Devlet Bahçeli’nin iadesini istediği itibar nasıl bir itibar? Devletin arşivlerine göre bu itibar katliam, yağmacılık, tecavüz ve suikastlardan oluşuyor. Topal Osman, Rumların, Ermenilerin, Kürtlerin katledilmesinde ve mallarının yağmalamasında rol aldı
Hüseyin Kalkan
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve iki arkadaşı Meclis başkanlığına verdikleri bir teklifle Topal Osman’ın itibarının hukuken iade edilmesini talep etti. Bu, bu yasama yılında Bahçeli’nin kendi imzası ile verdiği ilk kanun teklifiydi. Topal Osman, Cumhuriyet kurulmadan az önce, Meclis tarafından ölüm cezasına çarptırılmış ve Meclis önünde asılmasına karar verilmişti. Topal Osman çatışmada ölü ele geçtiği zaman kafası kesildiği için, Meclis önünde ayaklarından asılarak karar yerine getirildi.
Hepsi bu kadar değil. Bahçeli’nin iadesini istediği itibar, devletin arşivlerine göre, katliam, yağmacılık ve suikastlardan oluşuyor. Karadeniz bölgesinde Rumların ve Ermenilerin katledilmesinde rol alan Topal Osman, Koçgiri’de Kürtlerin katledilmesinde ve malların yağmalanmasında rol aldı.
Devletin adamı Osman
İslam Ansiklopedisi’nde yer alan biyografisini göre Topal Osman, Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde doğdu. Ticaretle uğraşan Feridunzâde Hacı Mehmet Efendi’nin oğludur. Topal Osman’ın okur-yazarlığı olup olmadığı bilinmemektedir. Ama herhangi bir eğitim görmemiştir. Balkan savaşına gönüllü olarak katılmış ve diz kapağından yaralandığı için ‘Topal Osman’ diye anılmaya başlanmıştır. Balkan savaşından sonra Giresun’a dönen Topal Osman’ın bu dönemde Ermeni ve Rumlara saldırdığı ve mallarını yağmaladığına dair şikayetler İstanbul’a gitmiştir.
1. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Topal Osman, Karadeniz bölgesinde devletin önemli bir ayağı oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, Ermeni ve Rum kırımı için belirlediği politikalardan biri de paramiliter güçler kullanmak ve böylece uluslararası arenada gelen eleştirileri savmak ve eleştirilere rağmen kırıma devam etmekti. Topal Osman bunun için tam biçilmiş kaftandı. Cezaevlerinde bulunan katiller ve çapulcular serbest bırakıldı. Tek şart devlet eli ile oluşturulan çetelere katılmaktı. Topal Osman böyle bir çetenin başıydı. Yine aynı ansiklopedinin verdiği bilgiye göre Topal Osman, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin gizli örgütü olan Teşkîlât-ı Mahsusa’nın doğu cephesindeki faaliyetlerinde de aktif görev aldı. Aynı kaynağa göre Topal Osman, 700-800 kişiden oluşan bir çete toplamıştı.
Topal Osman sadece Ermeni ve Rumlara karşı savaşmadı. Bölgede sıradan sivillere de eziyet etmeye başladı; esnafı, köylüyü soymaya başladı. Bu faaliyetlerinden dolayı hakkında çok sayıda şikayet yapıldı. 25 Ağustos 1916’da Sivas Dîvânvharbi’nde yargılandı ve bir süre gözaltında tutuldu. Giresun’a dönünce belediye başkanı olan Dizdarzâde Eşref Bey’i istifa etmeye zorladı ve belediye başkanlığını üstlendi.
