Dersim Soykırımı’na ilişkin en önemli belgeler Asayiş Raporları’dır. Bir iç yazışma olduğundan oldukça saf ve sansürsüzdür. Her ne kadar Türk idari sisteminde ast üstüne yazarken üstünün istediği bilgi ve dil kullanıyorsa da bu raporlar önemli bilgiler içerirler.
Sait Çetinoğlu
Dahiliye vekaletinin 2.11.1939 günlü yazısında[1] Dersim Soykırımı süreci ayrıntılı olarak listelendirilir. Yazının ekinde verilen cetveller ve istatistikler süreci özetler. Yazı ekindeki istatistiklerle ilgili açıklamalar içerir.
Biz yazıya geçmeden resmi açıklamanın ekindeki belgelerin içerik analizini yapmayı daha önemli gördük. Tabii ki söz ettiğimiz yazıyı başka asayiş raporlarını da paylaşacağız.
Cumhuriyet arşivinde bulunan ve gizliliği yeni kaldırılmış yazının ekindeki ilk sayfada 1938 yılındaki 3 aylık harekatın özeti verilmektedir. Üç aylık harekatta toplamda 13.155 kişi katledilmiş, 2013 kişi esir alınmış olduğu raporlanmıştır. Bu bilgiler bir anlamda, vatandaşlarına karşı cihadın özetidir. Neden mi?
Devlet kuvvetlerinden 241’i yaralı olmak üzere harekat esnasında 354 kişilik zayiat bildirilmektedir. Dersimlilerden, 6000 kişi rapor harici imha ile -ne demekse- birlikte ölü olarak 13.155 sayısı verilmektedir. 233 kişi teslim alınmıştır. Ele geçirilen silah olarak da 296 sayısı verilir.
Alınan silahların teslim olanların getirdiği silahlar veya çatışmalar sonucunda ele geçen silahlardan olup olmadığı belirsizdir. Teslim olanların affedilmeleri için silah getirme zorunluluğu olduğundan, bunların çoğunluğunu teslim olanların silahları olarak kabul ettiğimizde durum daha vahim bir hal almaktadır. Bu durumda haydut denilen kişilerin tamamının silahsız vatandaşların olduğu ortaya çıkmaktadır.
Her halükarda, neresinden bakarsak bakalım, rapor, devlet görevlileri ve onların kullandıkları milisler, özel güçler, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı olmak üzere, maddi ve çeşitli ödüllerle baştan çıkarılan “kelle avcıları” ve listelenerek hedef gösterilen kişileri öldürme ve yakalama karşılığında suçları affedilecek suçlular ve sanıklar tarafından, silahsız 13.000 üstünde vatandaşın kurşuna dizilerek katledildiğini gösteriyor.
Devletin resmi belgelerinde vatandaşlara karşı imha ve esir gibi ifadelerin kullanılması da manidardır. Bu dil, bu bölge insanlarının Cumhuriyetin evlatlarının dışında tutulduğunun işareti olsa gerek.
- C. 96 A / 262
B A Ş V E K Â L E T
HUSUSSİ KALEM MÜDÜRLÜĞÜ Jandarma Genel Komutanlığı Ş. 3. den
Sayı: …… 7.11.1938 de telefonla alınmıştır.
GİZLİLİĞİ KALDIRILDI
Harekâtın başlangıcı olan ağustos 1938 den 5 İkinciteşrin 1938 akşamına kadar tarafeynin zayiatı
Kuvvetlerin zayiatı
Şehit Yaralı
_______ ______
85 191 Er
20 33 Jandarma
1 13 Subay
7 4 Halktan
______ _______
113 241
Eşkiyadan
Ölü Esir Teslim olanlar Alınan silah
_____ ______ _________ __________
7155 2013 233 296
7155
6000 Rapor harici imha
_______
13155
Raporun ikinci sayfasında harekatın yıllar itibariyle genel icmali verilir:
1936 yılında silah toplamaya ağırlık verilmiştir. “Taraflar” arasında çatışma görülmemektedir.
1937 yılında da çok miktarda silah toplanmıştır. Bir anlamda, böylece Dersim’in silahtan arındırıldığını söyleyebiliriz. 1937 yılında teslim olanların sayısı da hayli yüksektir. Dolayısıyla toplum önderlerinin devlete teslim olduğunu söyleyebiliriz. Seyit Rıza’nın da teslim olanlar arasında olmasından dolayı, olduğu varsayılan direnişin tamamen kırıldığını göstermektedir. Başbakan İsmet İnönü’nün görüşünün de aynı yönde olduğunu önceki yazıda verdiğimiz meclis konuşmasından biliyoruz.
