On bin yıl önce avcı-toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçilen, tohumun kültüre alındığı bir coğrafyadır bölge kentleri. Tohumla olan ilişkisi mitolojisine, sözlü tarih anlatılarına, masallarına, türkülerine ve el işlemelerine de yansımıştır. Destar ise tohumu öğütmek için iki yuvarlak taş ile yaptığı bir araca verilen isim. Kürtlerin binlerce yıldır buğday, mısır ve arpanın öğütülmesi için el değirmeni olarak kullanılan Destar, günümüzde de yaşam bulmayı sürdürüyor.
Her toplumda yaşamın renkleri farklıdır. Yaşam koşulları insanları etkiler. İnsanlar yaşamda oluşan koşullara karşı kendi kültürlerine, tarihlerine dönerler. Kadın ürünü olan ve yine kadınlar tarafından günümüzde varlığını korumayı sürdüren Destar, hayatta kalan en eski kültürel miraslardan biri. Teknolojiyle beraber kullanımı azalan Destar, özellikle 90’larda bölgedeki siyasi koşullar, devletin köylere karşı yaptığı baskı ve ambargolar ile “evlere yiyecek kotası koyulması, bu kotanın yetersiz gelmesi’’ sonucu hayatımızdaki yerini yeniden almıştı.
Xızır’la gün yüzüne çıktı
Dersim’de Xızır ayının başlamasıyla evlerde bulunan Destar, gün yüzüne çıkmaya başladı. Xızır, Aleviler için en kutsal ritüeldir. Xızır bolluk bereketi, barışı, sevgiyi, baharı müjdeler. Xızır’ın gelişiyle her aşiret farklı haftalarda orucunu tutar ve Qavut isimli yemeği yapar. Yapılan Qavut etrafında çıralar yakıp evin bir odasına bırakılır. Xızır’ın o evi ziyaret ederek Qavut’tan lokma alacağına inanılır. Xızır’ın bu Qavut’tan lokma alması bereketi, bolluğu simgeler. Şimdilerde sadece çok az sayıda kişinin sürdürmeye çalıştığı Qavut geleneği de bölgede unutulmaya karşı direnen yemeklerinden biri olarak mirasını koruyor.
Belleğimizi koruyalım
Dersim’de Xızır ayında sadece birkaç ailenin sürdürdüğü gelenekle yeniden yaşatılmaya çalışılan Destar’ın zamanla unutulup yok olacağı uyarısında bulunan köylüler, bu geleneğin yok olmasını istemediklerini vurguluyor. Köylüler, kültürün yok olmasıyla beraber artık Xızır’ın da gelmediğini belirterek, “Özümüzü, inancımızı, itikatımızı yitirmeye başlıyoruz. Büyüklerimizin anlattığı Xızır’ı yaşatamadık, bizden sonraki kuşağın bu geleneği sürdürmesini umuyoruz” diyor.
Sevgi Atalay / Dersim-ANF