Basın açıklaması ile tutuklu gazetecilerin 9 aydır iddianamesinin hazırlanmamasına tepki gösteren DFG ve MKGP, tutukluluk sürecinin bir infaza dönüştüğüne dikkat çekerek, ‘Hani tutuklu yargılanma istisna, tutuksuz yargılanma esastı’ dedi
Amed’de 8 Haziran’da düzenlenen operasyonda 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. Operasyonda gazetecilerin evleriyle birlikte çalıştıkları Pel, Piya ve Ari isimli yapım şirketleri ile JINNEWS bürosunda da arama yapıldı.
Piya ve Ari Yapım’da 30 günü aşkın süre “arama” adı altında polis ablukası sürdü, çalışanlarının dahi binaya girmesine izin verilmedi. 8 gün süren gözaltının ardından Diyarbakır Adliyesi’ne çıkartılan gazetecilerden 16’sı tutuklandı. Gazetecilerin tutukluluğunun üzerinden 9 ay geçmesine rağmen henüz iddianameleri çıkmadı.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKGP), gazetecilerin tutukluluğunun üzerinden 9 ay geçmesine rağmen iddianame hazırlanmamasını Diyarbakır Adliyesi önünde bir araya gelerek protesto etti.
“Özgür basın susturulmaz” pankartının açıldığı açıklamada tutuklu gazetecilerin fotografları taşındı. Tutuklu Gazetecilerin aileri ve HDP Milletvekili Remziye Tosun’un da katıldığı açıklamanın Türkçesini DFG yönetcisi Cuma Daş, Kürtçesini ise MKGP üyesi Roza Metina okudu.
İddianame neden hazırlanmıyor
Açıklamayı okuyan Cuma Daş, 16 gazetecinin tutukluluğu üzerinden 9 ay geçmesine rağmen ortada hazırlanmış bir iddianamenin olmadığını söyledi. Tutukluluk süresinin bir işkenceye ve yargısız infaza dönüştüğüne dikkat çeken Daş, “Bu işkenceyi ortadan kaldırmaktan sorumlu dosya savcısı, bu haksız tutukluluk süresine kılıf aramaya çalışmaktadır. ‘Dijital dokümanlar çok fazla’ gerekçesi uyduran savcıya soruyoruz: ‘Gazetecilerin bunca süre tutuklu kalması çok fazla değil mi?’ Arkadaşlarımız gözaltındayken yandaş medyada algı yaratmak için servis edilen haberlerde, 80 saatlik program dökümlerinin incelendiği belirtilmiş ve buradan örgütsel bağ kurulduğu iddia edilmişti. Belli ki o 80 saatlik program dökümünden ‘örgüt üyeliği’ çıkartamayan savcı bu kez de farklı dijital doküman arayışlarına girmiştir. Savcı, bir ayını geride bırakan depremi gerekçe yaparak, dijital dokümanların eline ulaşmamasını Emniyet İl Müdürlüğü binasının hasar görmesine bağladı. Peki, depremden önceki 8 ay boyunca ne yaptınız, neden hazırlamadınız?” diye sordu.
Bırakın bahaneyi
Dosya savcısının bu tutumunun iddianameyi savcının değil de polisin hazırladığına işaret ettiğini söyleyen Daş, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu duruma müdahale etmesi gerekirken, “Dijital dokümanlar çok fazla” gerekçesine sığındığını söyledi.
Savcılığın bahaneleri bırakıp iddianameyi hazırlamasını isteyen Daş, “Bırakın bu bahaneyi; bu kadar kapsamlı olduğunu söylediğiniz bu soruşturmanın savcısını neden diğer dosyalardan muaf tutmuyorsunuz? Neden bu dosyaya tek kişinin yargılandığı bir dosya muamelesi yapıyorsunuz? Diyelim ki “dijital dokümanlar çok fazla’, bırakın tüm meslektaşlarımızı ve iddianameyi öyle hazırlayın. Hani tutuklu yargılanma istisna, tutuksuz yargılanma esastı!” diye konuştu.
Tutuklama cezalandırmaya dönüştü
16 gazetecinin 9 aydır cezaevinde olmasının bir cezalandırmaya dönüştüğüne vurgu yapan Daş, bu durumun seçimlere giderken enkaz olup halkın üstüne çöken siyasal iktidardan bağımsız olmadığını bildiklerini söyledi. Savcı ve hakimlere seslenen Daş, “Bugün olan, yarın olmayacak olan iktidarın talimatıyla hareket etmeyi bırakın, bu yanlıştan dönün, haksız ve hukuksuz uygulamadan vazgeçin. Gazetecileri sırf iktidarın güdümünde yayın yapmadıkları için yargılamayın. 16 gazeteci arkadaşımızı derhal tahliye edin ve iddianamelerini hazırlayın” diye konuştu.
HABER MERKEZİ