Ahmet Fidan, Dersim Katliamı döneminde 30’unda bir gençti. Katliamdan kaçanları Pülümür’e taşımakla görevliydi. Birçok çocuk ve yaşlıyı sırtında taşıyarak kurtaran Fidan, yıllar geçse de zulmün aynı kaldığını söylüyor
Semra Turan/Dersim-MA
Dünya yakın tarihinde, özellikle de 20. yüzyılda kitlesel katliam ve soykırımların açtığı derin yaralar tazeliğini koruyor. Bu katliamlar sırasında ortaya çıkan kimi insanlar ise bireysel çabalarıyla da olsa insanları erken gelen ölümün elinden kurtarmak için canını dişine taktı. Nazilerin Yahudi soykırımı döneminde Polonya’da bini aşkın Yahudi’yi çalıştırma yoluyla kurtaran Alman iş insanı Oskar Schindler buna örnek verilebilir. Veya Ruanda Katliamı’nda otelinde sakladığı birçok Huti ve Tutsi mültecinin hayatını kurtaran Paul Rusesabagina gibi. Bu bireysel kahramanlıkları konu alan Schindler’in Listesi ve Hotel Ruanda filmleri birçok ödülün sahibi olmuştu. Dersim’de 1937-38 yılları arasında binlerce insanın katledildiği, binlercesinin de sürgün edildiği katliam döneminde 29 yaşında bir genç olan Ahmet Fidan’ın yaşadıkları ve yaptıkları da kayda değer.
İnsanları korudular
Katliam döneminde aileleri güvenli yerlere taşımakla görevli olan 110 yaşındaki Fidan, Nazimiye’nin Dereova köyünden. O dönem Pülümür kırsalında katliamlar yoğun olmadığı için aileler ve çocuklar oraya taşınırken, Ahmet Fidan’ın ailesi de gelenleri korumuş. Topraklarını terk etmeyen Fidan, katliamdan sonra “Bu topraklarda doğdum, bu topraklarda öleceğim” diyerek daha sonra yeniden köyüne yerleşmiş.
‘İsterse cezaevine atsınlar’
Konuşmalarıyla kendisini ziyaret edenlere mutlu bir tebessüm bırakan Fidan, yaşananları hatırlamakta güçlük çekse de her gelene mutlaka katliamı anlatmaya çalışıyor. Anlatırken gözbebeklerindeki acının tarifi öne çıksa da sık sık çocuklarına, “Konuşuyorum ama bunlar devletin adamı ve ajanı olmasın; beni götürmeye gelmişler” diyor. Bu sözleri söyledikten sonra tekrar anlatmaya koyulan Fidan, bu kez “Ben anlatacağım. İsterlerse beni cezaevine atsınlar” diyerek şu anda yaşananlardan habersiz olmadığını gösteriyor. Yaklaşık 3 saat kendisiyle yaptığımız sohbette yaşadıklarını kesik kesik anlatan Fidan, 1938 aklına geldikçe gözlerinin dolmasına engel olamıyor.
‘Cenazeler yakıldı’
Dersim Katliamı’nda akrabalarını kaybeden Fidan, sadece Ramazan köyünde 90’a yakın kişinin katledildiğini ve bunların hepsinin yakın akraba olduklarını söyledi. Fidan, katledildikten sonra ise cenazelerin yakıldığını, bu yüzden bir mezarlarının dahi kalmadığını anlattı.
‘Hamileler de öldürüldü’
Katliamın yapıldığı esnada Dersim halkı olarak Pülümür’de toplanma merkezi oluşturduklarını söyleyen Fidan, “Ben de birçok yaşlı, çocuk ve kadını sırtımda taşıyarak, oralara götürdüm. Ancak buna rağmen toplu katliamlarla birlikte Nazimiye ilçesinde sadece bizim bildiğimiz bine yakın insan katledildi. Hamile kadınlar, karın bölgeleri süngü ile delik deşik edilip bebekler çıkartılarak katledildi. Katliamda mermileri bitmesin diye savunmasız insanları da süngüler ile katlettiler, ardından diri diri yaktılar” dedi.
‘Zulüm sürüyor’
Konuşmasında sık sık “Bu dünya zalimlere cennet, mazlumlara cehennemdir” diyen Fidan, ülkede süren savaşa dikkat çekerek, 110 yaşında olmasına rağmen barışın tesis edilmesini istedi. Gündemi sürekli takip eden Fidan, şu anda yaşananların da Dersim Katliamı’ndan farksız olmadığını sözlerine ekledi.