Partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Temelli, Türkiye siyasetinin değişmez zemininin ‘Kürde zulüm’ politikası olduğunu söyledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında konuştu. Grup toplantısına, açlık grevindeki çocukları için HDP Genel Merkezi’nde birkaç gündür oturma eylemi yapan anneler de katıldı.
Çerkes soykırımı
Temelli, sözlerine yıl dönümü olan Çerkes Soykırımı’nı anarak başladı. Temelli, “21 Mayıs 1864 tarihinde yapılan soykırımda 1 buçuk milyona yakın Çerkes hayatını kaybetti. Acıyı hala yüreklerimizde hissediyoruz. Soykırımlara aşina bir coğrafyada yaşıyoruz, soykırımları unutmuyoruz, unutturmayacağız da. O yüzden diyoruz ki; ‘Yaşasın kardeşliğimiz, yaşasın özgürlük’. Çerkes halkının taleplerinin yerine getirilmesi için üzerimize düşeni yerine getireceğiz” dedi.
‘Meclis tarihinin en utanç verici kararı’
Yine üç yıl önce 21 Mayıs’ta dokunulmazlıkların kaldırıldığını hatırlatan Temelli, “Tam 3 yıl önce bu Meclis tarihinin belki de en karanlık ve utanç verici kararını aldı. Dokunulmazlıkları kaldırdı hem de Anayasaya rağmen, onun amir hükmüne rağmen. Anayasayı atlatarak, by-pas ederek bir karar aldı. O dokunulmazlıkların kaldırılmasına neden olan fezlekecilerdi. O zamanki fezlekeciler FETÖ’cülerdi. Şimdi yine fezlekeciler var. Sabah akşam fezleke yazarak adeta bir arzuhalci edasıyla yine uydurma fezlekelerle insanların siyaset hakkını gasp etmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
‘Direnmeye devam edeceğiz’
Buna rağmen içeride ve dışarıda direnmeye devam ettiklerini vurgulayan Temelli, şunları söyledi: “O fezlekelerle dokunulmazlıkları kaldırılan arkadaşların seslerini kısmaya çalıştılar. Hukuk, darbe mekaniğinin dişlerinde öğütüldü. Arkadaşlarımızı 3 yıl önce rehin aldılar ama direniş sürüyor. İşte Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Selma Irmak, Abdullah Zeydan, Ferhat Encü Rehin alınan tüm arkadaşlarımız direniyor. Adaletli bir yaşamı ve onurlu bir barışı var edene kadar da hep birlikte direnmeye devam edeceğiz.”
‘Türkiye siyasetinin değişmez zemini kürde zulüm’
HDP Eş Genel Başkanı, Urfa’nın Halfeti ilçesinde gözaltına alınan köylülere dönük işkence üzerinde de durdu.
Temelli, “Evet adaletli ve işkencesiz bir yaşam. Bunu var edene kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. İşkenceciler yine hortladı, Urfa’dan gelen haberler ve görüntülerle 90’ların sahnelerini bir kez daha bu ülke yaşıyor. Ters kelepçeyle yerle yatırılmış, ciddi işkence görüntüleri sosyal medyaya düştü. Urfa’da güvenlik güçleri halka zulüm ediyor. Bir operasyon gerçekleştiriliyor. Bu nasıl ve neden yapıldığı araştırılmadan orada yaşayan hala zulüm gerçekleştiriliyor. İşkence gerçekleşiyor. Hatta işe giden insanlar, servis aracı taranıyor, 4 işçi yaralanıyor. Kürde zulüm bitmiyor. Türkiye siyasetinin adeta değişmez zemini Kürdü zulüm. Kürtlere ‘defol git’ diyen zihniyet hala iş başında, zulüm işkence hala devam ediyor” dedi.
‘Hakikatin sesini kısmaya çalşıyorlar’
Bu zulüm ile işkence görünmesin diye ise hakikatin sesinin kısılmaya çalışıldığına belirten Temelli, “Medyayı ele geçirdikleri yetmiyor, çok az kalmış özgür medyayı da, bağımsız yayın organlarını da cezalandırarak hakikatin sesini kısma peşindeler. İki hafta önce grupta yaptığımız konuşmayı veren Tele 1 televizyonuna RTÜK ceza veriyor.
Aslında acz içine düşmüş bir siyaseti, acz içine düşmüş bir iktidarı izliyoruz. TRT bizi takip etmiyor ama biz TRT’yi takip ediyoruz. Nerden mi? Bakın TRT’deki yolsuzluklar artık ayyuka çıkmış durumda. TRT’nin yaptığı programlara yaptığı harcamalar ayyuka çıkmış durumda. Bu TRT’nin finansmanını kaynaklarını bizim vergilerimizle sağlıyoruz. Bizden aldığı verilerle kamu hizmeti vermesi gerekirken adeta iktidarın borazanlığını yapıyor” ifadelerini kullandı.
