Abdullah Aysu
Kışın bitmesi baharın başlaması ‘devrim’dir. Kadimden bu yana böyledir; öyle bilinir, kabul edilir.
Devrim çalındı
Ne yazık ki, bu yıl kış kışlığını, bahar baharlığını, yaz yazlığını yapmadı. İklim değişeli, -doğadan hırsızlık yapılalı beri- böyle mevsimler. Güz mevsimi yaklaştı, kapıyı çalmasına şunun şurasında iki ay kaldı. Güz ne yapar, ne eyler henüz belli değil. Bilinmiyor. Bekleyelim görelim.
Devrimcilik
Doğadan yapılan hırsızlama ile sadece değişen iklim olmadı; değişen iklim ile “devrim” çalındı aslında, yerine sermaye tarafından karşı devrim ikame edildi. Ya devrimcilik? Nasuh Mitap: devrimciliği, “İnsanın insanlığa sahip çıkmasıdır” diye tanımlamıştı. İnsanlığa sahip çıkıyor muyuz? Evet diyorsak Deniz Poyraz niye katledildi? Hayırsa niye?
Buraya kendi adıma bir özeleştiri bırakayım.
Hoş gelişler
TUİK’e göre bile tarımsal girdi fiyatları aylık bazda yüzde 1.71, yıllık yüzde 22.15 yükseldi. Gübre fiyat artışı ise yıllık yüzde 41.78’e ulaştı. Hoş gelişler ola kıtlık mı diyelim, yoksa eli böğründe bırakılmış çiftçinin yanına geçip saf mı tutalım? O da insanlığımıza endeksli.
Obruklar
Devrimi çaldırdığımız gibi devrimciliğimizle beraber değerlerimiz de erozyona uğradı. İnsanlığa sahip çık(a)madığımız gibi ekolojiyi de koruyamadık. Baharlar avuçlarımızdan uçtu, topraklar çoraklaştı. Göle su gelene kadar kurbağanın, gökten yağmur damlası düşene kadar çiftçinin gözü patladı. Şimdi Konya Ovası’nda oluşan obruk sayısı 1000’i geçti. Obruklar niye? Herkesin obruklara yönelik bir yanıtı vardır mutlaka. Benim cevabım: Tarım, ekoloji ve insanlık politikaları müsilajlandığı için obruklar oluşuyor, girdi (tohum, ilaç, gübre, mazot, su, elektrik) fiyatları yükseliyor.
Demem odur ki, insanlık tarlasında izi olmalı insanın.