İHD Merkezi Hapishane Komisyonu Üyesi avukat Ercan Yılmaz, ‘Mahpusların olası bir deprem anında firarlarını engellemek için hapishane idaresi ve görevlileri mahpushaneyi terk edip, orayı mahpusların firar edemeyeceği bir şekle dönüştürmüşler’ dedi
Mereş’te ( Maraş) yaşanan depremin üzerinden 19 gün geçti. Depremden etkilenen kentlerde yaşam mücadelesi devam ederken, özellikle cezaevlerinin durumu ile ilgili belirsizlik sürüyor. Adalet Bakanlığı’ndan herhangi bir açıklama yapılmazken, depremle birlikte bölgedeki cezaevlerinde de hasar yaşandığı belirtiliyor.
Yaşanan sürece dair bilgi veren İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishane Komisyonu Üyesi avukat Ercan Yılmaz, kendilerine bu yönlü çok sayıda başvurunun geldiğini söyledi.
Sevklerde çıplak arama
Depremin ardından birçok cezaevinde tutukluların aileleri ile görüşemediğini ve ancak 2’inci 3’üncü gün telefon haklarını kullanabildiklerini belirten Yılmaz, depremin meydana geldiği kentlerden, Antalya 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi, Bodrum S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Samsun Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne yoğun sevklerin yaşandığını ifade etti. Yılmaz, ayrıca tutukluların sevkler sırasında çıplak arama gibi baskılara uğradığını belirtti.
Adalet Bakanlığı sorumluluk almalıydı
Yaşanan ihlallerine değinen Yılmaz, “Burada ihlal edilen en temel hak yaşam hakkı ihlali. Burada hızlı bir şekilde Adalet Bakanlığı’nın ilgili hapishanelerin uygun koşullar yaratarak mahpusların aileleriyle iletişim kurmalarını sağlaması gerekirken, bu konuda çok ciddi bir direnç gösterildi. Bu nedenle de mahpuslar bu durumu kabul edemedikleri için karşı tepkilerini geliştirdiler ve birçok mahpusun yaşamını yitirmesine, birçok mahpusun yaralanmasına varan olaylar meydana geldi” diye konuştu.
Kelepçeli halde işkence
Basına da yansıyan görüntülerde firar teşebbüsünde bulunduğu iddia edilen tutuklulara işkence edildiğini vurgulayan Yılmaz, “Mahpusların ters kelepçeli bir şekilde yere yatırılarak, baş ve yüz kısımlarında kanamaların olduğunu, bu da bize işkencenin yaşandığı emaresi teşkil ediyor. Burada işkence ve kötü muameleye maruz kalan mahpusların da etkili başvuru yollarına ulaşabilmesi gerekiyor. Bu süreçte işkence iddiası olan, yaşam hakkı ihlaline maruz kalan her bir mahpus için etkili bir soruşturma yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
‘Şansları varsa yaşarlar’ anlayışı hakim
Cezaevlerinde “güvenlik” adı altında şartların daha da ağırlaştırıldığını belirten Yılmaz, “Mahpusların olası bir deprem anında firarlarını engellemek için hapishane idaresi ve görevlileri mahpushaneyi terk edip, orayı mahpusların firar edemeyeceği bir şekle dönüştürmüşler. Mahpusların yaşamlarının ne kadar risk altında olduğunu ve deprem sırasında ‘şansları varsa yaşarlar’ anlamına geldiğini gösteriyor. Hâlbuki mahpushanelerde de acil toplanma alanlarının olması gerekiyor” diye konuştu.
Kaynak: MA