Hozat’ta Ermenilere ait bakımsızlıktan unutulmaya yüz tutan Ergayn Inguzent Surp Harutyun Kilisesi için Cemal Oğuzhan, ‘Her gelen taşlarını aldı ev yaptı, devlet okul yaptı. Kendi elimizle, devlet eliyle bir kültürü, mirası yok ettik’ dedi
Dersim’in Hozat ilçesinde bağlı Ergen köyünde bulunan Ergayn Inguzent Surp Harutyun Kilisesi, kalan tek beden duvarlarıyla bakımsızlıktan unutulmaya yüz tutmuş durumda. Meryem Ana’ya ithaf edilmiş olan kilise, 975 yılında inşa edildi. Ortaçağ’da Ermenice eğitim veren ve Ermeni kültürünün gelişmesine katkı sunan kilisede, birçok el yazması eser üretildi. 1915’te Ermenilere yönelik başlatılan soykırım politikaları kapsamında kilisenin son rahibi, kilisenin içinde yakılarak öldürüldü. Daha önce Ergayn olan köyün ismi Ergen olarak değiştirildi. Dersim’in en güzel yapı taşlarından inşa edildiği belirtilen kilise, harabe halde olmasına rağmen tarihi kalıntıları içinde barındırıyor. Kilise içerisinde, yontma süsler, resimler, hac işaretleri, buğday başağı motifleri ve Ermenice yazılar göze çarpıyor. Köylüler kilisenin başına gelenleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ayşe Sürme’ye anlattı.
Kilisenin damı çökmüş durumda
Kilisenin ortasında, soykırımından sonra hayatta kalan ve ömrünün büyük kısmını harabeye dönmüş kiliseyi definecilerden korumakla geçiren Xase adında Ermeni bir kadına ait mezar bulunuyor. Vasiyeti üzerine köylüler, Xase’nin cenazesini kiliseye gömüyor. Defineciler Xase’nin mezarını tahrip edince, köylüler koruma amaçlı mezarın üzerine beton döküyor. Şu ana kadar hiçbir şekilde bakım yapılmayan kilisenin damı çökmüş durumda. Kilisenin yıkıntı duvarları, kuşlar yuva, sokak hayvanları ise barınak olarak kullanıyor. Ergan köylüleri, devletin kiliseyi kaderine terk ettiğini, koruma altına almadığını ve kiliseye ait taşlardan okul yaptığını söyledi.
Tahrip edildi
Kilisede büyük bir tahribatın yaratıldığına dikkati çeken köy halkından Hüseyin Çelik, kilisenin 1970’li yıllara kadar sağlam bir görüntüye sahip olduğunu belirtti. Devletin kilisede hiçbir restorasyon çalışması yapmadığını ve koruma altına almadığını dile getiren Çelik, “Köylü bu tarihi yapının değerli bir eser olduğunu bilmemesinden dolayı, tahribata maruz bıraktı. Kilisenin büyük bir odası vardı, çocukken yağmur yağdığında kendimizi korumak için o odaya giderdik. Şu an o oda yok, kendiliğinden çökmüş veya birileri kırmış olabilir. Devlet Ermeni kilisesi olduğu için mi koruma altına almadı, bunu bilmiyorum, ancak koruma altına alınması gereken bir miras olduğunu biliyorum” dedi.
‘Kilise onlara ait son mirastı’
Kilisede mezarlığı bulunan son Ermeni kadın Xase’nin kendileriyle birlikte yaşadığını dile getiren Cemal Oğuzhan ise, “Xase, ‘benim annemde babamda sizsiniz’ derdi. Köyümüzün son Ermeni’siydi. Ailesinin hepsini kaybetmişti. Geldi bize sığındı. Biz de eşimle birlikte ona hem anne, hem de baba olduk. Çok seviyorduk onu. Kiliseyi korur, zarar gelmemesi için çok çabalardı. Çünkü bu kilise onlara ait son mirastı. Vasiyeti üzerine kiliseye defin ettik. Mezarına defineciler zarar verdiği için üzerine beton döktük” diye konuştu.
‘Her gelen taşlarını aldı ev yaptı’
Devletin yanı sıra köylülerinde kiliseye sahip çıkmadığını sözlerine ekleyen Oğuzhan, şunları söyledi: Her gelen taşlarını aldı ev yaptı, devlet okul yaptı. Hatırladığım kadarıyla kilisenin sütunların da gelin odaları vardı. Kendi elimizle, devlet eliyle bir kültürü, mirası yok ettik.
DERSİM