Dersim, Cumhuriyet tarihinin kelimenin tam anlamıyla ilk özel savaş laboratuvarıdır. Direnişe karşı dönemin bilinen bütün savaş teknikleri kullanılmış, asimetrik bir güçle müdahale edilmiştir. Sözlü tarihte tekrarlanan “Dağ taş asker doluydu” sözü bir gerçeğin ifadesidir. Resmi belgeler sözlü tarihi doğrulamaktadır
Sait Çetinoğlu
Asker, jandarma, bekçiler, gönüllü – zorunlu milisler, adi suçluların ardından Özel Kuvvetler ve CB Muhafız Alayı da Dersim’de
Dersim, Cumhuriyet tarihinin kelimenin tam anlamıyla ilk özel savaş laboratuvarıdır. Direnişe karşı dönemin bilinen bütün savaş teknikleri kullanılmış, asimetrik bir güçle müdahale edilmiştir. Sözlü tarihte tekrarlanan “Dağ taş asker doluydu” sözü bir gerçeğin ifadesidir. Resmi belgeler sözlü tarihi doğrulamaktadır.
Bilindiği gibi Dersim Soykırımı iki safhada gerçekleşmiştir. İki safhada da en önemli aktör M. Kemal’dir. İlk safhada, M. Kemal’in ilgisi savaş planlarına nezaret edilmesi de dahil olmak üzere bizzat yakından ilgilenmiştir.
İlk safha ile ilgisinin kronolojisi;
20/22 Mart 1937 Kahmut Köprüsü’nün yıkılması ve Dersim olaylarının başlangıcı,
8 Haziran M. Kemal’in İzmir vapuru ile Trabzon’a hareketi,
10 Haziran Trabzon’a geliş,
Pontus’lu Rum banker Kabayannis Köşkü’nde Dersim harekatı ile ilgili çalışmalar, üstünde çalışma yapılan haritalar halen adı Atatürk olarak değiştirilen Kabayannis Köşkü’nde sergilenmektedir.
12 Haziran İstanbul’a geri dönüş.
5 Eylül Seyit Rıza’nın tutuklanması,
6-13 Eylül yargılama safhası ve idam cezası verilmesi,
20 Eylül Başbakan İsmet İnönü’nün görevine son verilmesi ve Celal Bayar’ın başbakan vekilliğine getirilmesi.
İnönü’nün görevden alınmasıyla ilk safha biter.
Başbakan İnönü’nün 18 Eylül’de Meclis’te yaptığı konuşması, CHP yayın organı Ulus Gazetesi’nde “İsmet İnönü Tunceli vaziyetini izah etti” başlığıyla ayrıntılı olarak verilir:
“Cumhuriyetin imar ve ıslah programına muhalefet eden. nüfusları az olmakla beraber altı aşirettir. Bugün, bu altı aşiretten müşevvik ve sergerde ne kadar adamlar varsa bunlar reislerile beraber faaliyet imkanından tamamen mahrum bırakılmışlardır. (Alkışlar) Altı aşiretten birinin reisleri imha edilmiş ve diğerlerinin reislerinin hepsi yakalanmış, adalete teslim edilmiştir… Cumhuriyet ordusu ve zabıtası, bu hadise esnasında yaptığı takiblerde hurafe olarak zihinlerde yerleşen ne kadar uçurum halinde dere ve ne kadar çıkılmaz dağ varsa hepsini Ankara sokakları gibi baştan başa geçmişlerdir. (Alkışlar) Kanun götüren ordu, jandarma neferlerinin ve ordudan bir neferin ayak basmadığı yer, inmediği dere ve çıkmadığı tepe yoktur. (Bravo sesleri alkışlar)
“Cumhuriyetin ıslahat ve imar programına muhalefet eden bütün engeller ortadan kaldırılmış ve program bir an fasıla vermeksizin ilerletilmekte bulunmuştur. Bugün orada yapılmakta olan yollar, kışlalar ve karakollar, mektebler, hükümet konaklarıyla memleketin en mamur ve en ziyade iş içinde bulunan bir muhitinin manzarasını görmek, size, hepimize zevk verse gerektir. (Alkışlar). Arkadaşlar, mukavemet vaziyetini bertaraf ettikten sonra, halkının refah ve serbestisi için takib edilen programa devam ediyoruz. Bu vaziyeti size arzederken yazın başından beri devam eden faaliyette kaçınılması mümkün olmıyan insan zayiatının da neden ibaret olduğunu, olduğu gibi söylemek isterim. Dün akşama kadar yani 17 eylüle kadar Dersim harekatının başından itibaren verilen zayiat şudur: Subay, bir şehit, dört yaralı, Er, 28 şehit, 46 yaralı, Bekçi, bir şehit bir yaralı.
