Milliyetçilik, dincilik, cinsiyetçilik ve bilimcilik devletin ideolojik kodlarıdır. Soylu o açıdan haklı, “Hür Dava Partisi projesi”, “büyük bir devlet aklıdır.” Ve Kurdistan’a ideolojik bir müdahale projesidir.
Mehmet Ali Can
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’liler en çok Cumhur İttifakı içinde yer alan Hür Dava Partisi üzerinden Erdoğan’a ve partisi AKP’ye yükleniyor. Hür Dava Partisi’nin nasıl bir “devlet projesi” olduğunu en iyi Süleyman Soylu açıkladı. Muhalif basın Soylu’nun sözlerini “Hür Dava Partisi itirafı” diye verse de bunun devletin planlı ve hedefli bir adımı olduğu yine Soylu’nun sözlerinden anlamak mümkün.
Soylu, önceki gün çıktığı bir TV kanalında “Hür Dava Partisi meselesinin bir oy/seçim değil, beka meselesi” olduğunun altını çizdi ve amaçlarını gayet net bir şekilde şu cümlelerle ortaya koydu: “Bunu göreceksiniz, Tayyip Erdoğan’ın attığı HÜDA PAR adımı Türkiye’nin 20-30 yıl içerisinde Doğu ve Güneydoğu’da muhafazakâr politika açısından yalnız kalan, kendi kodlarına dönmeye çalışan AK Parti ve Tayyip Erdoğan bu dönemin en büyük akıllarından bir tanesi olduğu. Bu çok güçlü bir sosyolojik adımdır ve büyük bir devlet aklıdır.”
Soylu haklı, bu bir devlet aklıdır. İlk yüzyılını geride bırakan Türkiye’nin ikinci yüzyılına nasıl gireceği hep tartışıla geldi. İlk yüzyılını ulus devletin tüm formlarını zirvede yaşayan Türkiye’nin kuruluş kodları olan, kapitalizmin başyapıtları milliyetçilik, dincilik, cinsiyetçilik ve bilimcilik almış başını gidiyor. 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde insanlık hala bunlarla mı uğraşıyor diyoruz içimizden. Çağlar değişir, atlatılır ama devlet kodları değişmez. Toplumu bitirip, devleti yücelten kodlar bunlar. Devlet kendisini ayakta tutan unsurlardan neden vazgeçsin? Tam aksine her geçen zaman sönümlenme korkusuyla daha fazla bu unsurlara sarılmaktadır.
Bu dört unsur “devlet aklını” oluşturan temel unsurlardır; tıpkı anayasalarında olduğu gibi ilk dört maddenin tartışılması dahi teklif etmek linç gerekçisidir. Devletin bu aklını değiştirmek isteyenlerin, tarihte başlarına gelenlerden biliyoruz; katliam, soykırım ve tasfiye kıskacında tutulmuşlar. Bugüne dek de bu politikalardan vazgeçmemişlerdir.
Milliyetçilik, dincilik, cinsiyetçilik ve bilimcilik devletin ideolojik kodlarıdır. Soylu o açıdan haklı, “Hür Dava Partisi projesi”, “büyük bir devlet aklıdır.” Ve Kurdistan’a ideolojik bir müdahale projesidir. Kürt hareketi ve siyaseti, demokratiktir, özgürlükçüdür, toplumcudur; dolaysıyla devlet aklı bunu asla tercih etmez, yok etmek için canla başla çalışır. Hür Dava Partisi, devlet kodlarıyla tam uyumlu bir partidir ve bu kodların tamamını savunmaktadır. Zihin dünyaları aynı. Dolaysıyla devlet aklı, elbette kendi aklıyla bütünleşen ve bir dediğini iki etmeyen akılla hareket edecektir; ona alan açacaktır.
Devlet aklı yarım yüzyıldır, her türlü baskıcı, yok edici planları ve uygulamalarına rağmen Kurdistan’da başarılı olamamıştır. Tam aksine Kürt toplumu daha çok demokrasi ve özgürlüklere sarılmış ve savunmuştur. Kurdistan’da her geçen gün devlet küçülmüş, toplum büyümüştür. Ulus devletin temeli sarsılmış, dört temel direği ayakta kalamaz hale gelmiştir.
Yeni yüzyıl yeniden tasarlanırken, nasıl yol alınacak, hangi unsurlar üzerinden yürünecek? Herkes Cumhuriyetin yeniden yapılanmasından söz ediyor. Peki, nasıl olacak, hangi akla göre olacak? Ağzını açan çok doğru bir söylemde bulunuyor: Bu seçim salt bir seçim değildir, seçimi kat be kat aşan bir durumdur. Gerçekten de öyle.
Seçimin ikinci tura kaldığı andan bu yana “devlet aklı” çok daha belirgin hamlelerle kendini hissettirdi. Bu akla göre, Cumhuriyet yeniden yapılanacaksa temel unsurlarından asla vazgeçmemelidir. Bunun başında da milliyetçilik unsuru gelmektedir. Ulus devletin bugünkü tetikçileri olan, uluslararası istihbarat yetiştirmeleri Muharrem İnce, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ, bütünün birer parçalarıdırlar. Bu hamlelerle anlaşılmıştır; devlet aklı kuruluş kodlarında ısrar edecektir.
