AKP/MHP soykırımcı faşist ittifakı veba mikrobu gibi insanlığın üzerine çöktü. Tüm dünyanın başına musallat olan bu zihniyet zaman zaman kendini maskeleyerek bazen DAİŞ, bazen ÖSO, bazen de heyulaya dönüşse de toplum onları AKP/MHP olarak gördü ve bildi hep.
Genlerinde Kürt düşmanlığı olan AKP/MHP’nin sömürü, işgal ve soykırım saldırılarına en fazla maruz kalan ve bu saldırılara karşı en çok direnen, mücadele eden ve bedel verenlerin başında Kürtler ve kadınlar olduğu için en ağır bedeli ödemek de onların payına düştü. Kürtlere ve kadınlara karşı işlenmedik suçu kalmayan mevcut iktidar için yolun sonu görünüyor.
Erdoğan ve Bahçeli devletin tüm imkanlarını Kürtlere karşı kullanmalarına rağmen emellerine ulaşamadılar. Düştü düşüyor, dediler, düşmedi Kürtler! Bitti bitiyor dediler, bitmedi Kürtler! Çöktürme Planı uyguladılar ama çökertilemedi Kürtler! Bilakis düşen, biten ve çökertilen tarihin en Kürt düşmanı zihniyetine sahip AKP/MHP oldu.
AKP/MHP devletini zayıf görmek yanılgılı bir yaklaşım olur ama bu ittifakın takat ve enerjisinin kalmadığını da görmek gerekir. Son darbeyle nakavt olmayı bekleyen boksör gibi sendelemekte. Kürtler ve dostlarından aldığı darbelerden dolayı vahşileşmekte ve dünyanın her yerinde Kürtlere, özellikle de uzun yıllardır Kürt halkına öncülük eden kadınlara saldırmaktadır.
AKP 20 yıl boyunca hem fiziki hem de kültürel soykırım politikaları denedi ama başaramadı. Kürtlerin direnişini ve zafere dair inancını kırmaya çalışsa da olmadı. Ruhsal, duygusal olarak çökertmeyi hedefledi ama bu hedefini de gerçekleştiremedi. Askeri kahramanlık masallarıyla Kürtlerin umudunu kırmayı ve onları mücadele edemez hale getirmeye çalıştı, sonuç vermedi. Belli aralıklarla Kürtlerin özgürlük mücadelesini bitirme tarihi verdiler ama bitip tükenen kendileri oldu.
2023 yılına Kürtler daha dinç, umutlu, kararlı ve inançlı giriyor. Kürt halkının haklı ve meşru mücadelesi her zamankinden daha güçlü. Bu güç ve inancın aşamayacağı baraj, yıkamayacağı saray, deviremeyeceği diktatör yoktur.
Erdoğan-Bahçeli-Soylu-Akar dörtlüsü her ne kadar çeşitli komplolarla ömürlerini uzatmaya çalışsa da başarılı olma şansları yoktur. Kuzey ve Doğu Suriye’ye açacakları savaş da onları hazin sonlarından kurtaramayacaktır. Seçimlere yaklaştıkça akla bile gelmeyen türlü türlü karanlık olayın devreye konulması muhtemeldir. Diktatörlerin en zalimleştiği dönemler son zamanları olduğu için önümüzdeki altı ayda son yedi yılda yaşananları kat be kat aşacak kadar kirli senaryolara karşı duyarlı olmak hem ahlaki hem de devrimci bir görevdir.
Karanlık harflerle tarihe geçen AKP/MHP faşist ittifakına son yumruğu indirmek ve onları tarihin çöp sepetine atmak Kürtler ve kadınlar için en büyük zevk ve motivasyon kaynağı olacaktır. Kürtler son yüzyılda kimleri tarihin çöp sepetine atmadı ki! Kenan Evren, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit bunlardan bazıları. Sırada kendilerini tanrının yeryüzünde yürüyen hali olarak gören AKP/MHP faşist ittifakının sözcüleri var. Dünyada yeri olmayan bu gerici zihniyetin kalıcı olması beklenemez. Karanlık bir dönem Kürtlerin onurlu direnişiyle aşılmanın arifesinde. Ne güzel yazmış Halil Cibran, “Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. Her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.”
Tarihte Dehaqlar, Nemrutlar, Firavunlar, Zeuslar olduğu gibi, onlara karşı direnen ve zafer elde eden Demirci Kawalar, İbrahimler, Musalar ve Prometheuslar ve onların öncülüğünde direnen devrimciler de vardır. Mussolini, Hitler, Franco, Miloseviç, Evren, Saddam başaramadı, Erdoğan ve Bahçeli hiç başaramaz. Yaptıklarıyla birbirine benzeyen diktatörlerin sonlarının da birbirinden farklı olması beklenemez.
Unutmamak gerekir ki, hiç yıkılmayacağını düşünerek Kürtlere kan kusturan AKP/MHP diktatörlüğünün ibretlik sonu da diğerlerinden farklı olmayacak, zafer AKP/MHP faşizmine karşı direnen ve haklı davasından vazgeçmeyen Kürtlerin olacaktır. Tıpkı bir Kürt gencinin Amed surlarında zaferi haykırdığı gibi: “Sonuç ne olursa olsun, SON muhteşem olacaktır!”