- Tüccar vergi kaçırıyor.
- Çalışma yaşamı çağdışı. (Çalışma Bakanı)
- Kanunlarımız çağdışı. (Adalet Bakanı)
- Devlet Başkanı çağdışı. (Süleyman Demirel)
- Başbakan sözünde durmayan, “Dün dündür, bugün bugündür” diye biri. (Tüm vatandaşlar)
- Adliyemiz örgüt değildir. En yüksek hakimleri cumhurbaşkanı tayin eder.
- Üniversitelerimiz utanç vericidir. Sözüm ona kırk bilim adamı rektörlük için el pençe divan duruyor ki, Turgut Özal onları tayin etsin.
- Siyasi partilerimiz birer ticaret şirketi gibidirler. Ortaklar daimi suretle birbirlerinin, yek diğerinin yüzüne atarlar. Hepsi de doğru söylüyor ama utanan yok.
- Halk buna rağmen bu parti ve adamlarına rey veriyor.
- Palavra ve yalan dolan metotlarıyla kurulmuş resmi bir görüşümüz var ki, dostlar başına. Tüm dünya başına. Tüm dünya bilim alemine rezil olmuşuz. Bugün hiçbir Avrupa bilim adamına doğru dürüst diyeceğimiz bir sözümüz yok. Tarihimizden konuştuğumuzda “Etiler, Sümerler, Fransızlar ve İspanyollar Türktür” dediğimizde gülüyorlar. Biz de kanıt olarak Etibank ve Sümerbank’ı gösteriyoruz; tabii ki rezil de oluyoruz.
- Kongo, Gana ve Kenya, Mao Mao dediğimiz kavimler sivilleşti. Ama biz kahraman bir ulusun evladı olarak hâlâ kışla talimatı ile idare ediyoruz.
Tüm sivil teşkilatımız; ister seçilmiş olsun, ister bürokrat, hatta devletin hiçbir nimetinden yararlanmayan ve dağında, mağarasında yaşayan Kürtler, eli silahlı MGK’nin elindedir.
- Bizdeki etnik sorunları, hele Kürt sorununu sorma geç.
Peki biz Kürtler ve diğer Türkiye halkları, bu teşkilattan hâlâ ne hayır bekliyoruz? Bu durumda mantıken sorulsa acaba biz mi haklıyız, onlar mı haklı? Bence onlar haklıdır.
Bir körden nişancılık beklemek, bir dilsizden nutuk beklemek ne kadar yersizse, bugün biz tüm Anadolu halklarının, idarecilerimizden selamet beklemesi o kadar yersizdir.
Bizim idarecilerden küçük bir liste yapayım, ona göre siz karar veriniz. Erdal İnönü, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz ve Necmettin Erbakan. Yani bu zatlar mı Türkiye’yi düzeltecekler? Yok canım. Yedeklerini de sayalım: Deniz Baykal, Oltan Sungurlu, Rahşan Ecevit, İsmet Sezgin ve diğer üst tabaka güvenlik kuvvetlerinin yetkilileri. Bu boş kalabalık içinde yine en iyisi Turgut Özal’dır.
Bunlar kene gibi bu milletin bünyesine yapışmış, hepsi birden aynı martavalı terennüm ediyorlar: “Vatanın bölünmez bütünlüğü”. Anladık arkadaş ama bütünlük sizinle olmuyor. Yetmiş yıldır sizinle tecrübe edildi ama olmadı. Bu günlere geldik. Zaten vatanın bölünmesini isteyen kim? Millet sizi istemiyor.
ARŞİV YAZILARI
18 Ağustos 1992,