Ermeni Soykırımı’nın sanığı
Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra, Ermeni soykırımında rol alanları yargılamak üzere kurulan İstanbul Dîvânı-harbi tarafından hakkında tutuklama kararı verildi. Ve yargılanmak üzere yakalanıp İstanbul’a getirilmesi istendi. Bu nedenle şehirden kaçarak Keşap bölgesine gitti. Orda Rumlara karşı faaliyetlerini sürdürdü. Dokuzuncu Ordu müfettişliğine tayin edilen Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtiği sırada Havza’dan İstanbul’a gönderdiği 5 Haziran 1919 tarihli raporda bu konuya da yer verdi. Kaçak durumunda bulunan Topal Osman Ağa çetesinin güvenliği sağlamakta önemli rolü olduğunu, bundan dolayı Giresun ve doğusunda asayişsiz bir hareketin görülmediğini yazdı. Topal Osman ise Sivas, Tokat ve Karahisar Rum metropolitlerine baskı yaparak patrikhaneye ve İstanbul hükümetine tehcirle ilgisi olmadığına, affedilmesi gerektiğine, hakkında şikayet bulunmadığına dair bir mektup yazdırdı. 30 Haziran 1919’da Karahisar mutasarrıfı aracılığıyla af diledi. Sivas Valisi Reşit Bey vasıtasıyla 7 Temmuz’da Meclis-i Vükelâ, Topal Osman ve 168 arkadaşını şahsî hukuk saklı kalmak şartıyla affetti.
Ankara’nın emrinde
Ankara hükümetinin kurulması üzerine Topal Osman, Mustafa Kemal’e bir telgraf çekerek kayıtsız şartsız Ankara hükümetinin hizmetine girdiğini bildirdi. Hükümet, Topal Osman müfrezesinin doğuda kullanılmasını istediğinden Kâzım Karabekir, Ermeni harekâtında bu kuvveti Kars’a çağırdı. Topal Osman’ın katılmadığı bu harekâtta müfreze doğu cephesindeki savaşlara yetişemedi. Bu sırada Topal Osman on beş kişilik gönüllü müfrezesiyle 10 Kasım 1920’de Ankara’ya gitti ve Mustafa Kemal ile görüştü. 12 Kasım’da Mustafa Kemal Paşa’nın arzusu üzerine Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi teşkil edildi. Giresun’a dönen Topal Osman, askerlik şubesi başkanı Tirebolulu Hüseyin Avni (Alparslan) ve jandarma komutanı Hamdi beylerin desteğiyle başta Giresun olmak üzere Tirebolu, Rize ve Ordu’dan toplanan gençlerle Giresun Gönüllü Taburu’nu kurdu. Bu tabur 1920 Eylülü’nde cepheye gitmek için Trabzon’a geldi. Topal Osman, Giresun Gönüllü Alayı yanında 1921 başlarında Ankara’dan aldığı emir gereği Hüseyin Avni Bey’in başında bulunduğu Giresun Nizâmiye Alayı’nın (42. Alay) kuruluşuyla da uğraştı. (İslam Ansiklopedisi, Topal Osman maddesi)
Koçgiri’de Topal
Koçgiri isyanını bastırmak için gönderilen Sakalı Nurettin Paşa komutasındaki Merkez Ordusu, Kürt kuvvetleri ile baş edemeyince Toplan Osman, Sivas’a gönderildi. Topal Osman, 1921 Martı’nda emirden bulunan 550 kişiden oluşan çetesi ile birlikte bölgeye hareket etti. Topal Osman elinde bu çetelerin yanı sıra ancak ordularda bulunan 3 dağ topu ve makinalı tüfekler de vardı. O zaman oluşan Meclis’te Kürt milletvekillerinin yanısıra Mustafa