Kürtçe başta olmak üzere bölgede konuşulan dillerin yok olmaması amacıyla kurulan Dil ve Kültürler Ağı içinde yer alan ÖHD’li Polat, ‘Dilimiz elimizden giderse hiçbir şeyimiz kalmaz. Türkçeyi evinize almayın’ dedi
Kürtçe başta olmak üzere bölgede konuşulan dillerin yok olmaması amacıyla kurulan Dil ve Kültürler Ağı, aralarında aydın, yazar, gazeteci ve siyasetçinini de bulunduğu 300 kişinin katılımıyla 11-12 Ocak 2020’de Diyarbakır’da çalıştay düzenleyecek.
Ağın danışma kurulu içerinde yer alan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Yönetim Kurulu üyesi avukat Rıza Polat, Mezopotamya Ajansı’ndan Fahrettin Kılıç’a yapılan toplantı ve yürütülen çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne tekçilik politikasının yürütüldüğünü söyleyen Polat, Kürtlerin bir döneme kadar dil ve kültürünü koruduğunu ancak teknolojinin gelişmesiyle asimislasyon politikalarıyla karşı karşıya kaldığını söyledi. Son 15 yılda modernleşmeyle birlikte asimilasyon politikalarına karşı ciddi bir mücadelenin açığa çıkarılmadığına işaret eden Polat, bunun üzerine Dil ve Kültürler Ağı’nın oluşturulduğunu ve bununla bu politikalara karşı mücadele edilebileceğinini altını çizdi.
‘Buna karşı direnmeliyiz’
Dil ve kültürler üzerindeki asimilasyon politikalarına karşı “Ne yapabiliriz?” diye soran Polat, “Dil herkesin sorunudur ve kimse bundan geri duramaz. Kimin düşüncesi ne olursa olsun, birlikte mücadele edilmesi gerekiyor. Yüz yıldır devam eden asimilasyon politikalarına karşı duruş sergilemeliyiz ve buna karşı direnmeliyiz” dedi.
Kürt dili komisyonu oluşturuldu
Dil ve Kültürler Ağı’nın kurulmasından sonra ÖHD’nin Kürt Dili Komisyonu oluşturduğu bilgisini veren Polat, “Şimdiye kadar halk arasında bir bilinç oluşturamadık. Bu hepimizin eksikliği. Bu komisyonla, bundan sonra sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışacağız. Ulusal ve uluslararası alanda, yine anayasada yer alan maddelerde dil ile ilgili sahip olduğumuz bütün haklara dair rapor hazırlıyoruz. Ayrıca 11-12 Ocak’ta gerçekleştirilecek çalıştaydan çıkacak sonuçlar temelinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hukuki anlamda da dayanışma içerisinde olacağız” diye belirtti.
‘Hukuku Kürtçeye çevirebiliriz’
Diyarbakır Barosu’nun Kürtçe Hukuki Terimler Sözlüğü’ne dikkati çekerek, bu tür çalışmaların her alanda yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Polat, “Bu çalışma Kürt hukukçuları açısından bir başlangıç. Sadece sözlüklerle değil, ceza kanunlarını, ceza kitaplarını, yada hukuku Kürtçeye çevirebiliriz. Bir arşiv veya güçlü bir materyal olarak elimizde bulunması gerekiyor. Sadece hukukçular değil, bütün kurumların teori ve akademik çalışmalara başlamalı. Hepimiz için gerekli olan bir durum. Aksine dil elden gider ve parçalanırız” diye konuştu.
‘Bakan’ın Kürtçe çıkışı samimi değil’
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, mahkemelerde yapılan Kürtçe savunmaların tutanaklara “bilinmeyen dil” olarak geçirilmesiyle ilgili çıkışını hatırlatan Polat, şunları söyledi: “Keşke bunları yürekten söyleseydi. Kürtçe bin yıl değil, binlerce yıldır bu topraklarda konuşuluyor. Zaten onların bu kirli politikalarından dolayı bu haldeyiz. Bugüne kadar sadece mahkemelerde değil, Meclis’te de bilinmeyen bir dil olarak kayıtlara geçiyor. ‘X’ olarak tutanaklara geçiriyorlar, Keşke yürekten söylese ve inanabilsek. Bunu mahkemelerde sürekli görüyoruz. Yasal bir hak olmasına rağmen yerine getirilmiyor. Ayrıca çeviri noktasında da sorunlar yaşanıyor. Bir başka durum ise Kürtçe kitapların tutuklulara verilmesinde sorunlar yaşanıyor. Bu nedenle önemli bir anayasal değişiklik gerekiyor. Ne yazık ki Bakan Gül’ün söylediklerini samimi bulmuyorum. Eğer yürekten ise anayasal değişiklikler yapılmalı.”
‘Siyasetçiler Kürtçeyi gündemine almalı’
Dil ve Kültürler Ağı’nın toplum açısından çatı konumunda olduğunu ifade eden Polat, çalışmaların sivil olduğunu ve her bireyi ilgilendirdiğini vurguladı. Toplumun tüm kesimlerinin çalışmalara katılması gerektiğini söyleyen Polat, “Dil konusunda birlik olmalıyız. Bir birimizden uzak durma gibi bir şansımız yok. Çünkü dil, herşeyi kendi içinde barındırıyor. Siyaset, din, ideoloji, sevgi… Kürtçe artık günlük yaşamda bile kullanılmayan bir noktaya geldi. Çünkü Kürtçe teknoloji ve ticaret dili olmadı. Güçlü bir mücadele ve duruş sergilersek, dilin unutulmayacağına inanıyorum. Kürtçeye ihtiyaç duyulmuyor artık, bu çok büyük bir sorun. Bu herkesin eksikliği” şeklinde konuştu.
Siyasetçilere seslenen Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: Siyasetçiler dili gündemine almalı ve toplumun her alanında bilinç yaratmalı. Dilimiz varlık nedenimizdir. Dilimiz, köklü bir tarih, kültür ve edebiyata sahip bir dil. Toplumun bütün kesimlerine çağrıda bulunuyorum; dilinize sahip çıkın, Türkçe’yi evinize almayın. Şimdiye kadar dilimizi böyle koruduk. Eğer dilimiz elimizden giderse, hiçbir şeyimiz kalmaz.”