İbret verici bir belgedir; Bekçi adı altında koruculaştırma, itirafçılık, ihbarla canlı yakalamadan tutun da, ‘ölü ele geçirme’ye kadar, bunların enterne edilmesi için çeşitli yöntemler sayılmış, mükafatlar konulmuştur
Sait Çetinoğlu
4. Umumi Müfettiş Vali ve Komutan Abdullah Alpdoğan, Dersim’de direnişin kırılmasının ardından aldığı kararları 3 Ağustos 1937 günlü 3120 sayılı yazıyla Dahiliye Vekaleti’ne bildirmiştir[1]. Yazı, asimetrik “savaş”ın bitirilmesinin övgüsü ile başlar: “Üç aydanberi devam eden Askerî harekâtta Cumhuriyetin kahraman ordusu; muhaliflerin pek emin sandıkları en çetin dağları aşmış en sarp dereleri geçmiş ve en kuytu mağaraları taramış, muhalefet bölgesinde ayak basılmadık yer bırakmamıştır.”
Alpdoğan, emrindeki güçlerin nasıl bir “fedakarlık” ve koordinasyonla hareket edip direnişi kırdıklarını şu satırlarla ifade eder: “Yiğit havacılarımız da çok arızalı mıntakada büyük tehlikeleri göğüsleyerek alçaklara inmiş muhaliflerin maddi ve bilhassa manevi kuvvetlerini kırmış, ezmiş ve kara kuvvetlerimize kıymetli yardımlarda bulunmuşlardır.” Kullandığı kelimeler seçilmiştir. Zira, Komutan vatandaşlarına karşı açılan cihadı kazandığı için mağrurdur.
Ancak “başarılı” harekata rağmen, direnişin kökünün kazınamamış olduğunu da eklemeyi unutmaz: “Gerek bu harekât ve gerekse Cumhuriyet Adliye ve zabıtasınca yapılan tahkikat neticesinde; bu itaatsizlik hareketini hazırlayan, tahrik ve teşvik edenlerle komutanlık yapanların (ölü olarak ele geçirilenler hariç olmak üzere) yetmiş beş kişi oldukları anlaşılmıştır. Bunlardan onu mevkuf ve onbeşi kolayca yakalanabilecek vaziyette köylerinde bulunmaktadırlar, tutulmaları emredilmiştir. Mikdarı bini aşan suçluların elebaşları tarafından tehdit ve iğfal olunarak bu harekete sürüklendikleri kanaatine varılmıştır. Cebren ve kerhen elebaşların emel ve arzularına alet olmuş bulunanlardan bir çoğu itaatsizliğe devam etmeyerek harekâtın başlangıcında köylerinde kalmış veya bilahare köylerine gelmiş ve tüfenklerini teslim etmişlerdir. Bunlardan halen hayat gaygusu ile dağ başlarında, meşeliklerde, taş oyuklarında pek sefil ve perişan vaziyette bulunan ve yapılan taramalarda şuraya buraya kaçarak daima yer değiştirmek suretile ele geçmiyen üç yüz kadar muhalif bulunmaktadır. Cezaları nisbeten hafif olan ve hemen hepsi fıkara kısmına mensup bulunan bu cahil ve yoksul insanları elebaşlarından ayırmak, yeis ve nevmididen [ümitsizlikten] doğacak akibetlerden kurtarmak ve asil elebaşların yakalanmalarını kolaylaştırmak maksadıle düşünülen tedbirleri ihtiva eden ve Askerî ve mülki makamlara tebliğ edilen emrin bir sureti bilgi için ilişik olarak sunulduğunu bildirir.” Devasa güce rağmen yeterli bir başarı elde edilemediğini itirafla yeni tebdirler alınmıştır.
Komutan vali kimseye danışmadan kararlarını alıp uygulamaya koyuyor, üstlerini de bilgilendiriyor. Zira Komutan, bilindiği gibi bölgede her şeydir. Netekim! Hukuk askıdadır. Hatta vali komutan yasama yetkileriyle de donatılmıştır.
17. Tümen, 17. Tugay, Hozat garnizonu, 3. J. Seyyar Tabur komutanlıklarına ve Tunceli Vilayeti’ne ve Jandarma Komutanlığına ve kaza kaymakamlıklarına yazılan 2 Ağustos 1937 günlü tamim 9 maddeden oluşur.
