Döviz, freni patlamış kamyon gibi bayır aşağı giderken her virajda hızına hız kattı. Şimdilik tekeri patladı, durdu. Eğer, sadece tekeri değiştirilir de fren tertibatı değiştirilmezse vay halimize.! Lira, yabancı ülke paraları karşısında ciddi oranda değer yitirdi. Paranın yabancı ülke paralarının karşısında değerinin düşürülmesinin adı develüasyon.
Develüasyon, cebinizdeki paranın güneş görmüş dondurma gibi erimesidir. Halkımız buna “paran veya paramız deve oldu” der. Fakat paranın develüe edildiği zamanlarda para babaları deveyi hamudu ile yutar. Halka da deveyi hamudu ile yutanların yarattığı enkazı temizleyip, taşımak düşer. Şu anda “krizimizin” cambaza bak misali “Rahip Brunson’a bak” diyerek, halkın cebindeki parayı dil çabukluğuyla çekme evresindeyiz. Yani milli ve dini duygulara hitaben yapılan konuşmalar, fasafiso. Bu aşamada bir miktar daha çiftçi mesleğini bırakmak zorunda kalacak. İşsizlik daha da artacak. Tüketim düşecek.
Parababaları paraları için başka ülkelerde korumalı çelik kasalar arayıp bulacak. Dövizler Türkiye’den kanat çırparak, havalanacak. Dövizin yükselmesi bütün emektar, çilekeş halk için kötü fakat çiftçiler için ise iki kere daha kötü. Çünkü Türkiye’de üretimden pazarlamaya olan zincirin bütün halkaları dışa bağımlı, yani Türkiye’deki tarımsal üretim fason… Çiftçilerin kullandığı tohum ve gübrenin çoğu, mazot ve ilacın tamamı, döviz karşılığı dışarıdan satın alınıyor. Çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatını da döviz baronu şirket(ler) tek başına belirliyor.
Her melanetten çıkış yolu vardır, olmuştur, yine de olacaktır hiç kuşkusuz. Şimdi demir ve çimento yükünden freni patlayan kamyona üretim frenini takma, frenin balatalarını da tarım ve tarıma dayalı sanayi markalı olanına öncelik tanıma zamanı. Bunun için de, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) tarım ve gıda ile ilgili bölümlerinden çıkmak, yani bağımsızlaşmak ilk koşul. Gıda Egemenliği’ni inşa etmek ikinci adım. Deve(lüp)lüesyoncuları devlet bünyesinden ayıklamak olmazsa olmaz!