30 yıl önce Hacettepe Tıp Fakültesi’nde kurulan Koma Amed’in üyelerinden Çelik, ‘Kürtler tüm baskı ortamlarına en iyi cevabı müziğiyle verdi’ dedi.
Kürt dili ve kültürüne yönelik yasak ve baskıların yaşandığı bir dönemde müzikleriyle Kürtlerin gönlünde taht kuran Koma Amed aradan 30 yıl geçmiş olmasına rağmen hala en çok dinlenen grupların başında yer alıyor. “Kulîlka Azadî”, “Agir û Mirov” ve “Dergûş” albümleriyle döneme damga vuran grubun temelleri Ankara Hacettepe Tıp Fakültesi’nde okuyan Suriyeli Melek lakaplı Evdılmelik Şexbekir ile Ankara Tıp Fakültesi’nde okuyan Gülşen Çetin, Savaş Çakmak, Rohat Kutlay, Fikri Kutlay, Mustafa Kart ve Ahmet Kaya ile tanışmasıyla atıldı. İlk albümleri olan “Kulîlka Azadî”de Evdılmelik Şexbekir (Melek), Gülşen Çetin, Savaş Çakmak, Rohat Kutlay, Fikri Kutlay, Mustafa Kart ve Ahmet Kaya yer aldı.
Kürtçe Çav Bella
Grubun çıkardığı ilk albüm olan Kulîlka Azadî bir anda özellikle üniversite öğrencileri tarafından en çok dinlenen albüm oldu. Albümde yer alan Rindê, Destana Silopî, Beri Her Tişti Kurdîm ve Murathan Mungan’ın yazdığı Grek ezgisi Tellî Tellî şarkıları halen dilden dile dolaşıyor.Grup daha sonra Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ile çalışmalarına devam etti. Yine albümde Çav Bella ilk kez Kürtçe olarak seslendirildi.
İlk albüm Agir û Mirov
Gruba Serhat Karakaş, Merdan Zırav, Memo Gül, Mehmet Kaya, Birkan Çelik ve daha sonra Serap Sönmez, Süleyman Gültekin ve Leyla da katıldı. Grup kısa sonra Agir û Mirov albümü ile tekrar sahnelerde yer almaya başladı. Albümde marşlarla birlikte geleneksel halk şarkıları ve Kürtçenin üç lehçesinden de şarkılar yer aldı. Albümde yer alan Agir û Mirov, Çiyayên Me, Jiyanek Nû, Can Feda, Îro Dîsa, Ronahî Berîvan ve Baran Baranê şarkıları aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen halen en çok dinlenen şarkılar arasında yer alıyor. Agir û Mirov albümün çıkmasının ardından İtalya’da turneye çağrılan grup Serhildan adını verdikleri turne ile Roma, Palermo, Katanya, Trieste gibi şehirlerde konser verdi.
‘Dergûş 200 bin sattı’
Grubun son albümü ise içerisinde sadece Kürt halk ezgilerinin yer aldığı Dergûş oldu. Albüm çıktığında Türkiye’de 200 binden fazla satarak en çok satanların içerisinde yer aldı. Hatta 1999 yılında dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Dergûş albümünü Avrupa Birliği bakanlarına hediye ederek, “Bakın biz de Kürtçe müzik de yapılıyor” demişti. Üç albümün ardından yaşanan baskılar sonucu grubun bir bölümü Avrupa ülkelerine iltica etmek zorunda kalması nedeniyle Koma Amed dağıldı. Koma Amed üyelerinden Birkan Çelik şu an Kars’ta hem eczacılık hem de fotoğrafçılık yapıyor. Çelik, grubun kurulması, dağılışı ve Kürt müziği ile ilgili Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilen’e konuştu.
Koma Amed’e dahil olma
Birkan Çelik
Çelik Koma Amed’e dahil olma sürecini şöyle anlattı: “Ben Koma Amed’in kuruluşunda Eskişehir’de Eczacılık Bölümü’nde okuyordum. Okulu bitirdikten sonra Kars’ta eczacılık yapmaya başladım. Bu arada Flamenko gitar dersleri için İstanbul’a gidip gelemeye başladım ve her gittiğinde MKM’yi ziyaret ettim. Kurumlarımızla ilişkilere girdikten sonra Serhat ve Merdan’la tanıştık. Daha sonra bir grup kurmaya karar verdik. Önce Koma Argeş diye bir grup kurduk ve konserlere çıkmaya başladık. Grup halk ve protest çarkılar söylüyordu. Daha sonra Fikri Kutlay ile tanıştık. Bize Koma Amed olarak devam etmemiz önerildi. Bizim için bir şey değişmediği için Koma Amed olarak devam etme kararı aldık. Bir çok arkadaşın da gruba katılmasıyla bu kez albüm yapmaya karar verdik.İlk olarak Agir û Mirov albümünü yaptık ve yine konser ve turneler devam etti. 1998 yılında grup olarak üçüncü albüm olan Dergûş’u yaptık. Albümü tamamladıktan sonra birçok arkadaşımız baskıdan dolayı başka ülkelere iltica etmek zorunda kaldılar. Biz de kendi meslek yaşamımıza döndük. Bu sürede ben Kars’ta klasik gitar eğitimine devam ettim. Şuana kadar 250’den fazla öğrencim mezun oldu ve öğretmen olarak atandılar. Şuan fotoğraf alanında çalışıyorum.”
