Devletin ‘Yenidoğan çetesi’ olarak değerlendiren bu yapılanmada yer alan isimlerin fotoğraf albümlerinde yine bilindik isimler çıktı. AKP’den Süleyman Soylu, İbrahim Kalın, Numan Kurtulmuş, Tayyip Erdoğan ve daha birçok isim bu çete üyeleriyle birlikte fotoğrafları bulunuyor
Savaş politikaları, ekonomik kriz, yoksullaşma ve toplumsal çürümenin yol açtığı ağır sonuçlar, büyüklerin hayatını ve geleceğini sakatlarken, yeni doğmuş bebekler de Türkiye’nin bu uçuruma yuvarlanan gidişatından nasibini alıyor. SGK’dan fazla para alabilmek için bebekleri yoğun bakım ünitelerinde ölüme gönderen “Yenidoğan Çetesi” hakkında hazırlanan iddianamede her gün yeni ayrıntılar ortaya çıkarken ticarileştirilmiş sağlık hizmetlerinin yarattığı bu korkunç olay toplumda büyük öfkeye yol açtı.
Bakırköy Savcılığı’nın hazırladığı iddianamede, çete lideri olduğu iddia edilen şüpheli Dr. Fırat Sarı ve Dr. İlker Gönen’in birlikte hareket edip hastanelerin uygun koşullarda tedavi verebilecek durumda olup olmadığına bakmaksızın, bebek hastaları anlaşmalı oldukları hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ettirdikleri kaydedildi. İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Para uğruna yapılanlar
İddianamede, şüphelilerin, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarını sağlayarak SGK’den yüksek ücret tahsil ettikleri, bazı hasta yakınlarından fazladan para alınarak maddi çıkar elde edildiği ve kârın çoğunluğunun sağlık çalışanı olan çete üyesi şüphelilerle paylaşıldığı belirtildi. Hastane sahipleri ve başhekimlerin örgüt çeteye yardım ederek maddi çıkar sağladıkları ifade edilen iddianamede, şüphelilerin yaptıkları bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 katı artırdıkları kaydedildi.
Sahte raporlar
İddianamede, şüphelilerin, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden hemşireler aracılığıyla, “simsarlık” diye tabir edilen şekilde hasta yakınlarından piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları alıp kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları anlatıldı. Fezlekede, şüphelilerin, SGK’dan yüksek meblağda ödeme almak için bebeklerin yatış sürelerini uzattıkları, tedavi şartları yeterli olmayan hastanelere sevk edilen bazı bebek hastaların kısa sürede öldüğü ve bunar için sahte raporlar yazıldığı belirtildi.
Dehşet verici ayrıntılar
İddianamede yer alan Sağlık Bakanlığı raporunda da, tek tek anlatılan cinayetlerin ayrıntıları yer aldı. Raporda, ölen bebeklerden birinin 26 Kasım 2023’te devlet hastanesinde sağlıklı bir şekilde doğduğu, bebekte kalp yetmezliği başlaması üzerine, çetenin anlaşmalı olduğu özel hastanelerden birine sevk edildiği, o sırada hastanede olması gereken şüpheli Dr. Dursun Eryılmaz’ın hastanede olmadığı ve yaklaşık 6 aylık siyahi bebeğin ölümünün, eğitimi yetersiz hemşire ve diğer çalışanların fark etmemesi sonucu olduğu belirtildi.
Raporda, erken doğumla dünyaya gelen ‘Kaya’ bebeğin öldüğü gece hastanede yalnızca doktor değil, yeni doğan hemşiresinin bile bulunmadığı, sadece yardımcı hemşirenin bulunduğu kaydedildi. Doğduktan dört gün sonra ölen ‘Havvanur’ bebeğin ölüm raporunun bilerek yanlış yazıldığı, örgüt yöneticisi şüpheli İlker Gönen’in olayı örtbas etmek için ölüm saatini ve nedenini değiştirdiği tespit edildi.
Bırakın ölsün
Aynı raporda ‘Kerem’ isimli bebeğin yoğun bakımda olduğu sırada kalbinin durduğu, hemşirenin hastane dışında olan doktor İlker Gönen’i aradığı, Gönen’in ise hastaya canlandırma uygulamasına gerek olmadığını, hasta dosyasına ’20 dakika canlandırma uygulanmış gibi’ göstermesinin yeterli olacağını söylediği de yer aldı.
