Dersim’de 38 tertelesiyle zirveye ulaşan baskılar, Dersim’in Alevi Kürt kimliği nedeniyle aralıksız günümüze kadar sürdü ve sürüyor. Sermayenin gözü ise Dersim’in sularında ve Munzur Dağları’ndaki madenlerde. Dersim’in Alevi ve üstüne üstlük Kürt olması, ormanların yani dağlarının eşi benzeri olmayan güzelliği, gözelerden çıkan sularının temizliği ve bolluğu o gizli elin en önemli hedefi. Niyeti hepsini yok etmek. Halkı bölgeden, en azından kırsaldan kovmak, suların önüne bentler yapıp enerji üretmek ve o suları boru hatları ile taşıyarak ticarileştirmek, ormanların yakılmasıyla ortaya çıkan alanları maden şirketlerine vermek, o gizli elin ilgi alanında. Tüm yaşananlar bizleri ancak bu sonuca ulaştırıyor.
Askeri atış alanına çevrilen Dersim Dağları’ndaki orman varlığı yani o güzelim ağaçlar, içinde yaşayan binlerce çeşit canlı varlık, yıllardır yanarak yok oluyor. Son yıllarda orman yangınları tüm dünyayı kasıp kavururken, Türkiye’de bu yangınlar genellikle bilerek ve teammüden ortaya çıkıyor. Yani birileri farklı amaçlarla Türkiye coğrafyasında ormanlara adeta düşmanlığını kusuyor. Kıyılarda ve kent çeperlerinde ortaya çıkan yangınlar büyük oranda kundakçılıkla gerçekleştiriliyor. Yanan ya da yakılan ormanların yerine ortaya çıkan oteller, villalar, enerji merkezleri gibi birçok sermaye saldırısı artık gizlenemez biçimde gözler önünde. Ya dağlarda ormanlar niye yakılıyor? Eğer turistik yani milli park vb. alanlarsa yine otel, villalar, işletme vb. için yakılırken asıl öne çıkan nedenin ise enerji ve maden alanları haline getirilmeleri olduğu rahatça izlenebiliyor.
Bakın Kaz Dağları’na, geçmişte yanan orman varlığının üzerinde neler ortaya çıktı göreceksiniz. Altın ve bakır madenleri, termik santraller ve rüzgar santralleri o yanan ormanlar sonrası ortaya çıkarılan ve devletin ‘muazzam’ ifadesiyle ‘orman vasfını yitirmiş’ alanlarda boy gösteriyorlar.
Dersim’de neler oluyor?
Dersim’de geçtiğimiz hafta askeri uçaklarla bombalanarak yanan ormanlara halkın müdahalesi engellendi ve iki gün önce karadan yangına müdahale edilmeye başlandığı açıklandı. Aynı günlerde Bursa’da da bir orman yanıgını yaşandı ve yangın toplam 58 itfaiye aracı ve 5 helikopterle söndürülmüştü. Bu uygulamada göze çarpan şey Bursa’daki yangının muhtemelen bireysel çıkarlar üzerinden, hemen yanı başında ormanın kesilerek inşa edildiği villa vb. yapılar için alan açılmak istendiğini gösteriyor. Mudanya Belediye Başkanı yangın nedeninin kundaklama olduğunu belirtmişti.
Dersim ve Bursa karşılaştırıldığında çifte standardı görmemek mümkün mü? Dersim’de 7 gün boyunca devletin yangını izlemesi, müdahale etmek isteyenlere izin verilmemesi hiçbir gerekçe ile açıklanamaz. Kürt halkı ne kadar yok sayılıyorsa doğasına da aynı biçimde düşmanca tutum alınabildiğini izliyoruz. Hem sermaye hem de Türkiye’deki sermaye iktidarı attıkları her adımda 2.3.4 ve daha fazla yararı gözetir. Bölgede yapılan bombalamalar ‘terösit’ olarak nitelenen insanlara yönelik gerçekleştirildiği iddia edilirken, aynı zamanda kırsaldaki halk bölgeden sürülür ve bu süreçler sonunda orman yangınları sonrası boşalan alanlarda maden vb. için ortam yaratılmış olur. Sermayenin de devletlerin de aklı böyle çalışmaktadır. Bombardımanın tek bir nedeni olabileceğini düşünmek, atılan adımların arka planını görmemize engel olur.
Munzur Dağları ve madenler
MTA verilerine göre Dersim, hem metalik madenler hem de endüstriyel hammaddeler açısından önemli yeraltı zenginliğine sahip olduğu belirtilir. Altın, gümüş, krom, bakır, kurşun, çinko ve molibden gibi metalik madenlerin özellikle Ovacık, Hozat, Pülümür ve Nazimiye ilçeleri arasında yoğunlaştığı tespitleri yapılmıştır. Erzincan İliç’ten başlayıp Ovacık ve Hozat arasındaki dağlarda yüzlerce sondaj gerçekleştiren Çalık Holding ve ortağı ABD’li şirket Anagold madencilik 8 yıldır Erzincan’ın İliç bölgesini adeta alt üst etmiş durumda. Bu sondajlar, Çalık Grubu şirketlerinden Lidya Madencilik ile Alacer Gold ortaklığında kurulan Tunçpınar Madencilik tarafından yapılmaktadır. Ovacık Cevizlidere bölgesinde 5.000 metre sondaj yapılmış. Hozat-Ovacık karayolu arasında Kacaoğlan köyünün kuzeydoğusunda Mamlis’te MTA ve Japonlar sondaj çalışmaları yürütmüşler. Tunçpınar Madencilik tarafından ön sondajlarda Sin köyü bölgesinde 3×1 km’lik bir alanda bakır ve altın cevherleşmesi bulunduğu belirtilmektedir. Krom, kömür vd. madenler ise yan ürün olacaktır.