‘Kürt müziğinin Rönesansı’
Koma Amed döneminde çok büyük zorluklar çektiklerini söyleyen Çelik, teknik olarak çok zorlandıklarını aktararak, “Biz notaları yazmak için kartuş bilgisayarlar kullanıyorduk. Yani o bilgisayarda notayı bitirmeden kaydedemiyorduk. Bazen 24 saat nota yazıyorduk. 24 saat çalışıp notaları yazdıktan sonra elektrik gittiğinde tekrar baştan yazman gerekiyordu. Yine bizim her konserimize gelen bir polis ekibi vardı. Siyasi baskılar çok fazlaydı. Ama buna rağmen Koma Amed çok iyi bir çıkış yaptı. Zaten KOM dönemleri bence Kürt müziğinin Rönesansını yaşadığı bir dönemdi. Çünkü Kürtler sadece tek sesli çalgılar dinliyorlardı biz grup olarak ilk kez çok sesli enstrümanlarla albüm yaptık. 1986-87 yılında halk şarkılarını gitara uyarlayan kimse yoktu. Biz çok sesli müzik yapınca Kürtler annelerin ninnilerinin bir müziğe dönüştüğünü gördüler. Bizler müzik ve müziğin kurallarına bağlı kalarak müzik yaptık. Her şey doğru yapıldığı için üzerinden bunca zaman geçtiği halde dinleniyor” dedi.
Fakirin piyanosu gitar
Gitarı fakirin piyanosu olarak adlandıran Çelik, gitarın müziğe dahil olması ile birlikte çok sesliliği geliştirdiğini ve grupların vazgeçilmezi haline geldiğini söyledi. Koma Amed’ten sonra tüm Kürt gruplarının gitar kullanmaya başladığını ve Kürtlerin gitarı çok sevdiğini ifade eden Çelik, “Bizim bir marşımızın olması gerektiğini düşündük ve o zaman Agir û Mirov bizim marşımız oldu. Biz bölgede yaşananları bakış açımızla şarkıyla dile getirmek istiyorduk. Yani tek amacımız kendi halkımızı anlatmak istiyorduk. Bu halkı bir albümle anlatmak zor ama az da olsa Kürt müziğine bir katkımız olsun istedik. Bizim derdimiz popüler olmak değildi. Hiçbirimizin ekonomik veya herhangi bir derdi yoktu. Kurum çatısı altında olduğumuz için de grup tamamen kurumun hizmetindeydi.İnsanlar popüler olmamak için bir iş yapıyorsa hakkını verir. Koma Amed ve diğer birçok KOM buna en iyi örnektir. Biz halkımıza karşı samimi gruplardık” dedi.
Hozan Serhat’ın samimiyeti
Bugün müzik yapan bir çok kişi ve grubun popüler olmak için müzik yaptığını söyleyen Çelik, bu tavrın kişiyi popüler kültür kurbanı haline getirdiğini belirtti. Taklitçi grupların alabildiğine fazlalaştığını ifade eden Çelik, “Bu durumu görünce ‘iyi ki üç albümde bıraktık’ diyorum. Bizim bu halkta yarattığımız tek bir kırgınlık yok. Biz fotoğraf çekinirken bile utanıyorduk. Kürt müziğinin toplumda yarattığı etki çok önemlidir. Var olan grupların Hozan Serhat ve diğer kişilerin samimiyetini yakalaması lazım ve herkesin de buna olanağı var. Tek yapmaları gereken samimi olmak. Müzik yapan bir çok grup Kürt halk gerçekliğinden uzaklaştılar. İnsanların büyük bir bölümü şuan ki grupların isimlerini bile bilmiyor. Neden? Çünkü onlar halk gerçekliğinden uzaklar. Kürt halk gerçekliğini samimiyetle yaşayan Koma Amed ve diğer birçok kom bu halkın yanında tarih boyunca anılacaklar. Kürt müziği ile uğraşan insanlar popüler kültürün kurbanı olmamalı. Politik hedefleri olan ve halkın acısını her sözüne işleyen bir tavırları olmalı. Bu halka müzik yapıyorsan bu halkın gerçeğini de göz ardı etmemeniz gerekiyor. Tabi ki bugün çok iyi müzikler yapılıyor, iyi sanatçılar var. Kimsenin emeğini görmeme durumunda değilim ama halkımızın değerleri birincil söylem olmalıdır” ifadesinde bulundu.
Amed’e anı konseri hayali
Kürtlerin tüm baskı ortamlarına en iyi cevabı müziğiyle verdiğini söyleyen Çelik, büyük baskıların yaşandığı böylesi bir ortamda halka umut verecek müzikler yapılması gerektiğini belirtti. Özellikle büyük emeklerle var edilen Mezopotamya Kültür Merkezi(MKM) gibi kurumlara sahip çıkmak ve destek verilmesi gerektiğini ifade eden Çelik, konuşmasının sonunda kurduğu bir hayalini ise şöyle anlatıyor; “Bir gün Koma Amed olarak Amed’te bir konser vermek. Ama bu gerçekleşir mi bilmiyorum.”
KARS