Bir yıl önce bilgi gelmiş ama…
İddianamede ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Özel Hastanelerin Denetiminden Sorumlu Biriminin bebek ölümlerine ilişkin duyumları daha önce aldığı belirtildi. 27 Mart 2023’te CİMER’e yapılan ihbarda, durumun resmi kurumlara bildirildiği belirtilirken, İstanbul İl Sağlık yetkili doktoru Malik Türkay Esin, 22 Mayıs 2023’te alınan ifadesinde benzer duyumlar daha önce aldıklarını belirtti. Önceki tarihlerde 112 Acil Sağlık Başhekimliği yaptığını belirten Dr. Esin, “Burada görev yaparken kulağımıza 112 çalışanlarının para karşılığında hastaları sürekli aynı hastanelere yönlendirdiği duyumlarını alıyorduk. Yapmış olduğumuz denetimlerde yoğun bakımdaki bebeklere ait tedavi dosyalarının günlük olarak doldurulmadığını, bazı tedavi şekillerinin bebeğin durumu ile uyumlu olmadığını tespit ettik” dedi. Esin, “Kulağımıza gelen duyumlarda 112 nakil birimi çalışanlarından bazılarının resmi kanaldan yapmaları gereken bu görüşmeyi kendi özel telefonları ile yaparak istedikleri hastaneye yönlendirerek çıkar sağladıkları ve yapmış oldukları usulsüzlüğü gizlemeye çalıştıklarını öğrendik” dedi.
Bahçeli’nin eski koruma müdürü
Gazete Pencere’den Tolga Balcı’nın haberine göre, çetenin başı olan Doktor Fırat Sarı ile konuşmaları yansıyan TRG hastanesi Genel Müdürü Murat Mantuş’un Polis Akademisi’nden mezun olduktan sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Koruma Müdürlüğünü yaptığı ortaya çıktı. Mantuş, 1997 ile 2003 yılları arasında koruma müdürlüğü görevini üstlendi. Mantuş’un ilerleyen yıllarda da MHP ile ilişkileri devam ettiği sosyal medya paylaşımlarında görülebiliyor.
Celal Adan’ın dünürü de listede
Yenidoğan bebek çetesinin anlaştığı hastanelerden biri olan Özel Şafak Hastanesinin sahibi Seçim Öztürk’ün DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesinden yargılanan MHP’li Meclis Başkanvekili Celil Adan’ın dünürü olduğu öğrenildi. 12punto’dan Nagihan Yılkın’ın haberine göre Öztürk’ün kızı Ceyda Öztürk’ün düğün yemeğinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Dönemin TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile dönemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da konuklar arasında bulundu
AKP aday adayı bir hekim
Eski Bakan Mehmet Müezzinoğlu’na ait Avcılar Hospital’ın başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız’ın, ‘özel hastane çetesi’ dosyasında şüpheli olduğu belirtildi. Avcılar Hospital’ın internet sitesindeki ‘Hekimlerimiz’ kısmında Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız’ın halen ‘Genel Direktör/Başhekim’ olduğu dikkat çekti. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP Yozgat Milletvekili aday adayı olduğunu bildirilen Yıldız’ın 2005’te Diyarbakır Devlet Hastanesi Başhekimiyken de hakkında personel şikâyetleri olduğu bildirildi.
Eski bakanın hastanesi de var
Hazırlanan iddianamede, en az 12 bebeğin ölümüne neden oldukları belirtilen çetenin faaliyetlerini yürüttüğü hastanelerin listesi de yer aldı. 494 sayfalık iddianamede, İstanbul’da bulunan 19 özel hastaneye yer verilirken, Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun sahibi olduğu Özel Avcılar Hospital Hastanesi’nin de listede yer aldığı anlaşıldı.
‘Devletçi ve yurtsever biriyim!’