1938 yılındaki toplanan silah miktarından yılın ilk yarısında da silah toplamanın sürdürüldüğünü çıkarabiliriz. Silahsızlandırılmanın sonunda kanlı harekata başlanılmıştır. Verilen sayılardan diri teslim alınmadığı görülmektedir.
1939 yılında da harekatın devam ettirildiğini verilen sayılardan anlıyoruz. Bu kez teslim olanların sayısının fazla olması 1938 yılında yaratılan dehşetle ilgili olsa gerektir. Teslim alınan silah sayısının da az olması Dersim’in silahsızlandırılmasının işaretidir.
1 Kasım 1939 yılında düzenlenen cetvelden 1937 yılında Dersim’in çevre illerinden de silah toplandığı anlaşılmaktadır. Böylece çevre de silahtan arındırılmış, Dersim’e yardım imkanı ortadan kaldırılmıştır.
“Tunceli kanununun tatbikinden bu güne kadar dersim mıntıkasında yapılan hareketlerde elde edilen insan ve silâh mikdarı ile zayiatımızı gösterir cetvel 96 A / 258
YIL
|
Eşk.
Ölü |
elde
Diri |
Edil.
Tsl. olan |
Yekûn |
Alınan silâh |
Veri.
Şehit |
Zayiat
Yaralı |
|
936 yılında yapılan harekâtta | 768 | |||||||
937 “ “ “ | 262 | 36 | 928 | 1226 | 4263 | 30 | 51 | |
938 “ “ “ | 13160 | 2107 | 821 | 16088 | 844 | 122 | 251 | |
939 “ “ “ | 384 | 824 | 2867 | 4075 | 222 | 47 | 552 | |
Y E K Û N | 12806 | 2967 | 4616 | 21389 | 6117 | 199 | 354 |
1937 yılında Tunceli ile ilgili olan vilayetlerden aşağıda yazılı silâhlar toplanmıştır.
Mühür/ İmza
Adet
_______
Erzincan 2845
Elazığ 703
Bingöl 935
Sivas 4122
Malatya 21
______
Yekûn 8626
2.11.1939 günlü ve Faik Öztrak – CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın dedesidir – imzalı yazının gövdesinde ayrıca 1939 yılı cetveli ile ilgili açıklamalar verilmektedir. II. Maddesinde Tunceli Kanununun uzatılması sonrasına ait bilgilerdir. Direniş tamamen kırılmıştır. “Dehalet edenlerin [devletin merhametine sığınanlar] içinde Haydaran, Arilli, Bal, Körabbas ve Koç aşiretlerinin reislerile aileleri ve Seyit Rıza’nın kardeşi Düzgün gibi belli başlı adamlarda vardır. Koç yasak bölgesi tamamen temizlendiği gibi kalan yasak bölgesinde halâ temerutte ısrar eden mahdut haydutlar perişan ve aç bir haldedirler ve şiddetle takip olunuyorlar.”
Kalan önem atfedilen kişiler teslim olmuştur. Herhangi bir “direniş” olanağı kalmamıştır:
“Başvekâlet Yüksek Katına
2/Ağus./ 939 tarih ve (J. Gn. K.) 2184/4817 sayılı yazıya ek:
Tunceli kanununun tatbik tarihi olan 936 yılı Mart ayından itibaren Dersim mıntıkasında ittihaz edilen idarî ve inzibatı tedabir ve icraatın neticelerini gösterir cedvel ilişik olarak yüksek katlarına sunulmuştur.
Cedvelin 939 senesine ait rakamları içinde Tunceli kanununun temdidinden sonraki vak’alarda dahildir. Mikdarı, kanunun meriyetinden geçen ayın sonuna kadar olan müddet zarfında (358)i ölü, (909) u diri olarak (1367) kişi tutulmuş ve (17289 kişi de dehalete icbar edilmiş ve bunlardan (182) silâh alınmıştır. Dehalet edenlerin içinde Haydaran, Arilli, Bal, Körabbas ve Koç aşiretlerinin reislerile aileleri ve Seyit Rıza’nın kardeşi Düzgün gibi belli başlı adamlarda vardır. Koç yasak bölgesi tamamen temizlendiği gibi kalan yasak bölgesinde halâ temerutte ısrar eden mahdut haydutlar perişan ve aç bir haldedirler ve şiddetle takip olunuyorlar.
