Büyük çoğunluğunun daha önce hiçbir hak arama eylemi pratiği yok ama haklı olduklarına inandıkları için 93 gündür direnişteler. Onlar ‘Direniş bize öğretti, bu kapıdan haklarımızı da alarak davul zurnayla geri gireceğiz’ diyor
Çağdaş Kaplan/Kocaeli
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Flormar kozmetik firmasında sendikalaştıkları gerekçesiyle işten çıkarılan çoğu kadın 132 işçinin 15 Mayıs’tan bu yana fabrika önünde sürdürdükleri eylem 93 günü geride bıraktı. “Kadınlar Flormar’ı yenecek” sloganıyla fabrika önünde eylemlerini sürdüren işçiler ve onlara destek verenler Yeni Yaşam’a konuştu. Direniş devam ederken sık sık polis baskısına maruz kalan işçilerin fabrikanın bahçe tellerine astıkları pankartlar geçtiğimiz hafta polis tarafından “Yukarıdan talimat var” denilerek sökülmüş ama onlar yılmamışlar ve pankartlarında yazan taleplerini fabrika önünde sloganlarıyla dillendirmeye devam ediyor.
‘Kazanmak için buradayız’
Direnişteki işçilerden Filiz Kılıç, polisin bu baskısına “Biz kimseyi rahatsız etmedik ama polis neden pankarttan rahatsız anlayamadık” diye tepki gösteriyor. Kılıç, direniş başladığı günden bu yana bu tür baskılarla karşılaştıklarını da ekliyor ve “Kazanmak için buradayız, bu baskılar var diye gitmeyiz” diyor.
‘Sendikalı olduk, güzel de oldu’
Direnişte olan işçilerin büyük çoğunluğu 7-10 yıldır fabrikaya emek vermiş kadınlar. İşçilerden Nihade Erdoğan, 3 çocuk annesi. Çocukları için insanca bir yaşam istediğini bu sebeple de işverenden zam talep ettiklerini fakat 3 ay boyunca tek bir yanıt alamadıklarını anlatıyor. Yanıt alamayınca sendikaya üye olduklarını ve işverene karşı örgütlü mücadele etmeye karar verdiklerinde ise kapının önüne konulduklarını belirten Erdoğan, şunları söylüyor: “Hakkımızı alamayınca sendikalaşmaya kadar verdik.İyi de yaptık, çok güzel oldu. Şu an kapının önündeyiz ama direnişimiz kazandıracak. Bu kapıdan içeriye haklarımızı almış bir şekilde gireceğiz. Buna inancımız tam. 3 çocuğum var yarınımızın ne olacağını bilmiyoruz. Hiçbir şekilde ne tazminat ne de işsizlik maaşı alamıyoruz. Ama haklı mücadelemizde sonuna kadar direneceğiz.”
‘Kadınlarla güçlüyüz’
Flormar işçilerinin direnişi en yoğun desteği kadınlardan alıyor. Eylem başladıktan sonra işçilerin direnişe başlamasıyla birlikte birçok kadın kurumundan da kadınlara Flormar’ın kozmetik ürünlerini boykot çağrısı gelmiş, firmanın mağazaları önünde protesto eylemleri düzenlenmişti. Erdoğan’a kadınların bu desteğinin kendilerine ne hissettirdiğini soruyoruz. Erdoğan şunları söylüyor: “Kadınlarla birlikte güçlüyüz. Kadınların dayanışması daha güçlü hissettiriyor. Üretimi kadınlar yapıyor tüketenler de kadınlar. Bu fabrikanın ürettiklerini kadınlar boykot ederse işveren kazanamayacak. O yüzden desteği büyütelim, kazanalım.” Direnişteki bir diğer işçi Ayşe Öztürk ise bu konuda kadınlara Flormar ürünlerini boykot çağrılarını yineleyerek, “Bir ürün alınmamak buradaki 132 işçiye destek demektir. Kadınlar boykotlarını süreklileştirmeli” diyor.
Direnişte olan işçilerin büyük çoğunluğunun daha önce hiçbir hak arama eylemi pratiği olmamış.İşçilerden Rukiye Baş, bu duruma dikkat çekiyor ve başlattıkları direnişin kendilerine çok şey öğrettiğini söylüyor. “Biz eylem yapmayı bilmezdik. Ama çıktık çok şey öğrendik” diyen Baş, şunları belirtiyor: “Bu direniş haksızlığa karşı bir direniştir.İşveren bütün emeğimizi görmezden geldi ve hakkımızı aradığımız için bizi kapı dışarı etti. Bu fabrikayı biz büyüttük, bizim emeğimiz büyüttü. Direniş eylemi bize öğretti. Bu kapıdan içeri davullarla zurnalarla gireceğiz. Yılmadan usanmadan burada duracağız ve kapıdan içeri gireceğiz.”
‘Kazanan biz olacağız’
İşçilerin üye oldukları Petrol-İş Sendikası’nın bağlı olduğu IndustriALL Küresel Sendika’nın Genel Sekreteri Kemal Özkan da Cenevre’den gelerek işçilere destek ziyaretinde bulunan isimlerden. Direnişin başladığı günden bu yana Flormar’ın bağlı olduğu Yves Rocher, Fransız kamuoyu ve Çalışma Bakanlığı ile görüşmeler sürdürdüklerini belirten Özkan, firmanın bir aile firması olduğunu ve kendi ülkesinde de sendikal haklara karşı mesafeli olduğunu belirtiyor. “Şirket hem burada hem orada işçi haklarına karşı direnişini sürdürüyor” diyen Özkan, direnen işçilerin sonunda haklarını kazanacağından ise emin olduklarını belirtiyor. Özkan, “Ama bizim açımızdan da yumuşama yok ve mücadelemizi sürdüreceğiz ve sonunda kazanan biz olacağız” diyor.
Petrol-İş Sendikası Genel Sekreteri Ahmet Kabaca ise, sendika olarak kendilerinin de gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuna fabrikada yaşananları anlatmaya çalıştıklarını belirtiyor. Sorunun çözümünün tek yolunun işverenin kendileri ile masaya oturması olduğunu kaydeden Kabaca, anayasal haklarını kullandıkları için işten atılan işçilerin bu sorununa hükümet yetkililerinin kayıtsızlığına da tepki gösteriyor. Kabaca, “Şu ana kadar hiçbir hükümet ve bakanlık yetkilisinin sorunun çözümü noktasında adım attığını da görmedik. Maalesef bakanlık buraya duyarsız. Arkadaşımız yasal haklarını kullandıkları için kapının önünde ama bu görülmüyor.İşveren yasalara ve uluslararası anlaşmalara göre suç işliyor. Örgütlenmeye müdahale etmek suçtur. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ama hiçbir yetkilinin ne oluyor bu fabrikada dediğini duymadık. Çözüm örgütlü sendika ile oturup yol bulmaktır” diyor.