‘Kayyumları yolsuzlukları’
Sözlerinin devamında ülkedeki adaletsizliğin devam ettiğini kaydeden Temelli, “Adeta bütün ülke bir adaletsizlik cenderesinde, insanların canını çıkarırcasına sıkmaya çalışan bir iktidar var. Bakın, Mardin Büyükşehir’in elektrikleri kesilmiş, MARSU’nun borcu yüzünden. O denli borç yapıp gitmiş kayyım. Şimdi kalkmışlar hacze gidiyorlar. O borcu yapanların yakasına yapışmak yerine haciz ediyorlar. Gelmişler elektriği kesmişler. Oysa biliyoruz ki Mardin gibi bu kayyımların ne tür yolsuzluklar yaptığını, belediyeleri talan ettiklerini, belediye taşınmazlarını çarçur edip usulsüz ihalelerle sattıklarını iyi biliyoruz” dedi.
‘Kürt halkından intikam alma peşindiler’
Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bundan öte bu politikalarının sonunda belediyeleri çalışamaz halde bırakıp gidenler, şimdi hala Kürt halkından intikam alma peşinde. 31 Mart seçimlerinin hesabını sorma peşinde. Bu kürsüden defalarca söyledik, 31 Mart’tan çıkaracak dersleriniz var. Ders çıkartın, kendinize çeki düzen verin. Bu halkı, bu ülkenin gerçeklerini anlayın diye defalarca dile getirdik. Onlar bu dersi çıkarmak yerine bunun acısını halkımızdan çıkarma derdinde. Adaletsizlik sürdüğü sürece şiddet de sürüyor. Şiddet her yerde her sokakta her mahalle de.
‘Bir toplumu tecritleştirmektir’
İşte Nafaka Yasası’na yönelik çalışmalar bu denli iktisadi şiddet altında olan kadınların boşanma durumunda ortaya çıkacak mağduriyetini gidecek olan nafaka düzenlemesi yine kadınlar aleyhine hayata geçirilmeye çalışıyor. Kadına yönelik şiddet, aslında bir toplumu tümüyle şiddet girdabında tutmaktır. Aslında bir toplumu tecritleştirmektir. Her zaman dile getirdiğimiz gibi bu şiddetin bu zulmün sürmesi için barış isteyenlerin sesi kısılmaya çalışılıyor. ‘Bu suça ortak olamayacağız’ diyerek imza atan akademisyenlere yönelik şiddet devam ediyor. Yargı eliyle devam ediyor. Füsun Üstel hocamız cezaevinde. 11 ay cezaevinde kalacak barış istedi diye Sırf füsun hocamız değil, cezaevine girmeyi bekleyen 200’den fazla akademisyen var. Haluk Savaş hocamız KHK ile ihraç edildi, tutuklandı, berat etti ama işine dönemiyor, pasaport alamıyor. Nihayet pasaport verileceği söylenmiş bu pasaportu verirken de zaruri haller kapsamında pasaport veriliyor denmiş.
Akademisyenin yeri cezaevi değil
Halbuki hiçbir suçu yok. İhraç edilen hiçbir arkadaşımızın hiçbir suçu yok. On binlerce insan ihraç edildi, mağdur edildi ama zaruri haller dışında hakları iade edilmiyor. Akademisyenlerin yeri cezaevi değildir. Ayşe Düzkan gazeteci, cezaevinde. Özgür Gündem gazetesinde nöbetçi genel yayın yönetmenliği yaptı, basın özgürlüğünü savundu diye cezaevinde.
‘Onurlu barış mücadelesini sürdüreceğiz’
Bu ülkeye onurlu bir barış gelsin diye, evlatlarımız ölmesin diye cezaevindeki evlatlarımız ölmesin, açlık grevleri, ölüm oruçları son bulsun diye her gün bu ülkenin sessizliğine inat seslerini yükseltmeye devam ediyorlar. Her türlü şiddete, saldırıya, zulme rağmen asla vazgeçmiyorlar. O yüzden de biz de annelerimizle beraber bu sese ses katmaya devam edeceğiz. Bu zulüm son bulana kadar sesimizi yükselteceğiz. Ölümler olmasın, şiddet, zulüm ve savaş son bulsun diye onurlu barış mücadelesine güç katacağız sesimizi yükselteceğiz.”