“Arkadaşlar cumhuriyet kanunlarının hükümlerini yerine getirmek için aziz canlarını severek bu vatan uğrunda feda eden subay ve er bütün vatan evladlarımı huzurunuzda hürmetle yadediyorum. Bu vazifeyi iyfa etmek için bütün kudretlerini aşkla sarfeden cumhuriyet ordusunun ve cumhuriyet jandarmasının kumandanlarına, subay ve erlerine takdir ve şükranlarımızı ifade ettiğim zaman B. M. Meclisinin astı hissiyatını ifade etmiş olduğuma eminim. (Bravo sesleri alkışlar). İsyana iştirak edenlerden: Arkadaşlar, bütün bu hareket esnasında isyana iştirak eden, iğfal edilmiş zavallılarda vukubulan zayiatı olduğu gibi size söyliyeceğim: İsyana iştirak edenlerden 265 maktul, 20 yaralı vardır. 27 kişi yakalanmış ve müsademe esnasında 849 kişi teslim olmuştur. Bunların içinde mücrim olan, bilerek fenalık yapmış olan ve birçok zavallıların zararına sebeb olmuş olanlar vardır. Fakat bu çalışkan ve istidadlı türk halkının en çok kısmı, fesadcıların, bu fena başların zulmünden zarar görmüşlerdir. Bilerek bilmiyerek, muhalefet yoluna sapıp kanunun şiddetli tedibatına maruz kalmış olarak hayatlarını kaybedenler hakkında da B. M. Meclisinin teessürlerini ve bunun diğer vatandaşlara ibret olması temennilerini ifade ediyorum, zannediyorum.
“Arkadaşlar, hakikati türk milletine olduğu gibi söylerken bulunduğu gibi bu kadar uzun süren ve cumhuriyet kanunlarını behemehal yürütmek için gösterilen, azim şiddet karşısında bile zayiatın binnetice hafif olmasına dikkatinizi celbetmek isterim. Silahlar çok müessir ve silahları kullanmak için hiç bir tereddüt olmadığı halde isyan edenlere karşı silah kullanan ordu heyetleri ve cumhuriyet jandarması bir hayatı kurtarmak için ve korumak için ve içtinab kabil olan bir zararı ika etmemek için son derece şefkatle kuvvet içinde mündemiç olan şefkatledir ki, zayiat böyle mahdud sahaya inhisar etmiştir. B. M. Meclisinin memnun olacağına eminim. İsyana iştirak eden aşiret reislerinin hepsi mahkemeye verilmişlerdir. Umumi, tabii olan adliye mahkemesine verilmişlerdir. Bunlar, hakimlerin vereceği hükümlere göre, cumhuriyet kanunlarının kendileri için işaret ettikleri hükümleri, hakimlerin ağızlarından işiteceklerdir. Arkadaşlar, cumhuriyet kanunlarının ancak refahı, umranı, iyi geçinmeyi hedef tutan hükümlerini yürütmek için çetin şartlar içinde alınan müsbet neticelere ermek için cumhuriyet idaresinin kuvvetli olduğu kadar şefkatli ve adaletli olduğunu göstermek itibaıriyle Tunceli hadisesi en son ve en mukni bir misal olmuştur. (Şiddetli alkışlar, bravo sesleri)”
İnönü’nün konuşmasından anlıyoruz ki; Dersim meselesi bitmiş görünüyor. Liderler teslim olmuş, direniş kırılmıştır…
