Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlayan açlık grevi eylemleri devam ederken, açlık grevinde olan tutuklular kan kusuyor. Tutuklular dışarıya ‘Direnişimize güç verin’ çağrısı yaptı
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi eylemi 154. gününde. Güven’in ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun açlık grevi eylemi 116. gününde. 1 Mart itibariyle tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemleri devam ederken şimdiye kadar 7’si tutuklu 8 kişi tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Açlık grevi eylemleri Güven ve cezaevleriyle sınırlı kalmadı. Irak Federe Kürdistan bölgesi’nde bulunan Hewler’de aynı taleple açlık grevi eylemine başlayan Nasır Yağız 141 gündür eylemini sürdüyor. Strasbourg’ta gazeteci ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu 14 kişi ve Birleşik Krallık Galler Bölgesi’nde İmam Şiş’in başlattığı açlık grevi eylemi 115. gününde. Yine Kanada’nın Toronto kentinde açlık grevi eylemine başlayan Yusuf İba’nın eylemi ise 89. gününde devam ediyor. Dünyanın bir çok yerinde ve bir çok kesim tarafından eylemcilerle dayanışma mesajları ve eylemleri artarak devam ederken hükümet kanadından henüz bir açıklama yapmadı. Sağlık durumları her geçen gün kötüye giden açlık grevindeki tutuklular dışarıya mesaj göndererek “Halkımızı bu onurlu direnişe güç vermeye çağırıyoruz” dedi.
Daha fazla sahip çıkın
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine giren tutuklulardan biri de Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Reyhan Coşmuşlu. Coşmuşlu 2016 yılında Diyarbakır’da tutuklanarak “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde eylemine ilişkin kamuoyuna mesaj veren Coşmuşlu, “Bu eylem gün be gün yayıldı. Biz iyiyiz, isteğimiz, gündemimiz açıktır. Sonuna kadar bu eylemi götüreceğiz. Amacımız özgür bir yaşam ve hakikate ulaşmaktır. Özellikle halkımıza seslenmek istiyorum; çocuklarının direnişlerine daha fazla sahip çıksınlar. Türkiye ve Bölge sokaklarında sesimiz olun” dedi.
‘Bu zulmü kıracağız’
Muarrem Güneş de Bandırma T Tipi Kapalı cezaevinde açlık grevi eylemini sürdüren tutuklulardan biri. Güneş 1 Mart’ta açlık grevine başlayan tutuklular arasında. Geçtiğimiz ay Muharrem’in görüşüne gittiğini dile getiren baba Gıyasettin Güneş, “Yanına gittiğimde açlık grevinde olmasına rağmen bize hep gülümsedi ve moral verdi. ‘Biz içeride elimizden ne geliyorsa yapıyoruz siz de dışarıda bir arada olun ve çalışın. Sizin oradaki başarınız bizim direnişimize destek olacaktır. Siz orada başardığınızda biz burada rahat olacağız. Gönlümüz de aklımızda rahatlayacak’ dedi. Ailesi olarak biz de cezaevindeki direnişin başarıyla sonuçlanacağına inanıyoruz. Tecridin kırılması Kürt halkının üzerindeki tecridin kırılmasıdır. Bu zulmü kıracağız” şeklinde konuştu.
Eylem provoke edilmeye çalışılıyor
Urfa 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde aynı taleple açlık grevinde bulunan 71 tutuklu, eylemlerine ilişkin mektup yolladı. Açlık grevlerinin halk tarafından yüz yılın direnişi olarak tanımlandığını ve eylemlerinin her geçen gün hedefe yaklaştığını belirtilen tutuklular, “Bu büyük direniş belki de halkımızı yıllardır özlemini duyduğu ve uğruna çok büyük acılar çektiği, barışa, özgürlüğe kavuşturacaktır. 5 Ocak’tan itibaren 4 erkek 2 kadın arkadaşla süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladık. 1 Mart itibari ile geri kalan arkadaşlarımızda bu direniş kervanına katıldı” diye belirtti. Tutuklular, “Bir çok cezaevinde olduğu gibi bu cezaevinde de idare çeşitli bahaneler ile eylemi provoke etmeye çalışmaktadır. En son bir koğuşumuzda battaniye yakıldığını iddia ederek açlık grevi içinde yer alan Sefer Paksoy arkadaşımızı adeta kaçırarak hastaneye götürmüş, arkadaşımızı günlerdir kendi iradesi dışında hastanede tutmaktadır” diye aktardı.
Tecridi kırarak barışı kazanacağız
İçerde, dışarıda ülkenin ve dünyanın dört bir tarafından devam eden eylemin yeni bir aşamaya taşındığına dikkat çeken tutuklular şu çağrıda bulundu: “Şairin dediği gibi ‘dönülmez akşamın ufkundayız artık’. Tam da bu aşamada eylemin bir an önce sonuca ulaşması, özgürlük ve barışla taçlanması için halkımızı; bulunduğu her alanda harekete geçmeye, bu onurlu direnişe güç vermeye çağırıyoruz. Tecridi kıracak, faşizmi yıkacak, özgürlük ve barışı kazanacağız.”
‘Hala neden sessizsiniz?’