Kemal’e muhalefet eden bir grup milletvekili de bulunuyordu. Koçgiri İsyanı’nın bastırılması sırasında kendini savunacak silahı bulunmayan sivilleri hedef alması, soygun ve katliam yapılması Meclis’te bulunan Kürtleri ve muhalif grubu harekete geçirdi. Ve Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulmasına kara verildi. Ancak oturumlar gizli yapıcaktı. Erzincan Milletvekili Emin Bey oturumların gizli yapılmasının nedenleri şöyle açıklıyordu: “Çünkü orda öyle bir mezalim icra edilmiştir ki tüyleri ürpertir. Çünkü efendiler memlekette yapılan bütün felaket mezalim Büyük Millet Meclisi namına yapılmıştır. Bunu izah etmek zannedersem hariç su tesiri yapar.” (Meclis Gizli Celse Zabıtlarından aktaran Dilek Kızıldağ Soileau, Koçgiri İsyanı, s. 283/2018) Bu komisyonun hazırladığı raporda Sakalı Nurettin Paşa, Topal Osman’ın yaptıkları nedeniyle suçlu görüldü ve rütbesinin sökülmesine karar verildi. (Daha sonra Mustafa Kemal tarafından affedildi. Rütbesi geri verildi) Meclis’te Sakalı Nurettine Paşa’ya yöneltilen suçlamalardan bazıları şöyleydi: “Koçgiri, Samsun vs. yerlerde gayrimesul kuvveteler kullanmak… Ümraniye İsyanı’nda halk dehalete hazırlanırken Topal Osman’a milleti kırdırtmak.” (A.g.e s.285) Sakalı Nurettin Paşa savunmasın yaparken Topal Osman’ın genel kurmay başkanlığınca Merkez Ordu’nun emiren verildiğini belirtti. Topal Osman ile ilgili şunları söyledi: “Osman Ağa çok hizmet etti. İsyancılara karşı Kemah halkının yardımına Osman Ağa koştu.(A.g.e. s.288)”
Teşhir edilen cenazeler
Koçgiri İsyanı’nın önemli isimlerinden hem bir entelektüel, hem bir komutan olan ve isyanı örgütlemekte önemli bir rolü olan Alişêr beydir. Alişêr, Bey Refahiye’de üstlenmiş olan Topal Osman kuvvetlerine saldırır. Amaç hem Topal Osman’ı yaptığı zulüm için cezalandırmak hem de elinde bulunan silahlara el koymaktır. Mahmut Akyürekli, Koçgiri Kırımı isimli kitabında bu çatışmayı şöyle anlatıyor: “Alişêr, 5 Nisan’da yaklaşık altı yüz kişiden oluşan bir grupla güneyden Refahiye’ye saldırdı. Alişêr, Topal Osman’ın birliğini tutsak almayı hedefliyordu. Refahiye’deki askeri birliklerle birleşen Topal Osman kuvvetlerinin elinde iki top, birkaç da makinalı tüfek olmasın rağmen, Alişêr’in saldırısını iki günde zorlukla durdurabildi; Alişêr’in grubu altmış kişiye varan bir kayıp vermişti. Refahiye’de öldürülen asilerin cesetlerinin ilçe meydanında teşhir edilmesi Alevi Kürtlerin daha da öfkelenmesine sebep oldu. Koçgiri Kürtleri, olayların ilk gününden Refahiye saldırısına kadar esir aldıkları hiçbir asker ve subayı öldürmemiş, hepsinin silahına el koyduktan sonra serbest bırakmışlardı. Onların ölülerine yapılan muamele ise ziyadesi ile aşağılayıcı ve acımasızdı.” (S. 107/ Tarih Kulübü Yayınları ) Mahmut Akyürekli, bu bilgileri Meclis zabıtlarından aktarıyor.