Başbakan bu konuşmasının ertesinde görevden alınıyor ve Ege pogromunun örgütleyicisi İttihad ve Terakki Cemiyeti murahhası Mahmut Celal vekaleten başbakanlığa getirilmiştir. Kronolojiyi izliyoruz:
28 Eylül M. Kemal’in Muhafız Alayının Dersim’den çekilmesi emri,
28 Eylül Başbakan Vekili’nin milli müdafaa bakanına Muhafız Alayının geri çekilmesi emrini bildirmesi,
1 Kasım Bayar’ın başbakanlığa getirilmesi,
12 Kasım Başbakan Bayar, İçişleri Bakanı ve CHP Genel Sekreteri Şükrü Kaya ve Bayındırlık Bakanı Kel Ali Çetinkaya başta olmak üzere bir heyet ile trenle doğu seyahati,
13 Kasım Sıvas’a geliş,
14 Kasım Malatya’da bazı açılışlar,
15 Kasım Seyit Rıza’nın idamı,
M. Kemal, Başbakan değişikliğinden sonra geniş bir kadro ile bölgeye gelmiştir. Seyit Rıza’nın idamının onların gölgesinde gerçekleştiğini söylemekte sakınca yoktur.
Dersim’de birçok güç kullanılmıştır. Onları önceki yazılarda listelemiştik. Bu kez bunların içinde en ilginç olandan söz edeceğiz. Bu güç Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’dır. Ankara’dan 1000 kişilik bir kuvvet gösteriş için Dersim’e getirilmemiştir herhalde. Muhtemelen önemli bir görevi olmalıdır. Alayın ne zaman Dersim’e geldiğini, görevinin de ne olduğunu bilmiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın Dersim’den çekilmesi emri M. Kemal tarafından 28 Eylül 1937 tarihinde verilmiştir. Belge ıslak imzalıdır.
“BAŞVEKÂLET
Hususi kalem Müdürlüğü
Sayı
Başyaver Bay Celal tarafından telefonla dikte ettirilmiştir.
28/9/1937 S: 17,45
Celal Bayar’a:
Dersimde bulunan muhafız alayının orada işi bitmiştir. Avdetinin münasip olacağını anladım. Bu alayın doğrudan doğruya manevra meydanına getirilerek manevrada vazife verilmesinin ayrıca faideli bir tatbikat olacağı şüphesizdir. Siz demünasip görürseniz o yolda tertibat alınmasını icab eden makamlara emir edersiniz.
K. Atatürk
Emir veçhile lazım gelen tertibatının alındığına dair Başyaver Celal ile arz edildi.
BCA 30 10 111 745 19
Şef’in emri üzerine Milli Müdafaa vekili gerekli emri yerine getirerek, Alayın manevra meydanına boy göstererek manevrada bir görev verilmesini ister.
General Kâzım Özalp
Millî Müdafaa Vekili
Atatürkten telefon telakki ettiğim emirde; Dersimde bulunan Muhafız alayının orada işinin bittiği avdetinin münasip olacağı ve bu alayın doğrudan doğruya manevra meydanına getirilerek manevrada vazife verilmesinin ayrıca bir tatbikat olacağı beyan buyrulmuş olduğundan lazım gelen tertibat alınmak üzere icab edenlere emir buyrulmasını rica ederim.
Başvekil Vekili
Elden takdim edildi.