Güven’in ardından birçok cezaevinde bulunan tutuklular açlık grevine girerken, 1 Mart itibarıyla açlık grevleri bütün cezaevlerine yayıldı. 1 Mart’a açlık grevine giren tutuklulardan biri de Ömer Toluk. Adana Ceyhan’da doğup büyüyen Toluk, 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde olan tutuklulardan biri. Açlık grevinde olan Toluk için annesi Meryem Toluk, oğlu ile yaptığı son görüşmeyi anlatarak şunları söyledi: “Durumunu annesi olarak çok da iyi görmedim. Ama asıl durumu kötü olanlar, Ömer’den çok arkadaşlarıydı. 100 günden fazladır açlık grevinde olan arkadaşları var. Söylediklerine göre cezaevi kendilerine, şeker ve tuz vermiyormuş. Sadece doktor gönderiyor. Onlar içeride üzerine düşeni yaptılar. Dışarının bu kadar sessiz kalmasına tepkililer. Hala neden sessizsiniz?” dedi.
Tutuklular kan kusuyor
16 Aralık 2018’de Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevine başlayan gazeteci Kibriye Evren, Hilal Ölmez ve Evin Kaya’nın eylemleri 116. gününe girerken, sağlık durumlarının kritikleştiği kaydedildi. Önceki gün yapılan kapalı görüşte açlık grevindeki tutukluları gören yakınları, durumlarının kötüleştiğini ve artık yürümekte zorlandıkları bilgisini verdi. Tutukluların yakınlarının aktardıkları şöyle: “
Kibriye Evren: Geçen hafta içi öksürmeye başladım. Öksürükle beraber kan kustum. Aşırı derecede halsizlik, baş ağrısı, eklem ağrıları, uykusuzluk ve yürüyememe gibi sorunlar yaşıyorum.
Evin Kaya: Bağırsaklarımdan sürekli kan geliyor. Son günlerde sıvı tüketemiyor, uyuyamıyor ve yürüyemiyorum.
Görüş ve iletişim cezası alan Hilal Ölmez’in durumunu ise arkadaşları aktararak şunları kaydetti: Ciddi bağırsak sorunu yaşıyor. Bağırsakları işlevsiz duruma geldiği için kabızlık sorunu yaşıyor ve ağrıları artmış.” 16 Aralık’ta eyleme başlayan Evren, Kaya ve Ölmez’in durumunun ciddiyetini koruduğuna dikkat çeken tutuklu yakınları, 3 kadının da doktor müdahalesini kabul etmeyeceklerini kendilerine aktardığını ifade etti.
‘CPT ölümlerin ortağıdır’
“Tecrit kaldırılsın” talepli açlık grevlerinin her geçen gün yayıldığını dile getiren HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, eylemlerin sona ermesi ve cezaevinden ölüm haberi gelmemesi için tek yolun tecridin kaldırılması olduğuna işaret etti. 31 Mart seçimlerinde AKP’ye güçlü bir darbe vurulduğunu dile getiren Öcalan, seçimlerden alınan güç ile Öcalan üzerinde uygulanan tecride karşı kapsamlı bir mücadele izlenmesi gerektiğini ifade etti. Uluslararası güçlerin onayı olmadan Öcalan’a tecridin uygulanmayacağının altını çizen Öcalan, “Bugün Sayın Öcalan üzerinde tecrit politikası derinleştirilmişse bunda başta Birleşmiş Milletler (BM), İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve diğer uluslararası kurumların payı var. BM ve CPT üzerine düşen görevi yapmış olsaydı, tecrit bu kadar derinleşmezdi. Öcalan’la kayıtsız şartsız görüşme imkanı ve sorumluluğu olan CPT, bunu yapmak yerine sürecin izleyicisi konumuna düşmüş durumda. Kim izliyorsa, yaşanan ölümlerin ortağı konumundadır. Bu nedenle BM ve CPT’yi acilen görevlerini yapmaya çağırıyoruz” dedi.
İsviçreli partiler: Harekete geçin!
İsviçre Sosyalist Parti (SP), Yeşiller ve Ensemble à Gauche (Sol Birlik) milletvekilleri geçtiğimiz günlerde açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla yaptıkları basın toplantısının ardından, ortak bir bildiri yayınladı. Sosyalist Parti Ulusal Parlamento Milletvekili Carlo Sommaruga, Cenevre Kanton Milletvekillerinden SP’li Caroline Marti, Sol Birlikten Jean Burgermeister ve Yeşillerden Jean Rassiaud partileri adına yayınladıkları ortak bildiriyle, İsviçre Federal Konseyi ve Cenevre Kanton Hükümeti başta olmak üzere uluslararası toplumu açlık grevleri noktasında Türkiye’ye karşı harekete geçmeye çağırdı.
‘Sonuç ne olursa olsun ölümleri durdurmalıyız’
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Ahmet Sürme (31) de 26 Aralık’tan bu yana aynı taleple açlık grevini sürdürüyor. Diyarbakır’ın Bismil ilçesi doğumlu Sürme, 2016 yılında Muğla’nın Kula ilçesinde gözaltına alınıp tutuklandı. Hakkında “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla açılan davada Sürme’ye 16 yıl hapis cezası verildi. Muğla Kapalı Cezaevi’nde 2 ay kalan Sürme, daha sonra Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Ailesi ile görüşen Sürme, tecrit kalkmadığı sürece eylemlerine devam edeceklerini kaydetti. Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Sürme’nin annesi Fatma Sürme, en son 26 Mart’ta çocuğunun görüşüne gittiğini belirterek, yürümekte zorluk çektiği için oğlunun, arkadaşlarının yardımıyla görüş odasına geldiğini söyledi. Oğlunun konuşurken nefes alıp vermekte güçlük çektiğini ifade eden anne Sürme, “Biz anneler asla evde oturup onların ölmesini beklememeliyiz, sonuç ne olursa olsun ölümleri durdurmalıyız” dedi.
HABER MERKEZİ