Yağmacı Osman
Topal Osman’ın baştan beri çete kurması ve yönetmesinin nedenlerinden biri de mağdurların mallarına el koymaktı. Akyürekli, kitabında bu konuya dair birçok veri paylaşıyor. Bu verilerin büyük bölümü ise Meclis’in zabıtlarına dayanıyor. Burada bir örnek vermekle yetineceğim: “Topal Osman, geçmişte Ermenilere ve Rumlara yaptığını bu sefer Kürtlere yapıyordu. Bulduğu her şeye el koyuyor. Giresun’a gönderiyordu. Alişan Bey’e ait binlerce araba buğday ve arpaya, bölgede ele geçirilen hayvanlara el koymuştu. Topal Osman, Giresun limanından İstanbul’a canlı hayvan sevkiyatı tekeline sahipti, Koçgiri’de el koyduklarını gemilerle İstanbul’a sevk ediyor ve orada satıyordu. Haklarında ciddi bir tahkikat yapılmayan Topal Osman’ın birlikleri insafsızlıkta sınır tanımıyorlardı. (a.g.e s.124)
Alişan beyin bütün mallarına el konulur. İsyan bittikten sonra da mallarını geri almak için Nurettin Paşa’ya başvurur. Aldığı cevap gayet açıktır. İsyan bölgesinde el konulan mallar iade olunmaz denilir. (A.g.e s.164-165)”
Yağmacı ve tecavüzcü
Yukarıda adını verdiğimiz Erzincan Mebusu Emin Bey’in, 04.10.1921 tarihli gizli oturumda yaptığı konuşmada Topal Osman hakkında söylediklerini şöyle: “Asi diyoruz ve üzerine kuvveti askeriye sevk ediyoruz. Onlar hükümetin tekmil metlibini kabul etmiş bulunuyorlar. Nurettin Paşa’nın, ben bunları cember içine aldıktan sonra hükümetin tekalifini daha tecdit edeceğim diyerek, cember altına aldım diyor ve tuttuğunu öldüreye, ırzlara geçmeye, namuslara taaruz etmeye kalkıyor. Rica ederim, hanginiz bu facia karşısında sabredebilirsiniz?… …Bu suretle beş milyon, on sekiz milyon mahvolmuştur. Bu paralar tamamen gitmiştir. Ben ispata hazırım. Otuz bin hayvanı Osman Ağa Paşa götürmüştür. Refahiye’de arkadaşım vardı, onu işhad ederek, karısı cebren alınmış ve sen Alevisin diyerekten herifin emval ve emlakı yağma edildikten sonra öldürmüştür. (TBMM Gizli Celse Zabitleri, cilt 2, s. 269-270- Aktaran: Selahattin Ali Arik, Kızılbaş Kürd soykırımı, s.315)
Topal Osman’ın sonu
Koçgiri’den sonra Mustafa Kemal, Topal Osman’ı Ankara’ya çağırdı. Burada muhafız taburu komutanlığı görevi yaptı. Meclisi’teki muhalefetin önde gelen isimlerinden Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey’in ansızın ortadan kaybolması büyük bir karışıklığa yol açtı. Onun 27 Mart 1923 Salı akşamı Merkez Kıraathanesi’nde oturmakta iken Cumhurbaşkanlığı Muhafız Taburu Komutanı Topal Osman’ın adamlarından Mustafa Kaptan tarafından çağrıldığı ve Topal Osman’ın evinde boğulduğu anlaşıldı. Bunun üzerine Mustafa Kaptan tutuklandı, Topal Osman’ın tutuklanması için de karar alındı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in, yeni muhafız tabur komutanı İsmail Hakkı Bey komutasındaki Muhafız Taburu, Topal Osman’ın bulunduğu Papazın Bağı’nı kuşattı; çıkan çatışmada Topal Osman ölü olarak ele geçirildi (2 Nisan 1923). Başı kesildi. Meclis’in kararı gereğince başsız cesedi Meclis’in önünde asıldı. Üç saat kadar asılı kalan ceset ailesinin isteğiyle İstanbul üzerinden Giresun’a götürüldü ve Giresun Kalesi’nde Kurban Dede’nin mezarının yanına defnedildi. Ardından mezarı Mustafa Kemal’in emriyle Giresun’da kalede bugünkü yerine nakledildi. Devlet Bahçeli’den önce JİTEM’ci Veli Küçük sahip çıkmıştı Topal Osman’a. Küçük, Topal Osman’ın bir heykelini yaptırdı. Önce Giresun’a dikilmesine izin verilmedi. Daha sonra AKP’li belediye Topal Osman’ın heykelinin dikilmesini sağladı.
İşte iadesi istenen itibar böyle bir itibar.