Paraf
BCA 30 10 111 745 18”
Bugün bile gönderilmesi zor olan bin kişilik bu kuvvet sadece manevra meydanında görülmesi için midir? Alay ne zaman Dersim’e gelmiş, ne gibi bir işlevi yerine getirmiştir sorusu askıdadır. Günlük asayiş raporlarında büyük – küçük, düzenli ve düzensiz her gücün görevi ayrıntılarla bildirilmekteyken Muhafız Alayı’nın görevinin saklanması manidardır.
Harekatın ikinci safhasından bir önemli belge de, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın Dahiliye Vekaleti’ne yazdığı 23.8.1938 günlü yazısıdır. Yazıda birliklerin görevleri ve konuşlanmalarının ayrıntılarla verilmesi yanında, hususi kuvvetlerden de açıkça imha için yararlanılması bildirilmektedir.
Direniş kırılmış, Dersim’de kullanılan asimetrik güç yanında parmağını dahi oynatamayacak durumda olan vatandaşlarına karşı devletin özel kuvvetleri ile imha harekatına girişmesi ne anlama gelmektedir?
“DAHİLİYE VEKÂLETİ
Hususi Kalem Müdürlüğü
Geldiği yer Tlg No Tarihi Şifre no Grubu Açanın adı
Palu 99 23.8.938 Seyahat.6 900 Tezgören
- Yüksek mukarrerat mucibince üçüncü Ordu manevrasının Birinci safhasını teşkil eden Tunceli Vilâyeti dahilindeki tarama harekâtı bitirilmiş ve Ordu İkinci safha manevra harekâtı için yer ve tertip almaktadır.
2. 21 Ağustos 938 sıfır saatten itibaren emir ve kumandası dördüncü Umumî Müfettişliğe intikal eden Tunceli Bölgesindeki muhafaza, emniyet ve asayış kuvvetleri şunlardır:
A) İkinci Seyyar Jandarma Taburu Nazımiye’de (bir bölük Mazgirt’te),
B) Dokuzuncu Seyyar Jandarma Taburu Mameki’de,
C) Üçüncü Seyyar Jandarma Taburu Pülür’de,
D) Seyyar Jandarma Alayı karargâh ve iki tabur ile Hozat, bir tabur ile Çemişkezek’te (Hozat’taki taburdan bir bölük Karaoğlan’da),
E) Müfettişlik Muhafız Takımı ile Tank ve Köprücü Müfrezeleri Pertek Köprü başında,
F) Seyyar hastane Hozat’ta,
G) Üç Tayyareden mürekkep bir grup Verte.. tayyare meydanında.
3. İkinci Safha manevra harekâtına iştiraki faydalı görülen Jandarma Süvari Bölükleri de Dördüncü Umumî Müfettişlik emrine gönderilecektir.
4. Manevranın hitamına kadar Tunceli’nde bırakılan kuvvetlerin istihdam tarzları hakkında Dördüncü Umumî Müfettişliğin Dahiliye Vekâletine de arzettiği 20. Ağustos 938 gün ve 1723 sayılı yazısı genelkurmayca da muvafık görülmüştür.
5. İkinci safha manevra harekâtının hitamını müteakıp Sekizinci Kolordu Birlikleriyle şimale doğru tekrar bir tarama yapılarak taramanın sonu alınacak ve mütebakî aksam ile de üçüncü safha manevra harekâtına başlanacaktır.
Cenup mıntıkasında yapılacak tetkikattan sonra iskân zuhurunda hususî teşkilâtımızla Tunceli’nde kalmış olması muhtemel bazı haydutların imhası için istifade etmek hususu düşünülmektedir.
6. 8.938 gün ve Seyahat 6 sayı ile Başvekâlete, Millî Müdafaa Vekâletine, Dahiliye Vekâletine arzedilmiş ve Ordu Müfettişliklerine, Genelkurmay İkinci Başkanlığına, Dördüncü Umumî Müfettişliğe yazılmıştır.
Genelkurmay Başkanı
Mareşal Fevzi Çakmak
BCA 30 10 111 750 9”