Antep’te IŞİD’in Kürt bir ailenin düğününe yönelik 20 Ağustos 2016 tarihinde düzenlediği bombalı saldırının 2. yıldönümünde konuşan yakınlarını kaybedenler, psikolojik travmayı atlatamadıklarını söylerken, katliamın ardından açılan davada da tek bir ilerleme yok. Patlamadan sonraki ilk aylarda geceli gündüzlü gelen devlet yetkililerinin sonrasında kapılarını çalmadıklarını anlatan yakınlarını kaybedenler, devlet yetkililerinin verdikleri sözleri tutmadıklarını söyledi.
Acı hala taze
Patlamada bir çocuğunu kaybeden, eşi ve 2 çocuğu yaralanan Arap Ayhan, yaralanan kızı 7 yaşındaki Esmanur’un halen iyileşmediğini belirtti. Yaşadıkları acının yüreklerinde dinmediğini anlatan Ayhan, devlet yetkililerinin kendilerine verdikleri sözleri tutmadığını ifade etti. Ayhan, “Bizi şehit değil, terör mağduru olarak gösterdiler. Sadaka gibi 125 liralık bir maaş bağladılar. Olaydan sonra hiç çalışmadım. Çünkü çalışamıyorum. Geçimimi sağlamakta zorlanıyorum. Patlamadan sonra devlet yetkilileri ilk 2 ay sürekli gelip gitti. 2 aydan sonra ne aradılar, ne de kapımızı çaldılar. Her aileden bir kişiye kamuda çalışma hakkı verdiler. Ben hakkımı kendi oğluma verdim. Ama benim oğlumu güvenlik soruşturmasından dolayı işe almadılar. Sicilinde hiçbir şey yoktu. Bir yandan verdikleri hakkı, diğer yandan alıyorlar. Zaten büyük bir acı olaydır. Bu yaşananlar acımızı daha da büyütüyor” dedi. Patlama anı çocuklarıyla beraber düğün yerinde olan ve kendisi de yaralanan Arap Ayhan’ın eşi Zehra Ayhan, kaybettiği 13 yaşındaki kızı Feride’ye olan özlemini eski fotoğraflarına sarılarak gideriyor. Ayhan mahallede düğün ve kına olduğu zaman kendisi ve çocuklarının halen dışarıya çıkamadığını söyledi.
‘Takipçisi olmaya devam’
10 yaşındaki oğlu Orhan Yavuz’u kaybeden Hezar Yavuz da gözyaşlarının 2 yıldır dinmediğini dile getirdi. Patlama günü Orhan’ın işten eve geldikten sonra kendisine işten kazandığı parayı verip arkadaşlarıyla dışarıya oynamaya çıktığını aktaran Yavuz, oğlunu ondan sonra bir daha görmediğini söyledi. Bir gün boyunca hastanelerdeki tüm insan parçalarına baktığını ancak onu bulamadığını anımsatan Yavuz, şunları dile getirdi: “Diğer gün mezarlık morgunda buldum. Onu nasıl unutabilirim? O günden beridir yaşamım kahır ve ıstırapla geçiyor. Sağ olduğum müddetçe davanın takipçisi olacağım. Oğlum Orhan ilkokul 3. sınıf öğrencisiydi. Okulda ve komşular arasında seviliyordu. Fakir, sessiz, sevilen bir çocuktu. Günahsız bir çocuktu. Şehit düştüğünden beridir gözümün önünden gitmiyor.”
ANTEP