Dicle Nehri’nin her geçen gün debisi düşerken, aynı zamanda yoğun olarak da kirletiliyor. İktidarın nehrin her noktasına barajlar inşa etmesinden sonra kayyumun da nehrin kıyısındaki çöpleri dahi toplamadığı ve kanalizasyonların salınmasına bir önlem almadığı görülüyor
Mezopotamya havzasının iki ırmağından biri olan ve Diyarbakır’dan geçerek ilerleyen Dicle Nehri, yaşanan iklim değişimlerinin etkisi, nehri besleyen derelerin ve Hazar Gölü’nün kurumaya başlaması ile Dicle Barajı’nda tutulan sular nedeniyle ciddi bir susuzluk ve kirlilik yaşanıyor. Debisi iyice düşen Dicle’nin üzerine Hasankeyf’i yok edecek olan Ilısu Barajı’nda su tutulmaya başlanması ile alt havzaya artık su akmaz olacak. Bir dönem kelek ve botlarla gezilen Dicle Nehri’nde şimdilerde yaya olarak karşıdan karşıya geçmek bile mümkün. Bölgenin hayat kaynağı olarak anılan ırmağın kuruması nedeniyle binlerce balık ise her yıl yaşamını yitirirken, Dicle’nin suyu ile beslenen Hevsel Bahçeleri de yaşanan kuraklıktan önemli ölçüde etkileniyor.
Nehir çöplüğe dönüşüyor
Dicle Nehri’ne birçok noktadan kanalizasyon bırakılıyor. Nehrin kıyısında bulunan kum ocakları ise hem nehir yatağını hem de Hevsel Bahçeleri’ni adeta yok ediyor. Masallara konu olan Dicle’de bir zamanlar bulunan birçok balık türünün nesli tükenmiş durumda. Nehrin etrafında boylu boyunca bulunan parklar ve oturma alanları kokudan durulumaz hale geldi. Yurttaşlar, kanalizasyon suları ve atılan çöpler nedeniyle kötü kokuların yayıldığı nehrin temizlenmesini istiyor.
Dilekçeler sümen altı ediliyor
Son yıllarda bu kirliliğin daha da arttığını ifade eden Cizreli yurttaş Abdulhamit Çancı, ne belediyelerin ne de Çevre İl Müdürlüğü’nün bu konuya dair bir çalışması olmadığını belirterek, “İnsanların sosyalleşme alanı bu nehrin kenarları. Piknik için de oturmaya da buraya geliyorlar. Atık sular doğayı tamamen kirletiyor. Dicle Nehri’nin tarihi düşünülmeli ve bu konuyla acilen ilgilenmeliler. Defalarca ilgili mercilere dilekçeler yazdık, ancak kimse bizi kale almadı. Yakın bir yerde arıtma tesisi var oraya yönlendirsinler, yoksa yeni bir tesis açsınlar. Herkes bu kokudan rahatsız oluyor. Yeni belediye yönetiminden atık sulara bir çözüm bulmasını bekliyoruz” dedi.
Hazar Gölü kuruyor!
Elazığ’ın yakınındaki Hazar Gölü, Dicle Nehri’nin iki ana kaynağından biriyken, Hazar Gölü yakınlarındaki derelerin kuruması nedeniyle artık nehri besleyemiyor. Hazar Gölü’nün doğusundaki Elazığ Maden’e bağlı köylerde çeşmeler çoktan kurudu. Bölgeye eskiden olduğu gibi kar düşmüyor olması suların kuruma nedenlerinden birisi. Yaşanan küresel ısınmanın etkileri her geçen gün daha da hissedilen bölgede Hazar Gölü’nün su seviyesi iyice düşmüş durumda. Bu gölün kurumaya başlamış olması nedeniyle Dicle Nehri eskisi gibi beslenemiyor.
Su, savaş nedeni olacak!
Geçtiğimiz günlerde Hindistan ve Pakistan’ı savaş noktasına getiren şey, Hindistan’ın Pakistan’a akan suları kendi sınırları içindeki bölgelere yönlendirmesiydi. Türkiye’nin Dicle ve Fırat nehirleri üzerine kurduğu devasa barajlara hem Suriye’den hem de Irak’tan ciddi tepkiler gösterilirken Türkiye’nin Rojava’ya yönelik benzer su kısıtlamaları yaptığı biliniyor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde savaşların en temel sebeplerinden birisinin su olacağı öngörüsü artık gerçek olma aşamasına vardı. Özellikle 2022 yılından sonra Ortadoğu, Asya ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde, su kaynaklarına erişim yolları üzerindeki denetimin savaş sırasında bir silah niteliği kazanacağı iddiaları ise daha çok yapılmaya başlandı.
NASA uyarmıştı!
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın 2003- 2010 yıllarına ait uydu görüntüleri Ortadoğu’da büyük miktarda içme suyu kaybı yaşandığını ortaya koymuştur. Araştırmacılar Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ta Dicle ve Fırat nehirleri havzalarının bulunduğu bölgede su rezervlerinde yaklaşık 144 kilometreküplük azalma tespit etti. Tatlı su depolarındaki toplam kaybın Lut Gölü büyüklüğünde olduğu belirtildi. NASA’nın araştırması Ortadoğu’da içme suyunun azaldığı ve gelecekte bazı ülkelerin su sıkıntısı çekeceği iddialarını haklı çıkarıyor. Dünya Bankası da Doha’da düzenlenen iklim zirvesinde, gelecek yıllarda Ortadoğu ile Kuzey Afrika’nın bazı bölgelerinde su eksikliğinin başlıca sorun haline gelebileceğini belirtmişti.