Ekinde suçluların ayrıntılı listelendiği Emirnamede yok yoktur. İbret verici bir belgedir; Bekçi adı altında koruculaştırma, itirafçılık, ihbarla canlı yakalamadan tutun da, “ölü ele geçirme”ye kadar, bunların enterne edilmesi için çeşitli yöntemler sayılmış, mükafatlar konulmuştur. Listedekilerin bunları yerine getirirlerse affa mahzar olacakları da unutulmaz. Adi suçlardan arananların da bunların yakalanmasında kullanılması için suçların tecili affı ve maddi ödüllerle mükafatlandırılacakları ilan edilmiştir. Yapılan “işe” göre ödül de artmaktadır.
Çok yakın zamanda gizliliği kaldırılan ve maddeleri çok açık olan 4. Umumî Müfettiş ve Tunceli Vali ve K. Alpdoğan imzalı belge üzerinde daha fazla konuşmayıp, belgenin imlasına çok fazla müdahale edilmeden okuyucuya sunuyoruz:
ELAZİZ
2/Ağustos/937
- Şimdiye kadar yapılan harekât ve tahkikat neticesinde; Haydaran, Demenan, Yusufan, Yukarı Abbas aşiretlerile kureyşanın Şeyhan ve bahtiyarın Şahın gruplarından köprü, telefon hattı ve Hükûmet Konağını tahrip eden ve Hükûmet kuvvetlerine karşı itaatsizlik yapanların birkaç kişi tarafından tahrik, teşvik ve suç yapmağa cebren sevk edildikleri anlaşılmıştır. İtaatsizlik hareketine iştirak edenlerden müşevviklerle kol başlarının ve bunların zoru ile itaatsizliğe sürüklenenlerin hepsinin isimleri tespit edilmiştir.
- Milletin daima eyliğini, refahını huzur ve emniyetini düşünen ve cahil insanların Şerirlerin Zulum ve tahakkümünden kurtarmak isteyen Hükûmet; fukara halkı bu kötülüğe zorla sürükleyen ele başıları takip etmekle beraber bunların tazyiki altında ve kerhen itaatsizliğe iştirak etmiş oldukları anlaşılanlar hakkında da şefkat ve lütfunu gösterecektir. Bunun için:
herhangi bir şahıs, yine listede ismi yazılı olanlardan birini ölü veya diri olarak yakalayıp hükûmete teslim eder veyahut yataklandırıp kıt’alara haber vermek suretile yakalanmasını temin ederse bu şahıs hakkındaki takibat de durı huzur ve emniyetini düşünen ve cahil insanların şerirlerin zulüm ve tahakkümünden
A) İlişik listede adları yazılı Ele başlar hariç olmak üzere en nihayet Ağustosun Yirmisine kadar itaatsizliğe zorla ve kerhen iştirak etmiş olanlar silahile gelip kıt’a komutanlarına veya Mahalli Hükûmet amirlerine dehalet ederlerse haklarındaki takibat tehir edilecektir. Verilen mühlet içinde olsa dahi tebligatı müteakip hemen dehalete gelmeyerek takip kuvvetleri tarafından yakalananlar hakkında eşkıya muamelesi yapılacaktır.”
Bu emirlere uymayanlara hükümleri geriye doğru yürüyen Tunceli Kanunu’nun uygulanacağının eklenmesi de unutulmaz. Tunceli Kanunu’[2]nda; Vali ve kumandan vilâyet umur ve muamelâtında ve vilâyet memurları hakkında, vekillerin kanunen haiz oldukları bütün salâhiyetleri haizdir. İddianame maznuna tebliğ edilmez. İddianame 2 gün içinde hazırlanır 5 gün içinde dava açılır tek celsede karar verilir. Verilen hükümler temyize tâbi olmayıp kesindir. İdam hükümlerinin vali ve kumandan tarafından tecile lüzum görülmediği takdirde infazı emrolunur. Kısaca, hukukla uzaktan yakından ilgisi olmayan Kanun, uzun sürecek bir terör rejimini temellendirmiştir. Devamında şöyle deniliyor:
“Bunun için tebligatı işitir işitmez herkes silahını alıp en yakın kıt’aya ve Hükûmet merkezine müracaat etmelidir. Bu gibi insanların silâhsız dehaletleri kabul edilmeyecektir.
B) İsimleri listede yazılı olanlardan herhangi bir şahıs, yine listede ismi yazılı olanlardan birini ölü veya diri olarak yakalayıp Hükûmete teslim eder veyahut yataklandırıp kıt’alara haber vermek suretile yakalanmasını temin ederse bu şahıs hakkındaki takibat de durdurulacaktır. Eğer birkaç kişinin yakalanmasını temin eylerse ayrıca yaptığı işin derecesine göre mükâfatlandırılacaktır. Bu iş suçsuz şahıslar tarafından yapıldığı takdirde hizmetinin derecesine göre kendisine mükâfat verilecektir.
