oyunun sonunda mıyız yoksa oyuna mı geliyoruz? çoğumuzun aklında buna benzer bir düşünce var. bir değişim ânına yakın olduğumuz açık. ama bu nasıl bir değişim olacak? akp iktidarı ömrünün en sıkıntılı döneminde; bu sıkıntı sonunu da getirebilir, çok mahir olduğu manevralardan biriyle iktidarını sürdürüp baskıyı artırabilir de. kaldı ki iktidarın oylarındaki düşüş hâlâ, adil bir sayımda dahi sonunu getirecek gibi görünmüyor!
iktidarın en akla yakın alternatifi ya da daha farklı bir biçimde ifade edersek, akp’nin elinden iktidarı almaya en yakın alternatif altılı masa gibi görünüyor. ama bu diktatörlüğün sonu anlamına gelecek mi? içinde hdp’nin yer almadığı bir “masa” muhalefeti temsil edebilir mi, onun da parçası olduğu emek ve demokrasi ittifakı’nın katkıda bulunmadığı bir program diktatörlüğün alternatifi olabilir mi?
burada bir parantez açayım; emek ve demokrasi ittifakı’nda yer alan partilerin ve bu ittifakın parçası olmasa da, türkiye’de eşitlik, özgürlük, barış mücadelesi veren başka sol güçlerin politikaları, demokrasinin ve barışın en önemli garantisi. hdp ise bundan biraz farklı olarak, geniş bir seçmen kesimini temsil de ediyor. kendi içinde dahi yaşansa hiçbir tartışma ya da gerilim bu gerçeği değiştirmez.
altılı masa’nın ikinci büyük ortağı iyi parti’nin genel başkanı meral akşener hdp ile aynı masada olmayacaklarını söylüyor; sedat bucak’la yaptığı görüşmeden kısa bir süre sonra! sedat bucak’la eski günleri zevkle andıklarını da basında paylaşıyor, o eski günlerin ne anlama geldiğini bu gazetenin okurlarına anlatmaya gerek yok. bu, iyi parti adına yapılmış en önemli beyanlardan biri çünkü akşener’in kanlı ve hukukdışı geçmişinden en ufak pişmanlık duymadığının teyidi. hadi diyelim siyasette özeleştiri pek başvurulan bir yöntem değil, pişmanlık duysa da ifade etmez ama bu açıklama aynı zamanda benzer politikalar yürütme vaadi!
akşener’e tekrar dönmek üzere şunu sormak istiyorum. altılı masa’dan ciddi bir program geldi mi? istanbul sözleşmesi tartışması ve aday tartışmaları dışında önemli bir tartışması var mı?
bu ittifakın, siz bu yazıyı okuduğunuz gün yapılacak toplantısında konuşulacaklar arasında istanbul sözleşmesi’nin yanı sıra siyasi ahlak ve strateji planlama teşkilatı yasalarının bulunduğunu, göçmenler, dış politika, tarım, sanayi ve eğitim için adımlar planlandığını basından öğrendik ama adımların neler olduğunu bilemiyoruz. yine aynı yazıya[1] göre sadece cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılırsa, khk’lar öne çıkacak.
bütün bunlar, bırakın devlet ve toplumda yaratılmış geçmiş hasarı silecek bir programı, herhangi bir ortak program ihtimalinin bile zayıf olduğunu gösteriyor.
şunun altını çizmek isterim; 2019 yerel seçimlerinde, özellikle metropollerde chp’nin kazanması değil ama akp’nin kaybetmesi çok önemli bir başarıydı. bu sadece iktidar karşıtlarına moral vermedi. bundan çok daha önemlisi, akp’nin, yerel yönetimlerin kaynaklarıyla kendi seçmenini tatmin etmesi ve özellikle istanbul büyükşehir belediyesi’nin kaynaklarıyla kendi entelijansiyası ve medyası da dahil olmak üzere birçok kesimi beslemesi durumunu ortadan kaldırdı. seçimden kısa bir süre sonra star ve güneş gazetelerinin kâğıt baskıdan vazgeçtiğini hatırlarsınız. çünkü bu gazetelerin belediyelerin toplu alımıyla ayakta duruyordu. yani o yerel seçimde iktidarı zayıflatacak somut sonuçlar elde edildi.
önümüzdeki seçim daha kritik. akp’yi iktidardan uzak tutmakla yetinemeyiz, sebep olduğu hasarı bir vadede tamir etmek zorundayız. bunun garantisi emek ve demokrasi ittifakı’nın masada yer alması ve onların da aday, vekil vb. tartışmalarını –vazgeçemiyorlarsa bile- öteleyip somut bir program ortaya koyması ve bu programı, ona ihtiyacı olan en geniş kitlelere ulaştırması. izninizle somut’un altını çizeceğim ve temsilin kişilerle değil programla ilgili olduğunu hatırlatacağım.
bir önemli nokta daha var; cumhur ittifakı’nın iyi parti’ye kollarını açıp muhabbetle karşılayacağına şüphe yok ama iyi parti böyle bir karar aldığında, çoğunu chp’den kopardığı laik milliyetçi oyların önemli bir kısmını kaybeder. anketlere güvenmek zor ama yine de şu açık; emek ve demokrasi ittifakı’nın oy potansiyeli iyi parti’den düşük değil. bu koşullarda, masada iyi parti’nin tercih edilmesi demokratik siyasette yeri olmaması gereken, devlet içi güçlerin tercihi. bu, aynı zamanda bize seçimlerle ulaşabileceklerimizin sınırını gösteriyor. ama o sınırın içindekiler de önemsiz değil.
bu topraklar, çok uzun zamandır, siyaseti kişiler üzerinden tartışma kolaycılığına alıştırıldı. o alışkanlığı kırmak demokratik siyasetin temeli. bu gerçeğin farkında olarak, kişilere değil siyasete oy vereceğimizin ve siyasal varlığımızın seçmenlikten ibaret olmadığının bilinciyle oluşturulmuş, kısa vadeli, devrimci ve gerçekçi bir programa önümüzdeki dönemde çok ihtiyacımız olacağını düşünüyorum.
[1] https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/altili-masanin-ilk-uc-gundemi-belirlendi-7373152/