Devam eden bu takip ve baskınlarla kış basmadan kaçakların bir kısmının daha elde edilecekleri tabii bulunmakla beraber kıştan istifade ile dağlarda ve mağaralarda sığınmak isteyeceklere karşı da imkân dahilinde baskınlar yabtırılarak kat’i neticenin alınmasına çalışılacağını saygı ile arz ederim.
Başvekâlet yüksek katına ve Rc. U. Kâ.liğine yazılmıştır.
Dahiliye Vekili
Faik Öztrak
İmza”
Her ne kadar, Asayiş raporlarıyla ilgili ayrı bir yazı kaleme alınacaksa da bu dosyada bulunan asayiş raporları sürece ilişkin bilgiler vermesi bakımından önemlidir. Bunları da paylaşmayı faydalı bulduk. 1.11.1938 günlü dahiliye vekaletine gönderilen IV. Umumi müfettiş Alpdoğan imzalı acele telgrafta:
- Çemişkezek’deki tabur tarafından yapılan arama ve taramada; Oskih, Ahdük, Eknik köylerinde iki ev yıkılmış ve üç ekin tarlası yakılmıştır. Ekrek köyünde yeniden yapılmak istenen bir ev yakılmıştır, haydutlara rastlanamamıştır.
- 30/31.10.938 gecesi saat 24 sıralarında Sürbihan karakolu tarafından Mercan boğazında kurulan pusuya düşürülen haydutlardan birisi öldürülmüş ve bir kasalı tüfenk alınmıştır.
- (108) kişilik listede ismi yazılı (94) No.lu Seyit Mahmut yakalanmıştır.
- Pülümür kazasının Mordafan köyünde, yanık duvar içinde 1 dokuzlu tüfenk bulunmuştur.”
3.11.1938 günlü ve Alpdoğan imzalı raporun ayrıntıları dikkat çekicidir:
- Kürk bölgesinde arama yapmakta olan 11 inci Alayın Üçüncü Taburu, dün ve evvelki gün bu bölgelerde ve muhtelif zamanlarda 45 – 50 kadar haydutla müsademe yapmış ve hâlen Aşkırık doğusundaki tepede bulunduğu raporundan anlaşılmıştır. İki günlük müsademe haydutlardan görülebilen üç ölü ve Taburdan da üç şehit, beş yaralı vardır. Taburun yanında telsiz yoktur.
- İkinci Seyyar Jandarma Taburuna Dereova’ya ve Seyyar Alaydan bir tabura da Kırmızıdağ’a yürümeleri emri verilmiştir.
- Nanıkuşağı deresi bölgesinde Tugay tarafından iki bölükle bir tarama hareketi yapılmaktadır.
- Dokuzuncu Seyyar Taburdan iki bölük te Açkisor ve Havikpah mıntıkalarında pusudadır.
- Koçlulardan Kozluca, Hanife, Bektaş ve Zogar köylerinden on beşi kadın olmak üzere 36 kişi Ovacık’a dehalet etmişlerdir.
…
18.11.1938 günlük raporda:
…
- numaralı cetvel listesinin 166 sıra numarasında yazılı Şamuşağı reislerinden topal Eyüp ve 124 numarada Kopo Hüseyin’in kardeşi Haydo ile beş kişi gelerek Ovacık kazasına 1 silâhla beraber teslim olmuşlardır.
- Şamuşaklarından 6 nüfus Ovacık kazasına dehalet etmişlerdir.
- Evvelce dehalet eden Kör Seyit Hanın kardeşi oğlu bir silâh getirerek OvacıkBirliğine teslim edilmiştir.
…
21.11.1938 günlü raporda: Aşuran bölgelerinde ve bir numaralı cetvel listesinin 139 numarasında yazılı Topal Baba da, Ovacık Kazasına gelerek teslim olmuştur.
Silahsız halkın kurşuna dizilmesinin resmidir: günlük raporda.
- Kalanlılardan 16 nüfus Ovacık kazasına dehalet etmişlerdir.
- Dün Çemişkezek’e dehalet edenler içinde 1 numaralı haydut listesinin 102 numarasında yazılı Mehmet oğlu ağa ve 139 numarasında yazılı Kör Kuridonun oğlu Hıdır ve 129 numarada yazılı Kol başı ve meşhur silâhşörlerden ince Mehmet vardır.
[1] BCA 30 10 111 751 30