Tarihe ‘Nusaybin Sendromu’ olarak geçen 14 Mart 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasağında taş üstünde taş bırakılmadığını belirten Nusaybin Belediyesi eski Eşbaşkanı Ferhat Kut, tüm saldırılara rağmen halkın iradesinden vazgeçmediğini söyledi
Mardin’in Nusaybin ilçesinde Ağustos 2015’te başlayan sokağa çıkma yasakları, 8 defa uygulandı. Nusaybin’de en uzun süreli ve büyük çatışmaların yaşandığı yasak ise, 14 Mart 2016’da ilan edildi. Üzerinden 6 yıl geçen sokağa çıkma yasağı sırasında insan hakları örgütlerinin raporlarına göre; yaşları 11 ile 60 arasında değişen 24 sivil ateşli silah ve şarapnel parçaları nedeniyle hayatını kaybetti. Aylar süren şiddetli çatışmalar sonucunda Sivil Savunma Birlikleri (YPS), 25 Mayıs 2016’da “Nusaybin’den çekildik” açıklaması yaparken, 26 Mayıs’ta 17’si çocuk en az 70 sivil kentten tahliye edildi. Yaşanan çatışmalar ve ölümler nedeniyle “kolluk” kuvvetlerinin yaşadığı psikolojik sorunlar kamuoyunun gündemine oturdu. “Kolluk” kuvvetlerinin yaşadığı bu durum tarihe “Nusaybin Sendromu” olarak geçerken, kentte sokağa çıkma yasağı 25 Temmuz 2016’da kısmen, 21 Nisan 2018’da ise tamamen kaldırıldı. Ancak kente dönenler evleri yerine enkazla karşılaştı. Kışla, Zeynelabidin, Abdülkadirpaşa, Dicle, Fırat ve Yenişehir mahallelerinde aylar süren çatışmalar sonucu 42 bin kişinin yaşadığı bin 786 evin tahrip edildi. Evlerin içindeki değerli eşyaların çıkarılıp, satıldıktan sonra bombalar ile tahrip edildiği ortaya çıktı.
Nusaybin çok acı yaşadı
Dönemin HDP İlçe Eşbaşkanı ve 2019 seçimlerinden sonra yerine kayyum atanan Nusaybin Belediyesi Eşbaşkanı Ferhat Kut, 6 mahallenin tamamının 90’lı yıllarda yakılarak, boşaltılan köylerden gelen ve yeni bir yaşam kuran insanlardan oluştuğunu söyledi. 2015 yılında başlayan sürecin bu mahallelerinin yıkımı ile başladığını belirten Kut, “Yasaktan önce Nusaybin halkı çok ağır durumlar yaşamıştı. Çok insanımız o dönem evlerinin önünde öldürüldü. Bunlardan biri Muğdat Ay’dı. Hiç aklımdan çıkmıyor. Evinin önünde oyun oynarken öldürüldü. Bir anne sokakta öldürüldü. Nusaybin çok acı yaşadı. 2015’te 120 bin olan nüfus 100 binin altına düşmüştü. Ama insanlar zamanla mahallelerine, evlerine geri döndüler. Şimdi de Nusaybinliler bu hakikatin peşinde. İradelerine sahip çıkmaları kutlu bir duruştur” dedi.
Halk özerklik istedi
O dönemde halkın her gün yapılan ev baskınlarına ve tutuklamalara karşı tepki gösterdiğini ifade eden Kut, “Halk esasında Demokratik Özerklik talep ediyordu. Sloganları ‘Özgür Kimlik, Demokratik Özerklik’ti’. Devlet de bunu kabul etmek istemiyordu. Devletin bu ısrarı insanların canına sebep oldu. Halk ise, her gün sokaklarda kendisini, mahallesini savundu. 14 Mart’ta Nusaybin tamamen boşaltılmıştı. Yasaktan sonra Nusaybin’e geldiğimizde mahallelerin etrafı teller ile çevrilmişti. Mahalleler harabe edilmişti. Şehir harabeydi. Taş üstünde taş bırakılmamıştı. Binlerce ev harap edilmişti. Bugün buralara TOKİ yapıldı. İnsanların kültürel yaşamını değiştirmek istediler” diye konuştu.
Ahmet Kanbal/Mardin-MA