C) Tunceli teşkilatından sonra adi suç işlemiş olanlar (itaatsizliğe iştirak etmiş veya etmemiş olsun) listede adı yazılı olanlardan bir veya bir kaçının yakalanmasını temin etmedikçe haklarındaki takibat durdurulmayacaktır.
D) Listede adı yazılı olanlarla Hali firarda buluna âdi suçlulardan dehalet edenler veya takip neticesinde yakalananlar mahfuzen adliyeye teslim edileceklerdir. Bunlar hakkında mahkemece verilecek beraat veya ceza hükûmleri tatbik olunur. Listede isimleri yazılı olanlardan Ağustos’un yirmisine kadar gelip teslim olmayanların ailelerile birlikte Garbe nakilleri karar altına alınacak ve bunun neticesi olarak bu tarihten itibaren bütün malları ve mülkleri tavsiyeye tabi tutularak Hükûmete intikal ettirilecektir.
3. Adi suçlularla itaatsizliğe iştirak etmiş olanlardan dehalet etmeyenleri saklayan, yerini bilip haber vermeyen ve bunlara her ne suretle olursa olsun yardım edenler hakkında kanunun en şiddetli hükûmleri tatbik edilmekle beraber bunlar ailelerile beraber başka yere nakledileceklerdir.
4. İtaatsizliğe iştirak eden aşiretlerden Hali firarda bulunan şahıslarda kiler de dahil olmak üzere Haydaranlılarda 100, Demenanlılarda 140, Yukarı Abbaslarda 200, Yusufanlılarda 40, Bahtiyarlıların şahin grubunda 50 ve Kureyşanlıların Şeyhan Grubunda daha 10 silah bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu silahların haber alma yolu ile, mahalli J. komutanlarından Nahiye Müdürlerinden ve köy muhtarlarından alınacak malumatla kimlerde olduğu tespit edilecek ve muhtarları vasıtasile bu eşhasa yapılacak tebligatla silahlar istenilecektir. Tebliğ tarihinden itibaren bir hafta zarfında silahını getirmediği tahakkuk edenler eşkıya sayılarak yakalanıp adliyeye verilecektir.
5. İtaatsizliğe iştirak etmeyenlerden Kırgan aşireti ile Bahtiyarın Rotan grubu ve aşağı Abbas, Şeyh Mehmetli ve Kureyşanın Güdan Grubu halen Emniyetli Mıntıkalarda bulunduklarından ve düşmanlarını[n] silahları alınmış olduğundan artık silahla kendilerini müdafaa etmeye ihtiyaçları kalmamıştır. Netekim böyle doğru düşünen Mazgirt kazası halkı silahlarını kendiliklerinden getirip Hükûmete teslim etmişlerdir. Bunun için mıntıkalarında yaz ve kış asker bulunmak üzere kışlaları ve karakolları yapılmakta olan bu aşiretlerin silahları da münasip bir şekilde istenilecektir. Bunlardan silahı olupta teslim etmediği ele geçirilmek suretile tahakkuk edenlerin isimleri vilâyete bildirilecek ve vilâyetce haklarında Tunceli kanunu tatbik olunacaktır.
6. Silahtan tecrit edilen köylerde mahalli Hükûmetce tesbit edilecek miktarda bekçi ve yardımcı bekçi teşkilatı yapılacak ve bu bekçiler için ikinci sınıf silahlardan silah bırakılacaktır.
7. Yukarıda isimleri geçen aşiretler bölgesinde komutanız altında bulunan birliklerle mıntıkalar tahsis edilecek ve her mıntıka komutanı tarafından yukariki esaslar dahilinde ve münasip görülecek tedbirler altında köy muhtarları ve ileri gelenleri celp edilerek bu emrin halkı alakadar eden kısımları azamî beş gün zarfında imza mukabilinde tebliğ olunacaktır. Bu tebligatın nahiye ve kaza marifetlerilede tekrar ve takip edilmesi bilhassa firarda bulunanlara ulaştırılmasının temini mühimdir. Bu iş 20 Ağustosa kadar bildirilecek ve müddetin hitamında zaman zaman silah araştırmaları yapmak, pusular ve baskınlar tertip etmek suretile silah toplanmasına devam edilecektir.
8. Verilen mühletler içinde silah toplama işi yapılmakla beraber eşkıya araması ve takibin asla durdurulmayacaktır.”
Terör rejimi süreklidir.
[1] BCA 30 10 111 745 16
[2] İsmail Beşikçi, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenocidi, Bilim Yöntemi ve Türkiye’deki Uygulama, İBV Y. 2016