Milliyetçilik gibi dincilik de devlet için kullanışlı bir karttır. Hatta siyam ikizleri gibidirler. Biri diğeri olmadan yapamaz. İkisi de birbirini üretir. İşte Soylu, Kurdistan toplumunun da sosyolojisini bildiği için bunun hazırlıklarını yapıyor. Hür Dava Partisi için “Bu çok güçlü bir sosyolojik adımdır ve büyük bir devlet aklıdır” demektedir. Mesele ideolojik bir meseledir; Cumhuriyetin ilk yüzyılında mücadele, direniş ve verilen büyük bedellere rağmen hala soykırım kıskacından kurtulamayan Kurdistan toplumuna sosyolojik olarak müdahale edeceklerini ayan beyan bir şekilde söylemektedir.
İktidarlarını sürdürmeleri durumunda Hür Dava Partisi ile ne yapacaklar? 1990’larda Hizbulkontra ile neler yaptıklarının mağduru, tanığı, sanığı ve davacısı olduk. Kurdistan’daki 17 bin 500 faili belli cinayette JİTEM’e bağlı nasıl tetikçi olarak kullanıldıklarını biliyoruz. 1990’larda cinayetle dize getirilmek istenen Kürt toplumu, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin dolmasına birkaç yıl kala Hür Dava Partisi üzerinden yapılacak “sosyolojik” müdahaleyle nasıl diz çöktürülecektir?
14 Mayıs seçim sonuçlarında AKP içinden dört vekil parlamentoya gönderen Hür Dava Partisi’nin daha başında “milletvekili yeminine karşı oldukları” çıkışları yapması boşuna değildir. Sonda yazmam gerekeni en başta yazayım. Kurdistan’da Kürt siyasi hareketi yerine Hür Dava Partisi ikame edilmek isteniyor. Kürt siyasi hareketinin 1990’ların başında parlamentoda yaptığı “yemin” çıkışının toplum üzerindeki etkileri bilindiği için böyle bir çıkış yapılmaktadır. Seçim sonrası devamı gelecek. Maksat Hür Dava Partisi’ne alan açmaksa; Kürt siyasi hareketinin hiçbir kurum ve yapılanmasına göz açtırmayacaklar. Bir darbe gibi hepsinin üzerinden adeta silindirle geçerek, Hür Dava’ya yol temizliği yapılmak istenecektir.
Kayyım atanan Kurdistan’daki tüm kentlerdeki belediyelere Hür Dava Partililerin yerleştirildiklerini ve belediyelere ait sosyal, kültürel kurumların hepsinin bunlara teslim edildiğini Kurdistan’da bilmeyen yoktur. Yine devletin diğer kurum ve kuruluşlarına nüfuz edildikleri bilinmektedir. Kısacası devletin tüm imkanları bunlara sunulmuştur, misliyle de sunulacaktır. Hür Dava Partisi’nin “yemin” çıkışından sonra sırada devletin sınırlarını aşmayacak, “devletin Kürdü”ne emin adımlarla giden anadil kapsamında Kürtçe eğitim, camilerde Kürtçe hutbe, Kürtçe yer isimleri vs. söylem ve talepler dillendirilecektir.
Kısacası dün JİTEM ile kol kola tetikçilik yapanlar, bugün siyasal veya Soylu’nun tabiriyle söylemek gerekirse “sosyolojik” tetikçiliğine terfi etmişlerdir. Devletin aklı şimdi de buna bel bağlamış; Kurdistan toplumunun demokratik ve özgürlükçü “sosyolojisini” böylece değiştireceğine inanıyor.
Anlaşılıyor ki bu devlet aklı, kendi doğurduğu Kürt sorununu yeni yüzyılda da sürdürmek istemektedir ve çözmek istememektedir. Zaten çözme niyetleri olsaydı, 7 Ağustos 2019’da avukatlarıyla görüşen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kürtlere yer açmaya çalışıyorum, gelin Kürt sorununu çözelim. Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldıralım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de, devlet aklı da gereğini yapmalıdır” çağrısına kulak verilirdi.
Devlet aklının Hür Dava Partisi üzerinden Kurdistan’a yapmak istediği ideolojik müdahaleye karşı cumhuriyetin ikinci yüzyılında, demokratik cumhuriyeti savunan güçlere, Kürt siyasi hareketine ve hepsinin ortak buluşma yeri olan Üçüncü Yol’da yürüyenlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Devrimci kurucu ve öncü akılla hareket edilmeli; daha büyük mücadele ve direnişle Kurdistan üzerindeki bu oyun bozulmalıdır. Kurdistan, Türkiye ve Ortadoğu’nun daha da milliyetçi ve dinci bataklığına sürüklenmesine izin verilmemeli; özgür Kurdistan demokratik Türkiye/Ortadoğu için birlikte mücadele büyütülmelidir. O vakit daha fazla ideolojik mücadele, daha fazla örgütlülük…