“Yenidoğan Çetesi” ile ilgili olarak Büyükçekmece savcısını makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin, ifadesinde sözlerinin “yanlış anlaşıldığını” öne sürerek, “Devletçi ve yurtsever biriyim” savunması yaptı. Zengin tarafından 100 bin dolar karşılığında savcıya suikast yapması teklif edilen M.E.O. ise, Zengin’in kendisini içişleri bakanlığı müsteşarı olarak tanıttığını ve kendisine MİT kimliği ve silah verdiğini iddia etti. M.E.O., bir süre sonra Zengin’in “İstanbul ilinde bulunan bir adliye personeli bizim işlerimize çomak sokuyor. Sana motosiklet kullanan bir şahıs ile bir silah göndereceğim. Sen maskeli olarak motosiklet kullanan şahsın arkasına binerek, adliye personelinin kullanmakta olduğu araca, trafik ışıklarında durduğu esnada, tekerleklerine ve ön yolcu koltuğuna birer el ateş edeceksin” dediğini ama kendisinin bu işi kabul etmediğini belirtti.
Savcı Y.E., bebeklerin özel hastanelere nakledilerek haksız kazanç sağlanmasına yönelik soruşturmayı yürüttüğü sırada makam odasında tehdit edildiği videoda Zengin, “Bu çetenin içinde aktif istihbaratçılar var. Papa’yı vuran, MHP’nin, devletin kullandığı’ adamlar” diye tanımladığı tetikçilerden söz ederek savcıyı üstü kapalı ölümle tehdit etmişti.
Sağlık Bakanı: Örnek bir sistemimiz var
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ‘Yenidoğan çetesi’ skandalına ilişkin iddianamede adı geçen iki hastanenin kapatıldığını ve kamuoyunun meşgul edildiğini belirtti. Sağlık hizmetlerini öven Memişoğlu, “Dünyaya örnek” ifadelerini kullandı. Memişoğlu, “Sağlık sistemimizin dünyanın en iyi sağlık hizmetlerini sunabiliyor ve dünyaya örnek. Bu Türkiye’nin değeri. Maalesef Türkiye’nin bu değerlerine saldırılar oluyor. Kamuoyu, insanlıktan nasibini almamış bazı kişilerin organizasyonuyla meşgul ediliyor” dedi.
TTB: Tokat gibi yüzümüze çarptı
Ortaya çıkan skandal üzerine bir açıklama yapan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, “Bu vahim olayın sorumluları hukuki, idari ve mesleki açıdan soruşturulacak ve yargılanacaktır. Hukuki açıdan yargılama sürecinin başladığı anlaşılmaktadır. Ancak bizce mesele yalnızca hukuki ve idari bir suçla sınırlı değildir. Bu olay aynı zamanda sağlık sisteminin iflas ettiğini gösteren, bu gerçeği tokat gibi yüzümüze çarpacak nitelikte ve kapsamda bir olaydır. Sağlığın alınır satılır bir meta, hastaların müşteri, sağlık kuruluşlarının ise ticarethane durumuna getirilmesinin sonucudur. Bunun sonucu olarak amacın yalnızca kâr etmek ve bunu maksimize etmek olduğu bir sağlık piyasası içinde, etik ve kanun dışı işlemler işin doğası gereği daha sık görülür hâle gelmiştir” dedi.
Açıklamada, “Bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin/kurumların yapılacak yargılama sonucunda hak ettikleri cezaları alması elbette en büyük isteğimizdir. Ancak yoğun bakım üniteleri çok ağır koşullarda çalışılan birimlerden biridir. Burada fedakârca çalışan sağlık çalışanlarının tamamını töhmet altında bırakacak değerlendirmelerden uzak durulması gerektiği akılda bulundurulması gerekmektedir” denildi.
DEM Parti: Çöküşün kanıtıdır
Bebeklerin ölümüne neden olan “Yenidoğan çetesi”ne dair açıklama yapan DEM Parti ve TTB, “AKP’nin yıllardır uyguladığı kapitalist neoliberal politikaların sağlık sistemimizde yarattığı büyük çöküşün en somut kanıtıdır” dedi. DEM Parti X hesabından yapılan açıklamada, “Bugün yaşadığımız bu çete olayı, aslında sağlıkta özelleştirmenin, kamu yararını değil, sermayeyi önceleyen politikaların doğal sonucudur. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ilk gününden itibaren uyardık: Sağlık, kâr amacı güdülerek sunulamaz. Kâr amacıyla sunulan her hizmet, kaçınılmaz olarak insan hayatını değersizleştirir”
HABER MERKEZİ