup referans döneminde en az bir saat çalışmış olanları kapsamaktadır” denilen raporun devamında şu ifadelere yer verildi: “Son 1 yılda istihdamda olup işbaşında olanlarda salgının etkisiyle Mart 2020’de ciddi bir düşüş yaşandı. Mart 2019’da 27 milyon kişi işbaşında iken, Mart 2020’de bu sayı 3,6 milyon azalarak 22 milyon 505’e geriledi. İstihdamda olanların yalnızca yüzde 86’sı bu dönemde işbaşı yapabildi. İşbaşında olmayanların sayısı 2 milyon 840 bin arttı. Covid-19 nedeniyle işlerin durmasıyla ve kısa çalışmaya geçilmesiyle birlikte çalışma saatlerinde de azalma görüldü. Mart 2019’da haftalık ortalama 44,5 olan çalışma süresi Mart 2020’de 42,3’e geriledi. Böylece son 1 yılda haftalık ortalama çalışma süresi 2,2 saat azaldı.
İş aramayanların sayısı
İşgücüne dahil olmama nedenleri kategorisinde yer alan ve son dönemlerde artış eğiliminde olan ümitsizler ve iş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı Kovid-19 nedeniyle artmaya devam ediyor. Son 1 yılda ümitsizlerin sayısı 611 bin kişi artarak 1 milyon 174 bine ulaştı. İş aramayıp çalışma hazır olanlar ise 848 bin kişi artışla 2,6 milyona yükseldi.”
İşsizlikle mücadele noktasında da önerilerin yer aldığı raporda şu maddelere yer verildi:
“* İşten çıkarmalar Kovid-19 süresince kesin olarak yasaklanmalı.
* İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları ve ödenek miktarı iyileştirilmelidir.
* Kovid-19 koşullarında işsizlik ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmada ön koşul aranmamalıdır.
* İşsizlik Sigortası Fonu’nun amaç dışı kullanımına son verilmelidir.
* “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
* İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
* İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
* Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
* Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.
* Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.
* Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
* Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimî işçi statüsüne geçirilmelidir.
* Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.”
HABER MERKEZİ