Urfa’da çalıştay düzenleyen Demokratik İslam Kongresi’nin (DİK) Eş Sözcüsü Fadıl Bedirhanoğlu, Müslüman ile islamcı olmanın farkına değinerek “İslamcılar ve dinciler, öteden beri hak ve adaleti değil, kendilerini güçlü kılmaya çalışmışlardır” dedi. Bedirhanoğlu, ”Yezitlerin değil, hak ve adalet merkezli İslam sentezinde buluşalım” çağrısında bulundu.
Urfa’da düzenledikleri çalıştay açılışında konuşan Demokratik İslam Kongresi (DİK) Eş Sözcüsü Fadıl Bedirhanoğlu, DİK’in çağrısı Yezit’lerin İslam sentezinde değil, İslam peygamberi Muhammed’in barış ve adalet merkezli İslam sentezinde buluşalım” dedi.
Demokratik İslam Kongresi (DİK), “İktidar İslamcılığı ve Takva” başlığıyla geçtiğimiz hafta Ankara’da düzenlediği çalıştayın ikincisini bu kez Urfa’da düzenledi. Dedeman Oteli’nin konferans salonunda organize edilen çalıştaya, HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Urfa Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş ve DİK delegasyonunun yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
4 oturumdan oluşan çalıştayın ilk oturumunda “Dünden Bugüne Demokratik İslam Kongresi”, ikinci oturumda “Kötülükle Mücadele ve İslami Muhalefet”, üçüncü oturumda “Ahlaki Toplum ve Yozlaşma”, dördüncü oturumda ise “Toplumsal İnşa ve Alternatif Dayanışma” tartışılacak. İlk oturumun açılış konuşmasını DİK Eş Sözcüsü Fadıl Bedirhanoğlu yaptı.
Müslüman ile İslamcı farkı
Müslüman olmak ile İslamcı olmanın, dindar olmak ile dinci olmanın aynı şeyler olmadığı üzerinde durarak sözlerine başlayan Bedirhanoğlu, Müslüman ve dindar olan kimselerin hayatlarının her alanında Allah’ın dinini ve peygamberi Hz. Muhammed’i referans aldığını ifade etti.
‘İslamcılar adaleti değil kendilerini güçlü kılmaya çalışmışlardır’
İslamcı ile dinci kimselerin kendilerini Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed’le güçlendirerek başkalarının üzerinde tahakküm kurmaya çalıştığını söyleyen Bedirhanoğlu, “İslamcılar ve dinciler, öteden beri kişileri güçlendirmek suretiyle kendilerini güçlendirirler. Güç odağı haline getirilen o kişiler, hak ve adaleti değil, kendilerini güçlü kılmaya çalışmışlardır. Ortadoğu’daki hükümdarlıkların tamamı bunun canlı örnekleridir” diye konuştu.
‘Yezitlerin değil hak ve adalet merkezli İslam sentezinde buluşalım’
Bedirhanoğlu, bunun en yakıcı örneğinin ise IŞİD olduğunu belirtti. IŞİD’in ‘İslamcılık’ adına mazlum insanları yurtlarından ederek, katlettiğini, İslam peygamberinin mücadelesiyle kaldırılan köleliği tekrardan hayata geçirmeye çalıştığını söyleyen Bedirhanoğlu, şöyle devam etti: “Demokratik İslam döneminde ortaya çıkan kişiler ve IŞİD tarzı oluşumlar, İslam’ın sentezi olamazlar. Allah’ın İslam sentezinde adalet ve özgürlük her şeyin önündedir. Allah’ın İslam sentezinde öldürmek yoktur. Allah örnek alınması gereken kişi olarak Muhammed’i örnek göstermiştir. Muhammed de bize Medine’yi örnek göstermiştir. Medine örneği araştırıldığında anti-demokratik hiçbir yönünün olmadığını görmek mümkündür.”
Bu nedenle DİK olarak, “Yezit’lerin İslam sentezinde değil, İslam peygamberi Muhammed’in hak ve adalet merkezli İslam sentezinde buluşma” çağrısında bulunduklarını söyleyen Bedirhanoğlu, “DİK’in bu iddiası çok büyük ve kutsaldır” diye konuştu. Bedirhanoğlu’nun ardından oturum konuşmacılardan Prof. Dr. Nurettin Turgay, “İslam’da takva” başlığı altında bir sunum yaptı. Kuran-ı Kerim’in insanlara “birbirinizi iyi tanıyın” dediğini ifade eden Prof. Turgay, insanların tanımakla yetinmeyip birbirlerini anlamaya çalışmaları gerektiğini kaydetti. Turgay, “İslam dinini anlamak için önce birbirimizi tanımamız ve anlamamız gerekiyor” dedi.
‘DİNLER DİNSİZLİKTEN DOLAYI DEĞİL DİNE KARŞI ÇIKMIŞTIR’
Oturumun bir diğer konuşmacısı olan Fatma Ünsal ise, “Güç Merkezli Din Anlayışı” başlığı altında konuştu. Sözlerine güç merkezli din anlayışıyla mücadele ederken hayatını kaybeden Hz. Hüseyin’i anarak başlayan Ünsal, dinlerin, dinsizliğe karşı ortaya çıkmadığı üzerinde durdu.
Hz. Musa’nın ve Hz. İsa’nın resul olduğu zaman karşılarında bir dinsizlik olmadığını belirten Ünsal, “Mesele, Allah’a göre en doğruyu bulmaktır. Ancak Türkiye’de İslam dini dendiğinde daha çok karşısındaki dinsizliğe cevap olmuş gibi geliyor. Dinler aslında dine karşı gelmiştir. Hz. İsa’nın dini olan Hristiyanlık tahrif edildiği için İslam gelmiştir. Yoksa İslam çıktığında dinsizlik yoktu” ifadelerini kullandı. Çalıştay, katılımcıların katkıları ile devam ediyor.
Kaynak: MA